Süratli seferde kabre iki yol vardır

Günlük Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Dördüncü ders

“İhlâs ile kulluk edenler, nimetlerle dolu Cennet içindedir. Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir.” İnfitar Sûresi, 82:13-14.

Ey Said-i gâfil! Herkes için şu hayat denilen sür’atli seferde, kabre iki yol vardır. O iki yol, uzun ve kısalıkta müsavidirler.

Lâkin birisinde zararsız olmakla beraber, bir menfaat-i azîme olduğu, mütevatir ehl-i şuhud ve ihtisasın şehadet ve icmâlarıyla sabittir.

O yolun on yolcusundan dokuzu o menfaat-i azîmeye nail olduğu, yine ehl-i şuhudun tevatürüyle sabittir.

İkinci yol ise, ittifaken menfaatsiz olduğu halde, pek azîm bir zararı olduğu, ehl-i hibre ve şuhudun icmâıyla sabittir.

Bu ikinci yolda, onda dokuz ihtimal-ı zarar vardır. Şu tehlikeli yolu ihtiyar edenler bedbaht ve eblehlerdir ki, zâhirî bir hafiflik için, silâh ve zâdı beraber kaldırmıyorlar. Vâkıa bir batman ağırlıktan kurtuluyorlar; lâkin bilmiyorlar ki, kalbleri yüz batman minneti kaldırıyor. Kantarlarla ehval ve mehavifi ruhlarına yüklüyorlar.
………..
(Nurun İlk Kapısı 4. Mesele)

Bediüzzaman Said Nursi 

SÖZLÜK:
Azîm : Büyük
Batman : Yaklaşık 8 Kg Ağırlığında Bir Ağırlık Ölçüsü; Burada Ağırlık Mecâzî Olarak Kullanılmıştır
Bedbaht : Kötü Bahtlı, Talihsiz
Beyan Etmek : Açıklamak
Bilittifak : Görüş Birliğiyle, Oy Birliğiyle
Ebleh : Ahmak, Akılsız
Ehl-İ Hibre : Birşeyin İç Yüzünü Hakkıyla Bilen, Tecrübe Sahibi Ehil Ve Uzman Kimseler
Ehl-İ Şuhud Ve İhtisas : Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözleme Yeteneği Bulunan Ve Konularında Söz Sahibi Olan Kimseler
Ehl-İ Şuhud : Mânevî Gözlemciler; Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözleme Yeteneğine Sahip İnsanlar
Ehvâl Ve Mehavif : Korkutucu Hâller, Fenalıklar Ve Korkular
Hakikat : Doğru Gerçek, Esas
Hiffet : Hafiflik, Kolaylık
İcmâ’ : Fikir Birliği, Oy Birliği
İhtimal-İ Zarar : Zarar İhtimali
İhtiyar Etmek : Seçmek, Tercih Etmek
İstanbul :
İttifaken : Oy Birliğiyle
İzah Etmek : Açıklayıp Anlatmak
Külfet : Yük, Ağırlık
Lâkin : Ama, Fakat
Mahsus : Hislerle, Duyularla Kavranılan, Somut
Mâkul : Akılla Kavranılan, Soyut
Menfaat : Çıkar, Yarar, Fayda
Menfaat-İ Azîme : Büyük Menfaat, Fayda, Yarar
Minnet : İyilik Karşısında Kendini Borçlu Hissetmek
Misâl : Örnek
Müsavi : Eşit, Denk
Mütevatir : Çok Büyük Sayıda Farklı Kişi Veya Toplulukların Aktardıkları Haber
Nail Olmak : Erişmek, Kavuşmak
Said-İ Gâfil : “Gafil Said!” Anlamında Bir Tevazu İfadesi Olarak Kullanılmıştır
Surî : Görünüşte, Şeklen
Sür’atli : Hızlı
Şehadet : Şahitlik, Tanıklık
Şuhud (Ehl-İ) : Şahitler, Tanıklar; Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözlemleme Yeteneği Olan Kimseler
Temsil : Analoji, Kıyaslama Tarzında Benzetme
Tevatür : Haberin, Çok Büyük Sayıda Farklı Kişi Veya Topluluklar Tarafından Aktarılması
Vakıa : Gerçekte
Zâd : Azık, Yiyecek
Zahirî : Görünürde, Dış Görünüşte

Risale-i Nur Haberleri