Dünya sırtını dayar, dağ gibi temeline
Göğün dev sütunları yayılmıştır zemine
Taş kalpli koca dağlar, acaba neye ağlar?
Kendini toprak eder, bilir misin derdi ne?
Adını deyip geçme arzın anasıdır o
Masivadan kaçanın has inzivasıdır o
Bağrında neler neler konuşuldu kaç kere
Bize o günden kalan temiz havasıdır o
Odur kendinden ağır suyu saklayan mahzen
Yüreğindeki nehri ab-ı hayatça süzen
Gezersin tepesinde çocuksu bir neşeyle
Peki kimdir koynunda madeni yapıp dizen?
Mimarın sanatında konak, köprü olan taş
Ustanın tesbihinde gönülden alır telaş
Zirvede dimdik durur, izzetli mümin gibi
Sarsılmayan irade, eğilmeyen vakur baş
Bir anlık öfke yakar, beladır fikirsiz baş
Geri akmaz bu hayat, akıl-fikirle uğraş
Olur olmaz el atma sert cisimdir nihayet
Kafa kırar, kol kırar, işe yaramayan taş
Kaldır idrakimize yolu kapatan taşı
Haylazlık yaşın geçti, sorumluluğu taşı
Çözülsün taştan ağır kibirler, takıntılar
Yerin dibine girsin Nemrutça saplantılar.