Her ölüm vaktinde gelir ya hani. İki ölüm düştü gündemimize. Dünyayı değiştirmek üzere yola çıkan iki kişi ölüme şahit oldu küçücük dünyamızda. Bunlardan biri Apple’ın kurucusu Steve Jobs’tı. Namı dünyayı sarmış, teknoloji dehasıyla dünyayı bir avuca sığdıran Jobs’ın kendi deyimiyle yenilere yer açışına tanık olduk. Öyle diyordu çünkü: “Dünya devamlı yenileniyor, eskiler aradan çıkacak ki yenilere yer açılacak.” Ve şunu da söylüyordu “Her gününüzü son gününüz gibi yaşarsanız, bir gün mutlaka haklı çıkarsınız.” Jobs’ın 2005’te yaptığı mezuniyet konuşmasını dinleme fırsatı bulursanız göreceksiniz ki o aynı zamanda hayat üzerine kafa yormuş bir insandır ve kendince insanlığa hizmet etmenin yolunu bulmuştur.
Bir ay önce Amy Winehouse isimli meşhur şarkıcının, dün teknoloji devi şirketin ortağı Steve Jobs ve Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’ın vefatı… Dünyaca tanınan insanların yaşadıkları ölümün de bir nimet olduğunu hissettim bugün. Özellikle son zamanlarda bir şekilde dünya gündeminde yer alan Erdoğan’ın gözlerinden damlayan yaşlarının dünya basınında da yer alacağı açık.
Bir insanın ölümü hatırlamaya ihtiyacı var. O yüzden ki “Ölüm var ya Ömer” diyen biri vardı. Hiç bize uğramayacağını düşündüğümüz o gerçeğin “gerçek” olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Haberlere düşen her meşhurun ölümü verilmiş bir ders değil mi?
Dünyanın fani olduğunu sık sık hatırlamaya muhtaç nefislerimiz.
Yazının ilk cümlesinden alıyorum tekrar. Tenzile teyze de tam vaktinde öldü. Vicdan sahibi her evladın anasının ardından üzüleceği açık ve gayet normal… Başbakan bile olsan, ananın oğlusundur en nihayetinde. Şefkatli kolları ahirete yollamak zordur. Başbakan o mübarek nur yüzlü anadan, onun şefkatinden, hayır duasından ikinci bir emre kadar ayrıldı.
Sayın Başbakan, size de “Ölüm var ya Ömer” gibi ölüm var demeye gerek var mı?
Siz de gideceksiniz onun vardığı memlekete…
Gücün zirvesinde olduğunuz, büyüklerle oturup kalktığınız bir anda “Ölüm var Erdoğan” dedi Allah. Şimdi valideniz, sonra siz…
Bu ölümün bir güzelliği daha var ayrıca… O oğlunu çok seven ana, evladının acısını yaşamadı. Ölüm haberiyle sarsılmadı.
Rahmetli Tenzile Hanım çok nasipli kadınmış. Bir kalemde en az 50 milyon Fatiha’yla göçtü Rahman’ın diyarına.
Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin dediği gibi “Madem ölüm ölmüyor ve ecel gizlidir, her vakit gelebilir. Ve madem kabir kapanmıyor; kàfile kàfile arkasından gelenler oraya girip kayboluyorlar. Ve madem bu hayat-ı dünyeviye gayet sür’atle gidiyor…” Biz sıradan insanların da ölümü bir an olsun unutmamız gerekiyor. Hatırlatan Rabbime şükürler olsun…