Tam 37 yıldır tanırım, ihlas ve tevazusu, Risale-i Nura sadakati, Üstadın talebelerine hürmeti, nur talebelerine muhabbeti ve yanındaki talebelere şefkati, hep mütebessim yüzü ile belleğimde yer etmiştir.
Ankara'da bulunduğum yıllarda biraz yakın olmuştum. Sistemin işlemesi için tatlı bir otoritesinin de olduğunu biliyorum, fakat terbiye sınırlarını zorlayan değil, sınırlara yaklaşan bir tavrı ve hareketini de kimse söyleyemez. Aksi ancak davasının zarar görmesi endişesinin saikiyledir.
O bu sözümden belki (tevazusundan) rahatsız olacaktır ama söylemeliyim. Risale-i Nur'a vukufuyeti ve yukardaki hasletleridir, etrafına bu kadar insanları toplayan ve Cenab-ı Allah'ın lütfuyla bu hizmete vesile eden. Fevzi Allahverdi’den bahsediyorum. Daha doğrusu Fevzi ağabeyden…
Son gece olan perşembe gecesi, Nur-u Bedii dersanesinde fotoğraflarda göreceğiniz gibi muazzam bir izdiham vardı.
Salonu bırakın sofada, merdivenlerde, aralarda, balkonlarda, alt ve üst katlarda adım atacak yer yoktu. Birara dışarı çıkacak oldum, bin bir zorlukla çıkarken Yaşar Kaya ile karşılaştık ve bana
“içerede kim var biliyor musun” diye sordu. Benim “kim var?” soruma “Fevzi ağabey” dedi. Anlamamış halimi farketti ki "Fevzi Allahverdi" diye teyit etti.
Heyecanla geri döndüm ve Fevzi ağabeyi aradım. Mustafa Sungur ağabeyin sağ tarafında 5-6 kişi uzağında her zamanki tevazu ve mahviyet yüklü oturuşu ile oturuyor. Meğer Fevzi ağabey Nur-u Bedi dersanesine gelmiş ve çok kalabalık olunca merdivenlerde bir yere ilişmiş. Yaşar ağabey de oradan geçince onu görmüş önce Azeri Abdullatife benzetmiş ama yaklaşınca Fevzi ağabey olduğunu görmüş koluna girip zorla yukarı çıkarmış.
Ders arası Ali İhsan ağabey Fevzi ağabeyin yanına giderken ben de tam başucunda duruyordum. Ali İhsan ağabey Fevzi ağabeyi elinden tutup Sungur ağabeye doğru çekiyor. Sungur ağabey onu görunce tebessümle “oooo maşaallah Fevzi kardeş sende mi burdasın hoş geldin” diyerek ona elini uzatıyor ve Fevzi ağabey de elini her zamanki örnek edebi ve hürmeti ile öpüyor.
Tabiki cemaat içinde büyük bir sevinç dalgası başlıyor. Öyle ki herkes ayakta. Sungur ağabey Fevzi ağabeyi yanına oturtuyor. Ve tam üç kere çağırıyor elini uzatıyor ve cemaatin kısm-ı azamının duygulanmasına, gözlerinin yaşarmasına ve ağlamasına vesile olan hareket gerçekleşiyor her seferinde Fevzi ağabey Sungur ağabeyin elini öpüyor. (Bir not: Sungur ağabey sadece kendine çok yakın olan vakıflara elini öptürür.)
Ders ve sohbet programı normal seyrinde devam ederken sözü Ali Sert hoca alıyor. Ali Sert hoca ağlayarak “size yeminle söylüyorum şu anda burada sizden daha kalabalık ve daha fazla melekler mevcut ve bize dualar ediyorlar” diyerek konuşmasına başladı. Muhabbet saat 24’de dek devam etti. Saatin geç olduğunu Sungur ağabeyin yorulduğunu düşünen Ali İhsan Erdemir, “Ağabey saat 12 oldu, artık geç oldu" deyince, Sungur ağabey, “bu gece son gece yahu oturalım biraz daha” demesi zaten keyifli olan cemaatin biraz daha keyiflenmesine sebep oldu.
Bu ortam beni de herkes gibi duygulandırdı. Yaşlılıktanmıdır bilmiyorum ama, herneyse birazda geçmişe gittim Sungur ağabeyi düşündüm. Mesela Sungur ağabeye en yakınlarının yanında Fevzi ağabeyin adı geçince hep aynı cümleyi kurmuştur: “Fevzi kardeş benim 50 yıllık dostum, kardeşimdir. Allah hepimizi istikamette muhafaza etsin.” Ayrıca her sene Sungur ağabeyin dağıttığı tayinatta Sungur ağabey hiç bir vakfı ayırmaz hangi cemaatte olursa olsun ona tayinatını gönderir. Böyle düşünen ve yapan bir Sungur ağabey var.
Saat 00.30 gibiydi bizim dersaneden çıkışımız. Fevzi ağabeyin koluna girdim ve medresesine kadar ikimiz yalnız birlikte yürüdük. Ona şunu sordum, “Fevzi ağabey seni medresende oturuyorken ayağa kaldırıp Sungur ağabeye getiren sebep, düşünce neydi?” Cevabını özet olarak aktaracağım: “Abdurrahman kardeş, cemaatimiz büyük bir musibet geçirdi. Biz bunun musibet olduğunu anlayınca biraz geç olmuştu ve şer güçler arada bir hayli laf taşıyorlardı. Bana öyle laflar geldiki Allah şahittir yüzüm kızardı, asla söyleyemeyeceğim sözleri ben söylemişim gibi duydum. Şer güçler böyle çalışınca kenarda sessiz durdum ve ortalığın durulmasını bekledim. Ortalık durulunca da zaten yıllardır beklediğim anın geldiğini düşündüm. Kalktım Sungur ağabeye geldim. Zaten Sungur ağabey 60 yıldır benim ağabeyim, benim anam, benim babam, benim canım, Sungur ağabey bizim herşeyimizdir. Çok şükür atlattık hizmet durmadı ama bazı yaralar aldık, inşaallah en kısa zamanda tedavi edip hizmete devam edeceğiz.”
Evet bizler muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yoktur. Dusturu inşaallah bize ve bütün nur kardeşlerimize bir dustur-u kati olur.
SAADET VE MUHABBETLE KALINIZ