Teknoloji bilimin içersinde ortaya çıkarılan bir yan durumdur. Bilim yapmak ya da bilim yaparkenki gereksinimleri karşılamak zorunluluğu teknolojiyi doğuran etkenleri oluşturur. Ayrıca, bilimin pratik sonuçlarının elde edilmesiyle yeni yollar bulunmasıdır.
Buradan bilim ile teknoloji arasındaki ayrılmaz ilişki düşünülebilir. Bilim yapmakla teknoloji üretmek tamamlayıcı ya da yararcı bir ilişki olarak görülebilir. Buna karşın, bilimin ilerlemesi ile teknolojinin geliştirilmesi süreçleri biraz farklı işler; bilimin sıralı, temkinli yürüyüşü teknolojinin doğrudan ve çabuk yaklaşımlarının gerisinde kalabilir.
Teknoloji ürettiği şeyin çalışıp çalışmadığını hemen görür, eksiklerini tamamlar; sürekliliği sağlar. Teknoloji işleyen bir çarktır. Yeni müdahalelerle çabucak gelişebilir; her an yeni eklemelere açıktır, tartışmaya daha az ihtiyaç duyar. Varlığı yeterlidir, sonuç önemlidir. Açıklamaları kısadır. Hiyerarşisi özgüdür.
Çoğu insan bilimle ilgilenmez ama teknoloji kaçınılmaz olarak herkesi çeker. Teknolojiden kaçış mümkün değildir, bilimse popüler anlamda en kaçılan şeylerden biridir. Teknolojinin popülerliği hayran kitlesinde bir sürekli dokunma tutkusu oluşturmasındandır. Teknoloji daha ulaşılabilirdir. Herkesin deneyimine daha açıktır. Bu ilgi teknolojinin son yüzyıllardaki iktidarı ile birlikte, onu bir despotizme dönüştürmekten de alıkoyamamıştır.
Günümüzde teknolojiyi inkar etmek büyük ayıptır, alay ve hakaret konusudur. Sanal gerçekliğin teknoloji kanalıyla çokça kullanılması ile teknoloji düşüncesi bilim felsefesinin, yeni teknolojiler yeni bilimsel sonuçların önüne geçmiştir.
Bugün, dünyanın keyfiyetini bilmeyen ya da merak etmeyen kişilere en gelişmiş bilgisayarlar kolayca hitap edebilmekteler. Ya da son bilimsel sonuçlardan, mesela Mars'a yolculuktan habersiz biri, bunun getirdiği teknolojiyi çoktan kullanabiliyor. Cern'den ve Atlas deneyinin adından bile habersiz kişiler bu sayede üretilen yeni teknolojilerin en ince noktalarına sahip olabiliyor.
(Çünkü, teknoloji için dünya düzdür, ve böyle olması işini kolaylaştırır. Eğrildikçe, teknoloji saltanatını kaybetmeye başlayacaktır. Aralıklar kısa alınırsa sonuç mükemmel görünür. Açıldıkça, sonuç gerilir ve arızalar başlar).
Teknoloji asıl gerçeklik ya da doğru mudur? Teknoloji sürekli doğrulanan birşey midir ki, geri dönmez? Bir teknolojinin ömrü ne kadardır? Bir bilimsel neticenin ömrü ne kadardır? Teknoloji bilim gibi kesin doğrular üretebilir mi? Mesela hiç eskimeyecek bir teknoloji olabilir mi? Son ve mükemmel teknoloji nedir? Bilimsel bir gerçeklik gibi çürümeyecek bir teknoloji olabilir mi? Teknolojinin son noktası olabilir mi? Bilim gibi bitmez bir deniz midir.. Yoksa bir zirve noktasına çıkacak ve oradan birden aşağıya mı düşecektir?
Sürekli bir yenilikle orantılı çatışmalar üretecek teknolojinin bu düşüşle en büyük bir kavgayı da beraberinde getireceği savı doğru olabilir mi? Mesela Einstein'in dediği gibi, gelecek Dünya savaşı taş ve sopalarla mı yapılacaktır? Yani, teknoloji o kadar sanal bir gerçekliğe dönüşecek ki, somut bir etkinlikten tamamen kopacak mı?
Gerçek Dünya giderek başa mı dönecek? Görünen gerçekliğin en yoğun alanı olan teknoloji içinde hiç farketmediği hayalin yok ediciliğine teslim mi olacak? Teknoloji insanı giderek güçten düşürecek ve etkisiz kılacak bir süreç mi aslında? Her şeyi elleriyle ürettiği makineye devreden insan, yalnız kalacak ve tamamen kayıp mı olacak?
Bu demektir ki, insan sonunda yine başa, Adem babasına mı dönüşecek.. Her şey gibi, kıyametle yüzünü yıkayacak, geldiği gibi öylece Dünya'yı terkedecek...mi?
Evet, bilim nehri bulmayı, teknoloji ise orada sandalla dolaşmayı istiyor ve bunu yaparak kendini nehrin sahibi olarak görüyor. Teknoloji ile insan işleyen sürece bir noktadan katılıyor, yeni bir şey getirmiyor. Teknolojinin yanıltabilme potansiyeli ve sahiplenebilme kapasitesi üretim süreçlerini parçalara ayırıp belirli bir kısmını kullanmasından, süreçlerin tümünü sahiplenebilmesini kolaylaştırıyor, ve bu sayede daha çok görülebilmeyi başarıyor. Bir de kendini ve iddiasını ispatlaması gerekmiyor, süreç işlemeye devam ediyor ve üzerinde bulunabiliyorsa bu pratik olarak göstermesi için gerekli yeterliliği sağlıyor.
Teknolojinin hayranlık uyandırması ve gerideki süreci gölgelemesi daha kolaylaşıyor. Bu nedenle teknoloji, Adetullah'ın sonsuz nehrinde küçük bir gezintiyle menfezler açmaktan ibaret olmasına karşın durumu sahiplenmesi ile kendini de mutlaklaştırabiliyor. İnsan gibi bir benliğe dönüşebiliyor. Böylece kendinde, mutlak varlığın bir unsuru yapmaya da cüret bulabiliyor.
Bu nehir bir bahr-i muhittir. Açılan menfezler bir emirle kapatılacak ve Dünyanın yüzünü yıkaması kadar kolay bir kıyametle herşey suya dönüşecektir. Bu ilizyon da bir son bulacaktır. Mülkün Sahibi hakikati olduğu gibi gösterecek, bütün oyun ve eğlenceler yutulacaktır. O gün sadece insanın yaptığı iyi ameller değer kazanacak, diğerleri ateşe katılıp yokluğa gönderilecektir.