Tarihte Bugün: 31 Mart vakası ve Said Nursi

Tarihte Bugün köşemizde 13 Nisan günü Sultanahmet meydanında gelişen 31 Mart Vakası ve Bediüzzaman Said Nursi'nin olaylar karşısındaki tepkisi var.

14 Nisan 1909 tarihli New York Times gazetesi, bir gün önce Osmanlı'da çıkan ayaklanmayı böyle haber veriyordu.

Peki tarihimizde eski takvim ile 31 Mart, yeni takvim ile 13 Nisan'da gerçekleşen bu vaka, yani 31 Mart Vakası nedir?

İttihat ve terakki'ye bağlı subayların manastır ve Selanik’te isyan çıkarmaları üzerine II. Abdülhamid 23 Temmuz 1908'de ii. meşrutiyeti ilan etmişti, anayasanın tekrar yürürlüğe girmesi ardından yapılan seçimlerde ittihat ve terakki'nin adayları çoğunluğu sağladı.
Seçimlerin ardından iktidarda ve özellikle askerler arasında hızla kadrolasan ittihat ve terakki her geçen gün muhalefet üzerindeki baskılarını artırdı. İttihat ve terakki'nin baskılarına karsı 13 nisan 1909'da 31 mart vakası gerçekleşti. Muhalefet kısa sürede yayıldı. ancak ittihatçıların etkin olduğu Selanik’ten gelen Mahmut şevket pasa komutasındaki hareket ordusu ayaklanmayı güçlükle de olsa bastırdı. İstanbul’da sıkıyönetim ilan edildi.
İttihatçıların çoğunluk olduğu meclis padişahî indirerek yerine v. Mehmet Reşat’ı geçirdi. 1876 Anayasası’nda değişiklik yapılarak padişahîn yetkileri sınırlandırıldı, meclisin yetkileri artırıldı. İttihat ve terakki "meşrutiyet, hürriyet..." sloganlarına rağmen giderek padişahtan daha mutlakıyetçi bir yönetim oluşturdular.

31 Mart isyanı'nda Said Nursi Nerdeydi?

1 Mart olayını değerlendiren yazar Yavuz Bahadıroğlu, Said Nursi'nin 31 Mart'ın görgü şahidi olduğunu ve Divan-ı Harbe çıkartıldığını söyledi.

Said Nursi'nin 31 Mart'ın görgü şahitlerinden biri olduğunu hatırlatan Bahadıroğlu, "Şeriat istemişsin" sorusuna da cevap verdiğini belirtti.

Bahadıroğlu, yazısını şöyle sürdürdü:

"Olayın görgü şahitlerinden Bediüzzaman Said Nursi, Avcı Taburu’nun ayaklanmasını İttihad- Terakki iktidarının tahakküm sevdasına bağlıyor ve diyor ki: “Ben bir iki dakika seyrettim, biraz yatıştırmaya çalıştım, kabil-i hitap (konuşmaya müsait) olmadıklarını anladığım için de Bakırköy’e çekildim.”

"Buna rağmen sehpalara asılmış insanların altından geçirilerek Hurşid Paşa’nın başkanlık ettiği Divan-ı Harb’e çıkarıldı. “Sen de şeriat istemişsin” diye başlayan sorulara muhatap oldu. “Evet, istiyorum” dedi, “Ancak ihtilâlcilerin kasdettiğini kasdetmiyorum. Benim istediğim şeriat, mahz-a adâlet ve hakikattir ki, bu anlayış için de bin canım olsa hepsini fedaya hazırım.”

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Özel Haberleri