“Nifak” konusunu işleyen “Genç Yorum” dergisinde Mehmet Akif Ersoy’la yapılan röportaj okunmaya değer bir röportaj. Akif, TRT savaş muharibi olarak Gazze’de bulunmuş, bizim koltuklarda oturarak seyrettiğimiz kareleri bizzat yaşamış, acıyı şahitlik etmiş biri.
Hariçten gazel okuyan değil Gazze’nin gazel oluşunu şahitlik edenin söyledikleri, dinlemeye düşünmeye değer olmalı. Konunun bütünlüğü dergiyi okumaya davet ederken dikkate çekmek istediğimiz husus ümmet şuuruna erişememiş olmamız. Ekseriyetin suskunluğu, tepkilerin de zayıf ve cılız oluşu zalimi cesaretlendiriyor, mazlumu yalnız bırakıyor.
En birlik, en bütünlük, en birleşmiş olmamız gereken yerde tefrika illetine düşmüşlük, ümmet şuurunu yitirmişlik; mazlumu yalnız bırakıyor, masumları üzüyor, mahzuniyeti uzun ediyor. Ümmet kaleleri sağlam olsaydı zalim böyle pervasızca şehirleri işgal edebilir miydi?
Küçük grupların kendini kurtarmak gibi derdi var, kendini ümmet görme gibi hastalığı var, kendini mahza hakikat savunucusu sanma gibi avuntuları var. Var da var…
Teferruatta boğulan küçük kafaların tokuşması, kokuşmuş saltanat sevdası; ittifak hakikatini örseliyor, ittihat hikmetini öteliyor, birliktelik gerçeğini gölgeliyor.
Akif’in ifadesiyle Gazze’deki yardım derneklerinin bile rekabet ve karşıtlık içinde olması neyin gazel olduğunu bütün çıplaklığı ile gösteriyor. Ondan sonra zalim İsrail imiş, zalim İngiltere imiş, AB imiş, ABD imiş! Arkasında şu varmış, onun arkasında da bu varmış, mış mış!
Kesrette boğulmuşluk, teferruatta kayboluş; vahdete ulaşamama, ehadiyyete erişememe; hakikati içselleştirerek hayata taşıyamama; ne bekleniyor ki, ne gözleniyor ki, ne umuluyor ki?
Gazze aynasında ümmeti seyretmek, beni gezdir diyen bir çocuk elini bırakmadıkça elini bırakmayan Rahmet Peygamberin ( a.s.m.) ümmeti olduğu fark etmek; bizi düştüğümüz tefrika illetinden kurtaracak, ittihat yüceliğine eriştirecek, ittifak ulviliği ile şahlandıracak inşaallah. Öyle bir şahlanmadan sonra, zalimlerin “eynel mefer” den başka diyeceği olur mu?