Temel Trabzon’a gidecekmiş. Trenden bilet almış. Bakmış saate, daha 2 saat var. ‘Ne yapalım’ demiş arkadaşlarına. Onlar da “Beklemeyelim, biraz dükkanları gezelim” demişler.
Gezerken vakit çabuk geçmiş. Temel saate bakmış, 5 dakika var ki tren kalkacak. Koşmuş Temel can havliyle. Nafile yatişememiş. Bilet satılan yere gelmiş. Anlatmış durumu. Sonraki trene bilet almış. Öbür tren 2 saat sonra. N’apalım derken, “gezelim” demişler.
Gezerken zaman su gibi akmış. Temel saate bir bakmış tren kalkmasına 5 dk. var. Koşmuş ama nafile. Yetişememiş tabii. Bir sonraki trene biletini yine almış ama diğer tren 3 saat sonra. Biletçi uyarmış: “Öbür tren 3 saat sonra. Bunu da kaçırırsan öteki tren haftaya, bilesin”. Tamam demiş Temel. N’apalım derken, ‘gezelim, vakit geçmiyor’ demişler.
Gezerken zaman yine su gibi akmış. Temel bir bakmış ki trenin kalkmasına 5 dakika var. Koşmuş ama yetişememiş. Nâçar öbür tren 1 hafta sonraya. Almış bileti. Günler geçmiş. Tren kalkacağı gün erkenden kalkmış Temel. Arkadaşlarıyla birlikte tren garına giderken saate bakmışlar, ‘Daha vakit var. Şuradaki panayıra girelim.’ demişler.
Derken saatler su gibi akmış. Temel bir an saatine bakmış ki trenin kalkmasına 15 dakika var. Koşmuşlar. Gara geldiklerinde tren yavaş yavaş hareket etmeye başlamış. Önce Dursun atlamış, ilk vagondan tutunmuş, binmiş. Sonra İdris atlamış, ikinci vagondan tutunup binmiş. Üçüncü vagona da Yunus tutunmuş, telaşla binmiş. Fakat Temel geride kalmış, binememiş. Arkalarından bakakalmış. Sonra da başlamış kıkır kıkır gülmeye.
Temel’i gören biletçi gelmiş. Demiş: “Bak arkadaşların Trabzon’a bindi, gitti. Sen gidemedin. Bir haftadır buradasın. Trenleri kaçırdın. Hala daha gülüyorsun. Bu nasıl iştir?”
Temel: “O trene binenler vardı ya” demiş.
“Evet” demiş biletçi. Temel devam etmiş:
“Onlar beni yolculamaya gelmiştu daa!..”
***
Siz siz olun, aldığınız bilete, bindiğiniz vagona, gittiğiniz yöne dikkat edin. Her trene binmeyin. Arkadaşınıza da sahip çıkın, geç kalmasın.
Selametle...