Bilim adamları "Tereyağı zararsızdır, kalp ve damar hastalıklarına yol açmıyor." dedi.
Tereyağının itibarının iade edilmesine, süt ürünleri firmaları, üretip reklamını yaparak, beslenme uzmanları faydalarını anlatarak, halk ise mutfağı onsuz bırakmayarak destek veriyor.
Çok değil bundan 30 yıl önce tereyağı kalp hastalığını tetikliyor, damar sertliği yapıyor diye mutfaklarımızdan çıkarıldı. Hayvansal yağ, yemeyin denildi. Tereyağının yerine alternatifleri konuldu. Haliyle, her daim tekrar edilen "Tereyağı insanın canına can katıyor." destanları yerini margarinin faziletlerine bıraktı. 90'lara doğru ise bu arbede televizyon ve reklamlar sayesinde iyice hızlandı. O tarihlerden itibaren "Tereyağı yerine margarin yiyin." diyecek kadar yoğun bir beyin yıkaması yaşadık. Ekmeğin üzerine bal sürer gibi katı yağ sürüp yemeyi teşvik eden reklamlar hayatımızın bir parçası haline geldi. Kahvaltılarda reçelin, balın eşsiz katığı tereyağının yerini margarinler aldı. Öyle ki, kırsal kesimde yaşayanlar tereyağı yapacağına şehirden margarin getirtmeye başladı. Bu süre zarfında margarin firmaları artı da artı. Bir de fiyatı tereyağından 10 kat ucuz olunca cebi kurtarma hesabı margarini mutfağımızın kralı yaptı.
Bir nesil, tereyağı kültüründen, tereyağının nasıl yapıldığından, lezzetinden bihaber büyüdü. Ne zaman obezite en riskli çağ hastalıklarından kabul edildi, o zaman beslenme uzmanları kilo almaya elverişli gıdaları incelemeye tabi tuttu. Atalarımız boşa dememiş, "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner." diye. Yapılan araştırmalar neticesinde margarinin vücutta erimediği, içinde çeşitli katkı maddelerinin olduğu ortaya çıktı. Televizyonlarda izlenme rekorları kıran yemek programlarının kahramanı aşçılar bile, beslenme uzmanı edasıyla margarinin zararlarına değinip, "Bir yemeğin hakkını vermek için tereyağı kullanmak gerekir." diye öğütler veriliyor artık.
Anlayacağınız margarinin iktidarı kısa sürdü! Dolayısıyla margarin firmaları telaşa kapıldı. Ne de olsa Türk mutfağının vazgeçilmezini küstürmüş, onu hor görmüşlerdi. Kimsenin ahı kimse de kalır mı? "Alt tarafı yağ, insan mı ki ah etsin?" deyip sakın yanlışa düşmeyin.
80-90 yaşında kaşık kaşık tereyağı yiyen nineler, dedeler, etin üstüne dökülen tereyağına ekmek bandıranlar, hepsi 'turp' gibiler maşallah! Sorsanız 'Bu dinçliğin hikmeti nedir?' diye hepsi bir ağızdan "Yayık ayranının yağı var ya ölüyü bile diriltir." derler. Haksız da sayılmazlar, siz hiç tereyağı yiyip de obez olan, 'kolesterolüm yükselmiş' diye dert yanan birini duydunuz mu?
Tereyağına karşı bu yapılanların yanlışlığı ortada. Süt ürünleri firmalarının tereyağı üretmeye başlaması bunun telafisi gibi görünüyor. İnsanlar artık buzdolabından tereyağını eksik etmiyor; mantıyı, pilavı, balı ondan ayrı tutmuyor. Aşçılar, yemek kültürü uzmanları küskünlüğü, Türk mutfağındaki yerini anlatarak gidermeye çalışıyor. Beslenme ve gıda uzmanları ise tereyağının kaybedilen itibarını geri kazandırmaya çalışıyor.
***
Tereyağından korkmayın
Kanadalı bilim adamları, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa neden olduğu ileri sürülen tereyağını temize çıkardı. Yurt dışından böyle bir açıklama gelince Türkiye'de de tereyağına 'itibarının iade edilmesi' konuşulmaya başlandı. Tereyağının insan vücudu üzerine etkilerini anlatan metabolizma uzmanı Doç. Dr. Selçuk Can, "Tereyağının besin değeri yüksek. Bu yüzden bir gramında 9 kalori var. Onun ötesinde de bir zararı yok. Dengeli bir kullanımı olduktan sonra bahsedilen hastalıkların riskini artırma özelliği yok." diyor.
***
İskenderle tereyağının buluşması sevenlerin kavuşması gibidir
Oktay Usta: Tereyağından vazgeçmek demek Türk mutfağının lezzetinden taviz vermekle eş değerdir. O olmadan birçok yemeğimiz yarım kalır. Mesela, çorbalara tereyağında nane, biber kızdırıp dökemeyiz. Margarinle aynı tat yakalanmaz. Yine İskender ile tereyağının buluşması sevenlerin kavuşması gibidir. Pilav o olmadan tam kıvamını almaz. Bu yüzden tereyağının kıymetini unutmamak, ona yapılan haksızlığı Türk mutfağındaki yerini anlatarak gidermek lazım.
***
Herkes kıymetini bilmeli
Nevin Halıcı: Ne su böreği, ne mantı margarinle olacak lezzetler değil. Onların tadı tereyağı ile gelir. Burada tereyağının sağlıksız olduğunu düşünenler önce her şeyin fazlasının zararlı olduğunu unutmamalı. Tereyağına zararlı demek Türk mutfağını hiçe saymak gibi bir şey. Kalorisi yüksek, besin değeri fazla ama bu tereyağının hiç yenmemesi gerektiği anlamına gelmiyor. Şükür ki tereyağına yıllarca söylenen o sözler; gıdacılar, araştırmacılar tarafından geri alınıyor. Artık herkes tereyağının kıymetini bilmeli, çocuklar ekmeğine margarin sürerek değil tereyağı ile balı katık ederek büyümeli.
Zaman