Gençlerin yaşlıların ve hastaların elektrikli cihazları mümkün olduğu kadar az kullanması gerektiğini söyleyen Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Avni Morgül, “Baz istasyonlarından değil cebimizdeki cep telefonlarından, evimizdeki elektrikli cihazlardan korkmalıyız" dedi.
Teknoloji, sağladığı kolaylıklar sebebiyle hayatımızda her geçen gün daha fazla yer almakta fakat beraberinde getirdiği riskler korkutuyor. Elektrikli cihazların yaydığı zararlı elektromanyetik dalgaların önceki yıllarda her yerde konuşulduğuna ancak artık eskisi kadar gündemde tutulmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Morgül, bu konunun unutulmaması gerektiğini dile getirdi.
Toplumun daha çok baz istasyonlarından korktuğunu ancak 10 metre uzaklıktaki bir baz istasyonunun kulağımıza koyduğumuz bir cep telefonu kadar elektromanyetik dalga yaymadığını ifade eden Morgül, “Baz istasyonlarından değil cebimizdeki cep telefonlarından, evimizdeki elektrikli cihazlardan korkmalıyız" ifadelerini kullandı.
Baz istasyonlarından değil cep telefonlarından korkun
Özellikle gençler ve çocukların teknolojiyi çok fazla kullandığına dikkat çeken Morgül, sözlerine şöyle devam etti: “Elektromanyetik dalgaların yaptığı birikimli bir etki var. Yani günde birkaç saatlik bir konuşma insan üzerinde bir takım etkiler yapabilir. Bu etkilerin ne olduğu ne kadarının insana zarar vereceği kesin olmasa da bir zarar verdiği bilimsel olarak kanıtlandı. Dolayısıyla ne kadar az kullanırsak sağlığımız açısından o kadar faydalıdır. Özellikle çocuklar, gençler, yaşlılar ve hastalar için çok daha önemli. Sağlıklı insanlar buna bir yere kadar dayanabilirler ama gençlerde ve çocuklarda etkileri daha fazla olabilir."
“Manyetik dalgalar, elektrik akımlarının oluşturduğu elektrik ve manyetik alanların birleşimidir. Bütün radyo dalgaları, televizyon dalgaları bu dalgalar vasıtasıyla yayılır. Dolayısıyla iletişimin kaçınılmaz bir bilenişidir" diyen Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Avni Morgül, “Elektromanyetik dalgalar olmadan kablosuz iletişim yapmak mümkün değil. Bu yüzden bugün evlerimizde, ceplerimizde kullandığımız her türlü iletişim cihazı bu elektromanyetik dalgalar vasıtasıyla çalışır. Bunlardan kaçınmak mümkün değil. Ancak bunların sebep olduğu bir takım tehlikeleri göz önünde bulundurmak zorundayız." diye konuştu.
Bağışıklık ve sinir sistemine olumsuz etkileri olabilir
Elektromanyetik dalgaların 2 türlü etkisi olduğunu ifade eden Morgül, “Birincisi insan dokularına giren elektromanyetik dalgalar bu dokuları ısıtır ve belli bir derecenin üstüne çıkarsa insanın dokularının fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu etki kolayca ölçülebilir bir etki ve ölçüye göre standartlar çıkartılmıştır. Bu standartlara göre, cihazların belli bir miktardan daha fazla elektromanyetik dalga yaymaması gerekir. İkinci olarak da bu elektromanyetik dalgaların özellikle insan beyni üzerinde yaptığı bir takım etkiler var. İnsan beyni çok küçük elektrik akım darbeleriyle çalışır. Bu akımlara da elektromanyetik dalgalar etki edebilir. Yani beynin çalışma sisteminde ve buna bağlı olarak insanın bağışıklık sisteminde ve sinir sisteminde bir takım etkiler yapabilir. Bunun da depresyon, sinirlilik gibi hastalıklara yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır" ifadelerini kullandı.
Teknolojinin verdiği yararlar ve zararlar arasında muhakeme yapılması gerektiğini söyleyen Morgül, “Kaza yapmaktan korkup arabaya binmemek olmaz, teknolojiden tamamen kopmak mümkün olmasa da kullanımı en aza indiren önlemler faydalı olacaktır. Örneğin gençler uyurken telefonlarını yastıklarının altına koyuyorlar. Telefonla konuşmasanız da tüm gece cihazdan beyne yayın geliyor. Ciddi hastalıklara yol açabilmesinin yanında uykudan gereken verim alınamıyor, yorgun ve halsiz uyanmalar olabiliyor bunların yanında sinir bozukluğu, depresyon gibi sinirsel rahatsızlıklara da yol açabiliyor. Yine de kanser türü hastalıkları sadece bu elektromanyetik dalgalara bağlamak doğru değil. Bu tür hastalıkların pek çok farklı sebepleri var" dedi.
yenişafak