Sarık ve takke mübah şeylerdendir. Herkes sarık sarma veya takke giyme hususunda serbesttir. Zira İslam dini, Müslümanlara sarık sarma veya takke takma mecburiyeti getirmemiştir. Yeter ki küfre Şi`ar olarak kabul edilen şey başa konulmasın (Papazlara has olan külah gibi).
Ancak namaz için başa sarık sarmak herkes için sünnettir. Allah'ın Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır:
"Sarıkla kılınan iki rekat namaz, sarıksız olarak kılınan yetmiş rek`attan daha hayırlıdır."
Bunun için namazda sarığı ihmal etmemek daha uygundur. Sarığın kaç metre olması hakkında bir şey varid olmamıştır. O örfe bağlı bir şeydir. Takkenin, sarığın yerini tutup tutmadığı hakkında ihtilaf vardır. İbn Hacer`e göre, sarığın yerini tutmaz. Buğyetü`l-Müsterşidin isimli kitapta kaydedildiğine göre onun yerini tutar.
"Müşriklerle aramızdaki fark, kalensövenin üzerine sardığımız sarıktır." (Tirmiz, Libâs, 42).
İbn Kayyim'in dediğine göre, Hz. Muhammed (s.a.v.) kalensövenin (başlık, külah, takke) üzerine sarığı sarıp kullandığı gibi, sarıksız kalensöveyi ve kalensövesiz sarığı da kullanmıştır. (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, Beyrut, tsz., II, 108)
Bu rivâyete göre, Hz. Muhammed (s.a.v.) sarık sarmaya önem vermiştir. Takkeyi de kapsamına alan kalensöveyi hem sarıklı hem de sarıksız olarak kullandığı olmuştur.
Takke takmak o dönemde başı aşırı sıcaktan ve soğuktan korumak amacıyla da takılmıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.) başına takke ve sarık koymayı ihmal etmemiştir. Ancak baş açık olduğu zamanlar da olmuştur. Mesela ihramda iken başına takke ve sarık koymamıştır.
Sorularla İslamiyet