Bu yazı, yazmama vesile olan çok değerli dostum: Enis Öndere ithaf olunur.
Herkes hayatını roman sanır… Çevrilse kim göğsünü gere gere utanmadan, sıkılmadan kendi filminde, ya da yazılsa romanında başrol olmayı ister? Çekilen cefada Allah’a küsmemiş, kadere rıza göstererek ” Bu da geçer yahu” derken, devam eden musibete beş para ehemmiyet vermemiş, başroller vardır; sessiz sedasız, dua ve azimde tam sadık... Kanaatkâr yoksul, helal kazanan zengin, ufak bir kusurla çuvallamamış dostluk, gerçek başroldür…
İstisnalar hariç; hayattan kim yara almamıştır ki? Evet, Herkesin kendince yarası var. Kim sıkıntıların azı dişleri ile öğütülmemiştir ki? İnsan, hayata bir model, üzerinde de kesilip, biçiliyor; türlü sınavlar… Herkes haklı, herkes mazlum rolünü benimsemiş. Her dil savunma konumunda baskın çıkmak istiyor… Asıl başroller, bir yanı düşük, anlamak istenmemiş, kalbi ile Allah arasında zikzaksız yol kurmuş, hiçbir şeye küsmemiş, gerçek başrollerdir… Herkes, başrol durumun hareket ederken, yığınla figüranlar vardır…
Hayat perdesinde asıl başroller; sessiz sedasız nefes alıp, yaşamışlar ve dahi yaşıyorlar…
Hiç ayrım yapmadan, mazlumun uğradığı zulme titreyen yürek başroldür.
Mazlumun yürek yakan cefasına ve Allah için dökülen gözyaşı başroldür.
Eksikler kusurlar içinde, sıfıra doğru ineni, kolundan tutup kaldıran, değer veren dost başroldür.
Yeise düşmeye müsaitken, tevekkül laboratuarına teslim olup, Hikmet-i İlâhiyeyi bekleyen, alacaklı olmadığını, verilenin ancak lütuf olduğunu düşünen insan başroldür.
Sırtı okşanmamış, yanağı öpülmemiş, güven ve takdir yaşamamış ve bu eziklikleri evladına yaşatmamış baba başroldür.
Menfaatini ana babaya feda eden, dualarını, rızalarını hava gibi zaruri gören evlat başroldür.
Kıskanmayan, başarılara alkış tutan, varlığı şükre sebep olan kardeş başroldür.
Eksik ve kusurların olduğu en zor zamanlarda, dayadığı sırtı geri çekmeyen eş başroldür.
Servet yığmak yerine, ülke ekonomisine katkıda bulunmak için yatırım yapan ve daha fazla istihdam sağlayan patron başroldür.
Her türlü engeline yılmadan, çıkınca devam eden hayra kavuşturan yol başroldür.
Bir kişilik taamı, ışığı söndürüp, boşa kaşık sallayarak, misafirinin yemesini sağlayan sahabe başroldür.
Gözünde ne cennet sevdası, ne cehennem korkusu olmayan, milletin imanını selamette görmeyi, gül gülistan sayan dava adamı başroldür.
Gafletin böğrüne hançeri sokup, uykudan kul olma sevdası ile kalkıp, kılınan sabah namazı başroldür.
Mevcudat, kâinat namına, fıtri hediyelerin, Allah’a takdim edildiği tahiyyat başroldür.
Mevla’nın rızasını kazanmada, yönlendirme levhası olan, Allah için öğreten, vatan sevgisini aşılayan, derdi para ve mevki olmayan; ilmi enaniyete yenik düşmeyen hoca başroldür.
Allah için öğrenen ve artan ilimle şükrü çoğalan, hayra niyetlenen öğrenci başroldür.
Küfrün belini kıran, imanda terakki sağlayan ilim başroldür.
Her türlü fırtınalarla, münafıkane oyunlarla sarsılmayan iman başroldür.
Toplandığında hedefine ulaşan, başka amaçlar için kullanmayan, fakir yüzü güldüren yardım, sadaka başroldür.
Makam ve mevki gözünde beş para etmeyen, sadece hizmet düşünen siyasetçi başroldür.
Milletin selametini düşünerek, nefsi ve ihtirası için oy kullanmayan seçmen başroldür.
Bütün milletine, vatandaşlık iftiharı veren, huzurla yatıp, huzurla kalkmasını sağlayan, insan olduğunu hatırlatan, maddi manevi refaha kavuşturan devlet başroldür.
Tanıdığınız başrol var mı? Varsa ne mutlu sizlere zira çok ihtiyaç var.
Aslında ne güzeldir beklediğin olabilmek…