Hayat, kalburüstü sırtında şairin diyor biri.
Yüklerin ve dahi emanetlerin en ağırı hayat.
İnsan, ezelde kabullenmiş bu hayat yükünü.
Dağlar, taşlar, gök ve yer çekinmiş ondan.
Fakat insan zorunlu olarak kabul etmiş bu ateşten gömleği.
Dikmiş başına bu zehirden kadehi.
Onun için hem cahil, hem zalim.
Cahil, çünkü evren ağırlığında bir emanetin taşıyıcısı olduğunun farkında değil.
Zalim, çünkü yüklendiği bu büyük ve mukaddes emanete bilerek hıyanet etti.
Böyle anlatır insanın yazgısını bütün kutsal kitaplar.
İki sonsuz arasında beyhude bir çırpınış.
Devlet Ana yazarının deyişiyle “Yol Ayrımı”nda.
Zorunlu ve sorunlu bir tercih, bir bakıma.
Ya kabul edeceksin ya kabul edeceksin.
Akisler, huzmeler, parıltılar.
Dokunuyor ruha, ilişiyor kalbe.
Tereddüt bir gölge gibi takipçisi aklının.
Ve İblis’in küstahça kahkahaları yükseliyor görünmeyen bir canipten.
***
Tereddüt
Hayat, kalburüstü sırtında şairin diyor biri. Yüklerin ve dahi emanetlerin en ağırı hayat. İnsan, ezelde kabullenmiş bu hayat yükünü. Dağlar, taşlar, gök ve yer çekinmiş ondan. Fakat insan zorunlu olarak kabul etmiş bu ateşten gömleği. Dikmiş başına bu zehirden kadehi. Onun için hem cahil, hem zalim. Cahil, çünkü evren ağırlığında bir emanetin taşıyıcısı olduğunun farkında değil. Zalim, çünkü yüklendiği bu büyük ve mukaddes emanete bilerek hıyanet etti. Böyle anlatır insanın yazgısını bütün kutsal kitaplar. İki sonsuz arasında beyhude bir çırpınış. Devlet Ana yazarının deyişiyle “Yol Ayrımı”nda. Zorunlu ve sorunlu bir tercih, bir bakıma. Ya kabul edeceksin ya kabul edeceksin. Akisler, huzmeler, parıltılar. Dokunuyor ruha, ilişiyor kalbe.
Tereddüt bir gölge gibi takipçisi aklının. Ve İblis’in küstahça kahkahaları yükseliyor görünmeyen bir canipten.