Toplumun temeli ailede iletişimin önemine işaret eden Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iletişimsizliğin en çok çocukları etkilediğine dikkat çekiyor. Mutsuz ve huzursuz ailede büyüyen çocukların mutluluğu evin dışında aradığını belirten Tarhan, aile içindeki sorunların çözümünde en önemli şeyin paylaşım olduğunu vurguluyor. Tarhan’a göre, aile ilişkilerinin güçlenmesi için aile fertlerinin birbirine zaman ayırması ve birlikte zaman geçirmesi gerekiyor.
İletişimsizlik aileyi derinden sarsıyor
Üç çeşit iletişim olduğunu belirten Tarhan, bunları sağlıklı iletişim, çatışmalı iletişim ve iletişimsizlik olarak sıraladı. Tarhan, “Sağlıklı iletişim, her şeyin konuşulabildiği, yanlışın, doğrunun söylenebildiği sağlıklı iletişim. İkincisi çatışmalı iletişim yani bir konuyu konuşurken hemen ses tonunun yükseldiği, tarafların gerginleştiği, kızıp küstüğü, kavga ve çatışmaların ortaya çıktığı iletişim. Bu iletişim yönteminde çatışmalar ve kavgalar şiddete dönüşüyor. Üçüncüsü de iletişimsizlik. Bunların içerisinde en kötüsü iletişimsizliktir. Bir ailede iletişimsizlik varsa, insanlar aynı evde birbirlerine yabancılaşmışsa, birbirlerinden uzaklaşmışsa böyle durumlarda evlilik yıkılmaya daha yakındır” diye konuştu.
Çocuklar mutluluğu dışarıda arıyor
Mutsuz ve huzursuz bir aile ortamının en çok çocukları etkilediğini vurgulayan Tarhan, “Bu ortamda yetişen çocuklar mutluluğu dışarıda arayan çocuklar haline geliyor. Ya da mutluluğu online ortamda arayan, sanal mutluluklar arayan çocuklar haline gelir” uyarısında bulundu.
Kişi önce kendini değiştirmeli
“Çatışmalı iletişim varsa korkmamak gerekir” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çatışma varsa ümit de var demektir. Bir şeyleri çözmeye çalışıyorlar ama sorun çözme stili geliştirememişler yani problemleri büyütüyorlar. Böyle durumlarda taraflar arasında sağlıklı iletişim nasıl kurulur? Bir çift terapiye geldiği zaman ailede bir iyi niyetli var mı ona bakıyoruz, sevgi var mı diye bakıyoruz. İyi niyet ve sevgi varsa yani evliliği yürütme niyetleri varsa ve sevgi azalmış zayıflamış ama yine de varsa ki umut vardır. Sevginin azaldığı durumlarda kişilerin birbirleriyle ilgili beklenti seviyesinin nasıl olduğuna bakıyoruz. Bakıyorsunuz bir tarafın beklenti seviyesi çok yüksek. Eşinin dört dörtlük olmasını istiyor, sıfır hata olmasını istiyor ve eşini değiştirmeye çalışıyor. Hâlbuki eşini değil de kendini değiştirmesi gerekir. Kişinin başkalarının değiştirmesini beklemeden önce kendini değiştirmesi gerekir” diye konuştu.
İletişim sadece konuşmak değildir
Evlilikte iletişimsizliğin temelinde tarafların karşılıklı olarak birbirinden ümit kesmesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kimi evliliklerde bazen taraflar aynı evde iki sene boyunca küserler. Bu çok zor bir şeydir. Bazıları buna hayatta dayanamaz yani karşı taraf küstüğü zaman mecburen onu rahatlatmaya çalışır. Bir erkek hastamız çift terapistine geliyordu. Eşiyle hiç konuşmuyordu. Eşi demiş ki ‘Niye konuşmuyorsun? Biraz konuşsana.’ Erkek diyor ki ‘Eşim beni sağır dilsiz kabul etti.’ Aslında eşini seviyor, evlilik yürüyor ama adam konuşmayı sevmiyor. Biz burada diyoruz ki sadece konuşmak bir dil değildir. Hediyeleşmek sevgi dilidir, bir tebessüm sevgi dilidir, muhakkak konuşmak gerekmiyor. Diğer taraftan dokunmak sevgi dilidir” dedi.
Kadın ve erkek beyni stres anında da farklı çalışıyor
Kadın ve erkek beyninin farklı çalıştığını, stres anında da farklı tepkiler verdiklerini belirten Tarhan, “Bazı erkekler stres altında zihinsel sığınağına çekilir, sonucu düşünür, orada yalnız kalmak ister. Kadın beyni farklı çalışır. Kadın da stres altında yalnızlığını gidererek rahatlamaya çalışır. Erkek yalnız rahatlıyor; kadın yalnızlığını gidererek, ilişki kurarak, konuşarak rahatlamaya çalışır. Çok konuşması kadının kaygılı olduğunu gösterir. Erkek bu durumda kadını anlamaya çalışmasın. Eşinin sorununu çözmese bile ‘Benim için değerlisin önemlisin’ dese, elini tutsa, tebessüm etse, birkaç güzel söz söylese yeter. Kadın erkek farklılıklarına uygun davranılırsa iletişim kurulabilir hale gelir” tavsiyesinde bulundu.
Mutlu evliliklerin üç ortak özelliği
Amerika’da Nebraska Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmadan bahseden Tarhan, “Orta Amerika’daki bir bölgede mutlu evliliklerin üç ortak özelliği tespit edilmiş. Birincisi birlikte zaman geçirme fazla. İkincisi takdir ve onay gibi pozitif sözcüklerin çok kullanıldığı tespit edilmiş. Üçüncüsü ise çiftlerin birlikte kiliseye gitmeleri. Bu üç önemli nokta aslında insanın evliliğini mutlu hale getirmesi için yaşam felsefesi haline getirmesi gereken pozitif yaklaşım. Pozitif iletişim önemli. Örneğin aile içerisinde bir sorun ortaya çıktı. O sorunu çözerken pozitif yaklaşım göstermek, tehdit yönlü değil de o durumun nasıl fırsata dönüştürüleceğini düşünerek çözmeye çalışmak çok önemli. Bunu taraflardan biri yaptığında diğer taraf olumlu şekilde etkileniyor. Bir müddet sonra psikolojik üstünlük pozitif söylemde bulunan kişinin lehine geçiyor. Ailenin huzurlu olmasını istiyorsak negatifle uğraşan değil de pozitiflerle uğraşan bir eş rolünü seçmemiz önemli. Aile içi iletişimin sihirli kavramı pozitif iletişim diyebiliriz” diye konuştu.
Sen dili yerine ben dili kullanılmalı
Hayatın her alanında olduğu gibi ailede de zaman zaman sorunların yaşanabileceğini, olumsuz konular söz konusu olduğunda pozitif usullerle konuşmanın önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Karşı tarafı suçlamak yerine, ‘Niye böyle yaptın?’ demek yerine yani sen dili yerine ben dili kullanırsa daha yapıcı olur. Örneğin erkek eve geldiğinde evi dağınık halde bulunca sen diliyle konuşunca yani ‘Sen ne biçim kadınsın? Ne bu evin hali?’ dese bu negatif iletişimdir. Burada iki taraf da kaybeder. Bunun yerine eve geldiği zaman sen dili yerine ben dili kullansa ‘Ev dağınık olunca kendimi çok kötü hissediyorum’ dese karşı tarafta pişmanlık duygusu uyandıracak. Ben dili kullanmak karşı tarafta savunma duygusu uyandırıyor. Negatifleri konuşurken ben diliyle konuşabilmek önemli. Negatif konuları olumlu metodolojiyle konuşabilmeyi başarmak gerekir, bu da biraz evliliğe yatırım gerektiriyor” diye konuştu.
Güçlü evlilik için emek vermek gerekiyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aile birliğinin güçlenmesi için aile fertlerinin bir arada zaman geçirmek için zaman ayırmasının da önemli olduğunu belirterek “Evliliği güçlendirmek için emek vermek gerekiyor. İş insanları nasıl işi için yatırım yapıyorsa aile için de yatırım yapılmalı. Evliliği de geliştirmek için kafa yormak, kitap okumak, bununla ilgili zihinsel egzersizler yapmak gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde hafta sonları anne baba çocuk birlikte kampa gidiyorlar. Orada belli bir eğitimden geçiyorlar. Birçoğu öğrenmiş olarak çıkıyorlar ve bu aileler daha büyümeden birçok problemi düzeltiyor. Bilimsel yöntemlerle deneme yanılma yoluna girmeden aile içerisindeki sorunları çözebiliriz” dedi.
ÜHA