Tatil; bir işi paydos etme, bir meşguliyeti sonlandırma veya ara verme gibi anlamlara geliyorsa da, yaklaşımımızın “farklı” olması gerektiğini düşünüyorum.
Deyim yerindeyse tatil; vakit öldürme, zamanı boşa geçirme ve yan gelip yatma şeklinde algılanmaması gerekir. Her şeyden önce; sağlığın yanı sıra bize bahşedilen iki önemli nimetlerden birisi olan “zaman” çok değerli ve kıymetli bir hazinedir. Hatta denilebilir ki, yedeği olmayan ve tekrarı imkânsız olan biricik sermaye, zamandır. Yani, ilahi bir lütuf olarak bize ikram edilen vakit, yerli yerinde ve amacına uygun bir biçimde kullanılmadığı takdirde sorumluluğu çok çetin olur.
Evet, gerçekten sağlık nimeti ile zaman nimetinin yokluğu hayalen dahi düşünülse, ne kadar sıkıntıları beraberinde getireceği izahtan varestedir.
Günlük meşguliyetlerimizin pek çoğu ancak sağlık ile beraber meydana geldiği ve bütün bunların bir zaman dilimi içerisinde gerçekleştiği bilinmektedir.
Gerçekten de, sağlık olmadan çoluk-çocuk için çalışmak, sağlık olmadan iyi bir öğrenci olabilmek, sağlık olmadan iyi bir öğretmenlik yapabilmek, sağlık olmadan normal bir esnaf görevini üstlenebilmek, sağlık olmadan derli-toplu ibadet yapabilmek neredeyse imkânsızdır. Şunu da düşünelim ki, bütün bu faaliyetleri, içerisinde bulunduran ve tükenip giden en ufak zaman diliminin dahi tekrar geri getirilebilmesi mümkün değildir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda tatile “ayrı” ve “farklı” bir anlam yüklenilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkacaktır.
Elbette, yıl boyu çalışıp yorulan işçinin, öğrencinin, esnafın ve diğer insanların bir “hava değişimi”ne ihtiyaçları vardır. Ancak, bu “değişim” güzel sonuçlar doğuracak şekilde planlanmalı, önemli projelerin alt yapısının görüşüldüğü zaman dilimi haline getirilmeli, dinlenme ve meşru eğlenmenin yanı sıra eksikliklerin tamamlanması ve yapılacakların gözden geçirilmesi şeklinde değerlendirilmelidir.
Unutmayalım ki, tamamen “bomboş” geçirilen bir tatilden sonra ciddi işlere konsantre olabilmek de son derece zordur. Bu nedenle büyüklerin çoğu dinlenmeyi “iş değişikliği yapma” ve “alan değiştirme” şeklinde düşünmüşlerdir.
Dolayısıyla, tatilde kendimize vakit ayırmamız, okuma fırsatı bulamadığımız kitapları okumamız, gezdiğimiz gördüğümüz yerleri “bilerek” dolaşmamız, ziyaret fırsatı bulamadığımız akraba ve dostları imkânlar ölçüsünde ziyaret etmemiz, vakit ayıramadığımız çoluk-çocuğumuza vakit ayırıp yakından ilgilenmemiz tatile ayrı bir mana kazandıracaktır.
Diğer taraftan, çocuklarımıza ciddi bir dini eğitim zemini hazırlamamız, Kur’an okumaları ve dini bilgilerini sağlamlaştırmaları için yardımcı olmamız, yapmamız gereken işlerin başında gelir. Yaşlarını, eğlenmelerini ve çocukluklarını göz önünde bulundurarak yapacağımız bu tür bir katkı, hayatları boyunca yararlanacakları bir husus olacaktır. Bu yüzden, çocuklarımızın elinden tutarak onları hocalarına teslim etmemiz ve eğiticiye destek sağlayarak çocuğumuza yardımcı olmamız ve fıtratına uygun bir eğitim vermemiz geleceğini olumlu etkileyecektir.
Kuşkusuz, hocalarımız da çocukların dinlenme, eğlenme ve oynama ihtiyaçlarını dikkate alacak, fıtratlarını gözden ırak tutmayacak ve pedagojik kurallara uygun bir eğitim vereceklerdir. Böylece, çocuklarımız dinlerini sevecek, Kuran ve camiye sempatiyle yaklaşacak ve kendi arzularıyla, isteyerek ve koşarak öğrenmenin yolunu tutacaktır. Aksi davranışlar ise, çocukların ömür boyu din, iman, ezan ve Kur’an’dan soğumalarına sebebiyet verebilecektir.
Sağlıklı ve yararlı bir tatil dileğiyle…