Suriyeli Müslüman Abdulfattah Jandali oğlu Steve Jobs!
Apple'ın kurucusu ve CEO'su, kurduğu şirketin piyasa değeri yaklaşık 320 milyar dolara ulaşan Steve Jobs'un Müslüman bir babanın genlerini taşıdığını duyduğumda, “Despotizm’in” İslâm dünyasına nasıl öldürücü bir darbe indirdiğine bir kez daha şahit olmanın verdiği dayanılmaz acıya karşı gönülden bir ahh çektim.
“Steve Jobs, Suriyeli Müslüman Abdulfattah Jandali ile Joanne Simpson’un çocuğu olarak 1955 yılında dünyaya geldi. Gayrimüslim bir aileye terk edildi. Gayrimüslim bir memlekette yetişti. Allah’ın bahşettiği beyin gücünü keşfedip zirvelere tırmandı. Kurduğu Apple firması, 320 milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaştı. Öte yandan, babasının memleketi olan Suriye'deki 21 milyon beynin ürettikleri (GSMH) ancak 50 milyar dolara tekabül ediyor. Yani, Steve'in firmasının değeri Suriye'nin piyasa değerinden 6 kat fazla.”
Doğrusu İslam âleminin bugün Batı âlemi karşısındaki fakirliği ve geri kalmışlığını gördükçe Şark Despotlarına ve Firavunlarına karşı öfkem daha da artıyor. Nice Steve’lerin beyin ve istidatlarının henüz açılmadan solduğunu gördükçe kahrolmamak mümkün mü? İşin hazin tarafı da cehaletin hakim olduğu Şark dünyasında maalesef halkın aleyhinde olan bu yönetim baskılarının neden olduğu sefalet faturalarının adeta bir kader olarak kabullenilmesi.
Bugün, Suriye'deki 21 milyon ve İslam âlemindeki 1,5 milyar Steve'lere ne demeli? Eğer müstebit rejimlerce bu beyinler iğdiş edilmeseydi acaba bugün ilim ve teknolojide nerelerde olurduk?
İşte bu nedenle asrın başında Emeviye Cami’sinde verilen hutbede dikkatler ve nazarlar baskı ve istibdat rejimlerine çekilmiştir. Şayet o tavsiyeler uygulansaydı bugün Steve örneğinde olduğu gibi İslam âlemi yeni bir altın çağ yaşamaz mıydı?
Müslüman yöneticiler; 21. yüzyılda yeniden bir uyanışla, Steve gibilere zemin hazırlayacak çılgın projelerle halkını bilgi çağına taşımak için lokomotif görevini görmeleri gerekir. Bu kadar sefalet, kan, gözyaşı ve ızdıraptan sonra hiç olmazsa şahsi zevk ve sefalarından vazgeçmeliler.
Müslüman idareciler öncelikle, asrımızda, bilgi toplumunda servet ve kuvvetin kaynağının "beyin gücü"ne dayandığını artık görmeli. Bu nedenle bir an önce beyinlerin etkin çalışmasına zemin hazırlayan evrensel hak ve özgürlükleri sağlamalı. Beyin rezervlerinin petrol ve altın rezervlerinden daha kıymetli olduğunu anlamalı.
Ailede ve okulda verilecek özgürlükçü eğitimle bireylere kendi hazinelerini keşif yolu öğretilmeli. Başta Ar-Ge olmak üzere beyin rezervlerini kolayca işlemeye yardımcı olacak alanlara yatırımlar yapmalı. Beyin rezervlerini özgürce işletme imkânı verecek bilgiyi ve bilişim teknolojilerini esas alan çılgın projeler geliştirerek İslam âlemine yeni bir Altın Çağ yaşatmalı. Ta ki, Steve gibi milyonların beyinlerinde saklı olan nice nice çılgın icatlar ortaya çıksın.