Gözün gördüğü ve alıştığı şeyler, kulağın duyduğu ve alıştığı şeyler, dilin söylediği ve alıştığı şeylerden bakınca “Rusya-Ukrayna Savaşı” nasıl okunur ve diğer savaşlar çatışmalar da!
Cevabı Gazali veriyor!
“Nefis alışkın olduğu adetlerden kesilmedikçe, gözü kulağı dili bağlamadıkça Allahü Teala ile bağlantı kuramaz. İlk zamanlar bebeğin anne sütünden kesilmesi gibi zor gelir. Fakat bir zaman sonra sütten kesilmiş bebeğin bir daha sütü istememesi gibi olur.”
Uzak alaka gibi görünse de yakın ilişki içerisinde bu iki şey; içteki savaşı fark etmeyen ve gereğince cihat etmeyen süt emen çocuk misali duyar görür konuşur, hadiseleri öyle yorar, zahirde boğulur kalır!
Alim-i Hakim ile irtibat kurmadıkça ne eşyanın ne de hadiselerin künhüne varılır?
Gönül aynası temiz olacak ki ışığı görsün ve yansıtsın. Bunun yolu da kulaktan gözden dilden elden ayaktan geçiyor.
Kararan kalp furkanı kaybeder; Batılı batıl bilerek kaçması, Hakkı hak bilip yaklaşması çok zordur.
Zihni dolduran zararlı bilgiler, yanlış algı ile çelinen akıllar; yine üç azayı iyi kullanamamaktan geçiyor!
Dilin yerini şimdi parmak uçları aldı; kulağı da gözü de etkiliyor o avuç içi dokunuşlar. İkinci bir aza gibi taşıyoruz akıllı telefonları!
Ukrayna-Rusya savaş görüntüleri çok geçmeden cepte! Suya atılan taş gibi iç alemi dalgalandırmaya başlıyor!
“Dördüncü Meseleyi” yazan Bediüzzaman’la Gazali aynı yerde buluşuyor aslında; bugünkü savaşı okumanın ip uçlarını veriyor ikisi de ve en çok da iç alemimizde olan savaşın önemli olduğunu vurguluyorlar.
Mesele sütten kesilme meselesi vesselam.