Tunç Bey: “Tasarrufun devam etmesi ne demektir? Öldükten sonra her şey biter diyenler var. Tasarrufu devam eden evliyâ var mı? Meselâ, Abdulkadir-i Geylânî’nin (ks) tasarrufu devam ediyor mu? Bu konu için Kur’ân’dan veya sünnetten delil gösterilebilir mi?”
Konuyu birkaç yönüyle ele almakta fayda var:
1- Evliyânın tasarrufunun devam edip etmemesi konusu tamamen gayb alanına giriyor. Bu alan, eşyanın görünen değil; görünmeyen iç yüzü ile ilgili bir alandır.
2- Eşyanın iç yüzü, her zaman delil ile gösterilebilecek cinsten bir seyir izlemez. Çünkü melekûttür. Çünkü ledünnî alandır. Çünkü bize kapalıdır. Dışyüz olaylarını delillerle hükme bağlayan şeriat, eşyanın iç yüzünün seyri hakkında çok kesin delillerle kavranabilecek bilgi vermez. Çünkü amel bakımından bizimle doğrudan ilgili bir alan değildir. Ancak şeriat işâretlerle, remizlerle, keşiflerle, müşâhedelerle ve kerâmetlerle görülebilecek ölçüde içyüz kapısını açık bırakır. Ne var ki, bu açık kapıdan herkes giremez. Şüphesiz keşif ve müşâhedeler sonucunda ulaşılan bilgiler, âyet ve hadislerin ruhuna ters düşmemelidir.
3- Kur’ân, varlıkların dış yüzüne hâkim bir şeriat sahibi olan Hazret-i Mûsâ (as) ile varlıkların içyüz bilgisine sahip Hazret-i Hızır (as) arasında geçen bir yolculuktan ve yolculuk esnasında geçen olaylardan bahsederek1; içyüz bilgisinin kapısını Müslümanlara aralar. Fakat bu kapı tenkit ile, şüphe ile, itiraz ile, tartışma ile, delil öncelikli bir arayışla açılmaz. İçyüzde yürümek için itimad, teslimiyet, bağlılık ve sadâkat lâzımdır.
4- Öldükten sonra tasarrufun devam etmesi: Tasarruf sahibinin kendisi ölmüş olsa da, Allah’ın izniyle dünyevî olaylarla ilgi ve irtibatını devam ettirmesi ve Allah’ın inâyetiyle Allah’ın dilediği kadar hayra yönlendirmelerde bulunabilme yetkisine sahip olması demektir. Bu bir tür gaybî yardımdır. Fakat her şey âdetullah ve teklif sırrı prensipleri çerçevesinde cereyan eder.
Tasarrufta:
1- Allah’ın izni, rızâsı, emri, irâdesi, inâyeti, rahmeti ve kudreti esastır.
2- Tasarruf sahibinin kendi kişisel irâdesi ile değil; Allah’ın irâdesine boyun eğerek hareket ettiği ve tasarrufta bulunduğu göz ardı edilmez.
3- Hiçbir tasarruf;
a) Tevhid inancını zedeleyecek biçimde algılanmaz,
b) Âdetullaha aykırı olacak şekilde gerçekleşmez,
c) Teklif sırrını ihlâl edecek derecede abartılmaz.
d) Cenâb-ı Hakk’ın emir ve irâdesini yok sayıp, kula mal edilmez.
5- Tasarrufun yukarıdaki şartlarda halk arasında çok sık kullanımı da vâkidir. Meselâ insanların, bir darlık esnasında söyledikleri “Kul daralmayınca Hızır yetişmez” sözünde Hazret-i Hızır’ın tasarrufuna vurgu vardır.
5- Gaybî yardımın örnekleri Kur’ân’da vardır. Meselâ:
* Bedir Savaşında üç bin meleğin Ashab-ı Kirama Allah adına yardım ettiği Kur’ân’da zikredilir.2 Bu, düşmanın üçte bir gücüne ancak sahip olan Bedir ashabının galip gelmeleri için Allah’ın izniyle ve emriyle meleklerin kullandıkları bir tasarruftan (savaşın seyrini hayra yönlendirmekten) başka bir şey değildir.
* Kur’ân, peygamberlerin mahşerde, ümmetleri hakkında birer şâhit olarak getirileceğini, Peygamber Efendimizin (asm) de hepsine şâhit kılınacağını bildirir.3
* Yine Kur’ân, Peygamber Efendimiz’in (asm) “hakîkî bir şâhit, gerçek bir müjdeci ve ciddî bir uyarıcı” olarak gönderildiğini kaydeder.4 Müzemmil Sûresi’nde, nasıl Fir’avun’a bir elçi gönderilmiş idiyse, bize de hakkımızda şâhitlik edecek bir Peygamber gönderildiği bildirilir.5
Yarın İnşallah devam edelim.
Dipnotlar:
1- Kehf Sûresi, 18/60-82.
2- Âl-i İmrân Sûresi, 3/123, 124.
3- Nisâ Sûresi, 4/41; Nahl Sûresi, 16/89.
4- Ahzâb Sûresi, 33/45; Fetih Sûresi, 48/8.
5- Müzemmil Sûresi, 73/15.
Yeni Asya