Ramazan ayının en önemli ibadetlerinden bir tanesi şüphesiz teravih namazıdır. Sözlükte "rahatlatmak, dinlendirmek" anlamlarına gelen tervîha kelimesinin çoğulu olan terâvih, dinî bir kavram olarak, Ramazan ayında, yatsı namazından sonra kılınan nafile namaza verilen isim olarak geçmektedir.
Arap ülkelerinde birkaç defa teravih namazına iştirak ettim. Gerçekten de namazdan sonra bir müddet oturulup dinlenilmekte bu arada müezzin Kuran ve salavatlar okumaktaydı. Fakat ülkemizdeki namazlardan biraz farklı olarak bu ara oldukça uzundu. Neredeyse namaz vakti kadar zikir ve salavat çekilmekteydi. Gerçi cemaatin bir kısmı sekiz rekat namazı kılıp camiden ayrılıyordu lakin adı gibi rehavetle kılınan bir namaz olduğunu bu şekilde görmüş oldum.
Bu şekilde namazın her dört rekatinin sonunda bir miktar oturulup dinlenmek müstehap olup buna tervîha denilmiştir. Sonra bu kelimenin çoğulu olan “terâvih” ismi kılınan bu namaza denilmiştir. Hz. Peygamber (asm), "Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan namazını (terâvih namazını) kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır" buyurmuştur. (Buhârî, Salâtü't-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 174)
Nafile namazların ferdi olarak kılınması daha faziletli olduğu halde, terâvih namazının cemaatle kılınması sünnettir. Hz. Peygamber terâvih namazını iki defa cemaatle ashaba kıldırmış, ancak daha sonra cemaatle kıldırmamıştır (Buhârî, Salâtü't-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 177).
Terâvih namazını iki rekatte bir selam vererek ve dört rekatin sonunda biraz dinlenerek kılınması Arap ülkelerinde olduğu gibi daha uygundur. Bu dinlenmelerde tehlîl (lâ ilâhe illallâh demek) ve salavât ile meşgul olmak adı gibi rahatlama namazıdır. Ne var ki alel acele kılıp sanki bir yere yetişecekmiş gibi sabırsızlık göstermek bizim gibi kabına sığmayan toplumların genel halidir. Terâvih namazını kıldıran imamın, çabuk kıldırarak namaza noksanlık getirmemesi gerekir. Namazda kıraatin gereği gibi yapılmasına ve ta'dil-i erkana riâyet edilmesine özen gösterilmelidir.
Bu vesile ile kendi camimizden bir hatıramı nakletmek isterim. Camimizin çok değerli bir imamı var. Okulların tatil olduğu dönemde çocuklara Kur’ân öğretir. Camimiz yaz ayı boyunca çocuklarla şenlenir. Ben de onları görünce hep çocukluğumu hatırlarım
Çocukken yaptığımız haşarılıkları, birbirimizi güldürmek için ne senaryolar yazıp uyguladığımızı düşünürüm. Fakat havasını teneffüs ettiğimiz o cami ve mescidlerimizi hatırladığımda kalbimde türlü türlü güzel duygular canlanır.
İmam efendinin okuduğu Kur’ân, müezzin efendinin salâvatları ruhumun tâ derinliklerine işlemiştir. Rahmetli babam hemen hemen her akşam ellerimizden tutar, ağabeyimle beni Fatih Camii’ne götürürdü. Çok güzel bir alışkanlık kazandırmıştı bize. Özellikle yaz akşamları hiçbir güç beni yatsı namazını kılmaktan alıkoyamazdı. Hatta işten geç geldiğinde yatsıyı işyerinde kılan babam olmasa bile ben yalnız giderdim camiye. Bazen de Kumrulu Mescid adı verilen küçücük camiimize giderdim. İmamımız Hasan Efendi çok nazik ve kibar bir insandı. Çocuklara da iyi davranırdı. Aynı şimdiki Erzurumlu Cami imamımız gibi.
Fakat cemaatimizden sert görünüşlü, çocuklara pek de iyi davranmayan insanlar da vardı. Yaramazlık yaptığımızda bizlere bağırır, hatta camiden kovarlardı. Pek merhametsizdi bazıları. Toplumumuzda beş vakit namazı kılanların sayısı niçin az diye düşünenler, lütfen bu yazıya dikkat etsinler…
Değerli bir dostum camide gülen çocuklarla ilgili bir hatırasını yazmış, sonuna da Mahmut Bıyıklı isimli bir şairin şiirini eklemiş. Benim gibi kabına sığmayan haşarı çocuklar için yazılmış bütün bunlar. İsterseniz sizlerle paylaşayım:
İmam Allahuekber dedi.
Arka saflarda gülen çocuk sesleri.
İlk dört rekâtı bitirdik.
Tam çocuklar Allaaaahümme salliiii...
Diye salâvata başlamışlardı ki;
Taburede namaz kılan büyüklerimiz ve
İmam hep bir ağızdan yüklendiler çocuklara.
Çıkın dışarı, çıkın dışarı...
Çıktılar çocuklar dışarı.
On kadar çocuk.
Sanki cami boşaldı.
Ben ne duruyorum ki;
Ben de çıktım dışarı.
Ortaya bir de şiir çıktı.
TERAVİHTE GÜLEN ÇOCUKLAR
Teravihte gülen çocuklar,
Bütün duâlar ezberinde
Ama melek mi gıdıklıyor ne
Gülüyorlar namazın orta yerinde.
Teravihte gülen çocuklar,
Elbet susmayı da bilirler
Kaş çatmasa büyükler
Tam otuz gün gelirler.
Teravihte gülen çocuklar,
Mü’min, cemaatin hepsinden
Ne kızarsın imam amca
Orman bıkar mı kuş sesinden.
Teravihte gülen çocuklar,
Camideki en iyi fikir
Çünkü onlar dört rekâtta bir
Getirilen salâvat gibidir…
Teravihte gülen çocuklar,
Size kızanlara ne dersiniz
Anlatsam onları bir size
Ömür boyu gülersiniz…
(M. Bıyıklı)