Takdire şayan iki güzel adım

Abdulkadir MENEK

Son günlerde kamuoyunu da büyük oranda meşgul eden 19 Mayıs törenlerinin, stadyumlar yerine okullarda yapılması kararının ardından, en az onun kadar önemli olan ikinci bir adım daha atıldı. Önümüzdeki eğitim ve öğretim yılından itibaren Milli Güvenlik dersleri, okulların müfredatından çıkarılıyor.

Bu her iki karar için de öncelikle hükümeti ve Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’i kutlamak istiyorum. Bu kararlar ile demokratikleşme yolunda çok önemli iki adım daha atıldığını ifade etmek istiyorum.

19 Mayıs törenleri, ‘’Ulu Önder’’ efsanelerinin günümüze kadar gelen, demir perde ülkelerinden yayılan ve 3. Sınıf ülkelerde halen varlığını devam ettiren kutsama ritüellerinin çok basit ve çirkin bir yansımasıydı.

20 Haziran 1938 tarihli kanunla "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlanmaya başlanan 19 Mayıs bayramının adı,  12 Eylül Darbesinin ardından "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" olarak değiştirildi. Bu isim değişikliği de, Kenan Evren ve arkadaşlarının Atatürkçülüğü iyice tahkim etmek ve kafalara çakmak için başvurdukları yollardan birisi idi.

Çok şükür, bugünlerde Kenan Evren ve hayatta kalan tek Milli Güvenlik Konseyi üyesi olan emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, 12 Eylül darbesini yaptıkları gerekçesiyle açılan davanın hesabını verecek olmanın telaşı içindeler. Türkiye bu şekilde yapılan darbelerden de hesap sorma sürecine girdi. Yüz yaşına yaklaşmış bu iki emekli orgeneralin hesap verecek olmaları, elbette sembolik olarak çok büyük bir anlam taşıyor ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin çok önemli köşe taşlarından birisi olarak tarihteki şerefli ve önemli olan yerini alacaktır.

Bütün liselerden seçilen öğrenciler, haftalar süren bir hazırlığın ardından hiçbir anlam taşımayan ve hiçbir faydası olmayan gösterilerde bulunduktan sonra, yorgun ve argın bir şekilde evlerinin yollarını tutuyorlardı.

Okullarda yapılan hazırlık çalışmalarının ardından, stadyumlarda günlerce yapılan genel provaların maddi ve manevi maliyetinin hesabı, gerçekten çok kabarıktı.  Bir ara sanki bir mecburiyet haline gelen müstehcen kıyafetlerin de kızlara zorla giydirilmesinin vebalinin altından kalkmak, bu işin müsebbipleri için mümkün olacak mıdır?

Bu törenlerin hazırlığı ile bütün liselerde, birkaç hafta heba ediliyordu. Eğitim ve öğretim çalışmalarından uzak ve bir kaprisin tatmininden başka bir anlam taşımayan bu törenlerin okul bahçelerine alınmış olması ile çok önemli ve cesur bir adım atıldığını kabul etmemiz gerekiyor.

Milli Güvenlik dersinin de kaldırılması kararının, 19 Mayıs kararından kısa bir süre sonra açıklanmış olması da, çok önemli ve kararlı adımların arka arkaya atıldığının çok güzel bir işareti. Öğrencileri, 19 Mayıs törenleri ile militarist zihniyetin seremonik mantığının figüranları olarak kullanan zihniyet, okulları bir nevi teftiş anlamına gelen ve kışlalardan gelen subayların askeri kıyafetleri ile ders vermek için görevlendirildiği Milli Güvenlik dersleri ile kontrolden geçiriyorlardı.

Gerçi bir süre önce yeterli sayıda subayın bulunmaması halinde Milli Güvenlik dersleri için, askerliğini subay olarak yapmış öğretmenlerin de görevlendirilmesinin yolu açılmıştı. Fakat olmaması gereken ve demokratik ülkelerde lafı edilmeyen bir dersin devamı, gerçekten büyük bir demokratik zaaf olarak varlığını sürdürmeye devam ediyordu.

Şimdi Milli Eğitim canibinden, kısa bir ara ile çok önemli iki adımın arka arkaya atılmış olmasının sevincini yaşadığımı ifade etmeliyim. Bazıları kabul etmese de, Türkiye gerçekten değişiyor, hem de çok değişiyor. Sular yeniden gerçek mecrasında akmaya başlıyor.

Bu iki kararı hafife almanın insaflı bir davranış olmayacağını düşünüyorum. Bu kararlar gerçekten çok önemli ve çok büyük bir zihniyet değişiminin işaretleri. Milli Eğitim, bu kararlar ile artık yavaş yavaş tabulardan kurtulmaya başlamıştır.

Elbette her şey henüz normalleşmiş değildir. Yüz yıllık bir zihniyetin her türlü cebri ve hukuksuz yola başvurarak gerçekleştirmiş olduğu manevi değerlerden sistematik olarak uzaklaştırılma uygulamalarının,  devletin yapısında yapmış olduğu büyük tahribatın tamiri,  kısa sürede gerçekleştirilemez.

Şimdi bir başka önemli adımın daha atılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Prof. Yusuf Ziya Özcan döneminde YÖK ve Üniversitelerde çok önemli ve hayırlı değişikliklere imza atıldı. Prof. Gökhan Çetinsaya’yı bekleyen çok önemli ve demokratik bir adım var. 12 Eylül darbesinin Üniversitelere bir yadigâr olarak bıraktığı ve bütün bölümlerde zorunlu olarak okutulan İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinin de kaldırılması veya hiç olmazsa seçmeli bir hale dönüştürülmesi gerekir.

Pratikte hiçbir faydası olmayan, tek parti-tek adam ideolojisinin bir tezahürü olan bu dersin de, demokratikleşme sürecinin bir gereği olarak, dayatılmaktan vazgeçilmesi ve kademeli olarak kaldırılması gerekir. Cumhuriyet tarihi anlatılacaksa, bunun inhisarcılık zihniyetinden arınmış bir şekilde, çok daha objektif ve demokratik bir şekilde yapılması gerekir.

Fakat bugünlerde, atılan doğru ve yerinde adımlar ile yarınlar için daha fazla ümit var olmamızı sağlayan çok daha fazla sebep mevcuttur. 19 Mayıs törenlerinin dar bir çerçeveye alınmasını ve Milli Güvenlik derslerinin kaldırılmasını yıllardır telaffuz edenlerin, bugünleri görmekten dolayı herkesten çok memnun olmaları ve bu memnuniyetlerini izhar etmeleri, elbette insaflı ve hakperest olmanın bir gereğidir.

Ben de bunun için, bu kararlardan duyduğum memnuniyeti ifade ediyor ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.