Bayramlar sıla-ı rahimle güzel, memleketten uzak bayramlar biraz buruk, biraz sessiz, biraz hissiz. Başta anne-baba, kardeşler, dayılar, teyzeler, halalar, amcalar, onların çocukları, çocukluk arkadaşları, komşular, yakınlar, bütün köy halkı, çocukluğunu, ilk gençlik yıllarına şahitlik eden sokaklar, tarlalar, bahçeler ve ağaçlarla bayramda buluşmak, onlarla hallenmek; iki bayram adete, bir de baharsa üç bayram bir arada!
Üç gün de olsa olumsuz enerjilerin atıldığı, olumlu enerji ile dolunduğu yoğun zaman dilimleridir o demler; seyahat sıhhati, sıla-ı rahim bereketi böyle bir şey olmalı.
Kendi köklerinde yeniden dirilmek!
Burası böyle ise asli vatanda bütün sevdiklerinle buluşmak asıl bayram bu olsa gerek. Gölgeler diyarında prova yapıyoruz; gözü gönlüyle hep asılları arayanlara bravo doğrusu.
Baharda dirilişi görüyorken bunu daha iyi idrak ediyor olmalıyız; pahalılığı, Ukrayna savaşını, siyaseti, her türlü boş şeyi konuştuğumuz kadar zihnimiz, kalbimiz bununla meşgul olsa bayrama daha yakın olacağız sanki.
Kalabalık kentlerde yalnızlaşmak; sıladan koparıyor, köksüzleştiriyor, gafleti çoğalttırıyor, sanala sürükletiyor.
Büyük bir köye dönüşen dünya elan öyle değil mi?
Sanal gruplarda bayramlaşma ne kadar gerçekçi? Keza taziyeler de!
Ne kadar kaçarsan kaç bu da bu zamanın gerçekliği! Yine de sanala teslim olmamak gerek değil mi?
Bu ülkede yaşayan Suriyeliler veya memleketinin dışında yaşayanlar için bayram ne kadar gerçek, ne kadar sanal?
Sağlığın, sıhhatin, imanın, marifetullahın, muhabbetullahın lezzetine varan için yeryüzü bir mescid, gökyüzü bir okul; her dem, her mekan bayram!
Kul olmak böyle büyük bir şeref ve izzet; izzeti başka yerde arayanların hakiki bayramları bulmaları mümkün değil.
Doğduğun yerle doyduğun yer arasındaki yol ne kadar işlekse sıhhat, afiyet ve berekete de o kadar yakınsındır.
Her daim her mekan taze bayramlar duasıyla...