Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Hicr Sûresi 45-48. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
45-Şüphe yok ki takvâ sâhibleri, Cennet bahçelerinde ve pınar başlarındadırlar.
46-(Onlara:) “Oraya (o Cennete, sekiz kapısından) selâmetle ve emniyette olan kimseler olarak girin!” (denilir).
47-Artık onların kalblerindeki kinleri (ve bütün kötü hisleri) söküp atmışızdır, (hepsi de) kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya (oturmakta)dırlar.(*)
48-Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak kimseler değillerdir.
(*)“Ehl-i Cennet elbette arzu ederler ki, dünya mâcerâlarını tahattur etsinler (hatırlasınlar) ve birbirine nakletsinler; belki o mâcerâların levhalarını ve misâllerini görmeyi çok merâk ederler. Elbette, sinema perdelerinde görmek gibi o levhaları ve o vâkıaları (hâdiseleri) müşâhede etseler (görseler) çok mütelezziz olurlar (lezzet alırlar). Mâdem öyledir, herhâlde dâr-ı lezzet ve menzil-i saâdet (saâdet yeri) olan dâr-ı Cennette (Cennet yurdunda), عَلٰي سُرُرٍ مُتَقاَبِل۪ينَ [Tahtlar üzerinde karşı karşıya (oturmakta)dırlar] âyetinin işâretiyle, sermedî (ebedî) manzaralarda, dünyevî mâcerâların muhâveresi (sohbeti) ve dünyevî hâdisâtın manzaraları Cennette bulunacaktır.” (Tılsımlar, 24. Mektûb, 74)