Dr. Adem Arslan’ın yazısı
(Gümüşhane Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim üyesi)
Talim ve terbiyenin esasıdır merhamet.
Eş seçiminde başlar eğitim. Doğru anne, doğru baba ile.
Ağaç nasılsa gölgesi de öyle olur. İş bizde…
Konuşmaya başladığında artık temel bilgiler yavaş yavaş öğretilmelidir.
Doğruyu, yanlışı öğretmeliyiz ancak şunu da bilmeliyiz;
‘En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.’
‘Yapmadığınız şeyleri neden söylüyorsunuz?’ Önce bizim yapmamız gerekmiyor muydu!!
Ben babayım, ben büyüğüm nasıl çocuklarla oynarım? diyor bazıları… Çocukların oyunlarına meleklerin katıldığını bilmiyorlar galiba.
‘Allah senin yüreğinden merhameti aldıysa ben ne yapayım?’!!
Çocuklara kendi milli manevi değerlerimizi, bize özgü milli yapımızı vermeliyiz.
Değerlerimiz bizim o kadar güzel ki kazandırmak gerek. Öğretmek insanlığı…
Dinimiz terakkiye mani değildir… Hem iyi bir mühendis hem iyi bir doktor hem de iyi bir müslüman neden olmasın… Çok güzel örnekler var…
Çocukla meşgul olmak, sevmek, okşamak ve oynamak vardır.
Terbiyede yoktur; hakaret, bağırmak ve kızmak.
Dövmek yasaktır…
Yaramazlık değil o yaptıkları öğrenme yöntemidir aslında… Hem de yaramaz olanlar büyüyünce akıllı oluyor sanki.
Her istediğini yapmak da doyumsuz yapıyor çocukları… Bırakalım biraz da kendi ulaşsın yapmak istediklerine. Gaye-i hayal olmazsa ezhan eneler dönmez mi? Sonra al başına iş.
Doğru bildiğimiz o kadar yanlış var ki düzeltelim bunları. Nasıl? Okuyarak…
Doğru anne, doğru baba olmak için gayret…
Maalesef roller mi değişti ne!… Anneler hırçın, babalar ya gevşek ya da çok despot!.. Oysa anne şefkati baba otoriteyi temsil eder.
Eğer çocukluk yıllarında yeterince sevgi göremezse, alamazsa anne baba sevgisi, ihtiyacı dinmez ömür boyu, sevgi engelli olabilir belki.
Sevgi veraset yoluyla kazanılır… Anne baba sevmeli… Birbirini, hem herkesi.
Çocuk sevgi ile büyürse herkesi sevmeyi öğrenir, dürüst bir ortamda yetişirse dürüstlüğü-doğruluğu öğrenirken, sözlerine güvenilir insanlarla beraber olursa hakikati öğrenir.
Biz sevmeyi O’ndan (asm) öğrenmedik mi? Kızları diri diri toprağa gömecek kadar kötü kalpliyken, karıncaya ayak basmayacak hale onun ile gelmedik mi?
‘Eğer mizan istersen İslam’dan evvel Ömer, İslam’dan sonra Ömer’…
Kıskançlık ortamında yaşarsa nefret etmeyi öğrenir çocuk, öyleyse her hak sahibine hakkını vermeli yoksa adalet olmaz, başlar hased.
Kavga ve gürültülü ortamda hayatını devam ettiren çocuklar, kavga etmeyi öğrenir. O zaman evlerimizde sekine hakim olsa çocuk haylaz olmaz, rahat bir çocuk olur.
Korku ile terbiye edilmeye başlanırsa, korkmayı öğrenir. Cesaret ve heyacana değer verilirse kendine güvenmeyi öğrenir.
Sürekli acınırsa kendini zavallı hisseder, böylece girişim gücünü kaybeder, pasifleşir.
Temiz kalpli ve güler yüzlü insanlar ile beraber yaşarsa, hayatın anlamını ve dünyanın yaşamaya değer bir yer olduğunu öğrenir.
Allah hepimize muvaffakiyet versin. ‘Ve minallahi tevfik’.