Tenkil eyle nefsini, kıpranmasın bir daha,
Ömrünün son deminde, kalmasın ona saha.
Zâten o hiç yaşlanmaz; daima şebabette,
Tâkati yok, dermanı yok, alçak; hep sefalette.
Safilîn tabakası, onun meskeni daim,
Çekip almak istiyor, seni yanına lâîn.
Eziyet et şeytana, yer ile yeksan olsun,
Tuzağa düşürülen, bir adet noksan olsun.
Kurban etme nefsini; şeytanın sürüsüne,
Faydan dokunur belki; Müslüman birisine.
İnâbeyi intihâb et, koş ki Hakkın divanına,
Peygamber-i Zîşanın, (a.s.m) ulaşsın imdâdına.
Şikâyet etmiş herkes, nefs-i emmâresinden,
Kandırarak tüketir, cennet sermayesinden.
Mücadele sürecek; imtihanımız böyle,
Günaha gireceğiz; tövbe-istiğfar söyle.
Rabbim korumaz ise; mümkün mü korunmamız,
İnayeti olmazsa, eksiktir savunmamız.
Savunamam kendimi, ben ki; âcîz bir kulum,
Eğer yol göstermezse, çıkmaza girer yolum.
Yollar uzayıp gider, sonunda vardır durak,
Son nefesini; Îmân, Kur’ân üstünde bırak.
Gelsin hüsn-i hâtime, hüsn-i şahâdet olsun,
Yâ Rabbi! Her hâlimiz; rızana uygun olsun.
Tenkîl: Tepeleyip sindirme.
İnâbe: İşlenilen günahlara tevbe edip doğru yöne yönelme.