Milletde huzûr koymadı, kardaş, bu siyâset;
Bildik: ne kadar pis, kötü, kallâş bu siyâset!
Sen geç köyü, bir evdeki ferdler bile ayrı;
Pek korkuyorum: dökdüre çok yaş, bu siyâset!
Ekser, bize bir hoşça masal gelse de târîh,
Aç, bak ki: yemişdir nice bin baş bu siyâset!
Bir zümreyi, bir beldeyi eylerse de âbâd;
Koymaz kimi, taş üstüne bir taş bu siyâset!
Bâzen ne kadar tatlı, lütûfkâr, mütebessim;
Bâzen de asık çehre, çatık kaş bu siyâset!
Boş durmaz ağızlar, ama, sen baklava sanma:
Kokmuş, acı, zıkkım gibi bir aş bu siyâset!
Mutlak gelecek bir sonu: idbârı düşünmez,
İkbâl ile sarhoş olan ayyâş bu siyâset!
Geçdikce zaman, tâlibinin batması artar,
Kurtar, Yüce Rabb’im, bu belâdan bizi kurtar!
Gördün mü, bugün halka ne yapdırdı siyâset?
Gaflet bürüyüp, bâtıla tapdırdı siyâset!
Aldırmıyoruz zâlime zulmetse de, lâkin,
Ma’sumları hep kurtlara kapdırdı siyâset!
İmkânı mı var kurtuluşun, eğri ne yapsın?
Yoldan çıkarıp doğruyu sapdırdı siyâset!
“Bir gün düzelir, böylece sürmez.” diye umduk,
Ümmîdimizin hepsini, ah, kırdı siyâset!
Pek çok kişi öğrendi, fakat, olmadı iflâh,
İğrenç ve uğursuz, kötü bir sırdı siyâset!
En aşşağılık fayda için eyler ihânet,
Nâmûs ve şeref yoksulu hınzırdı siyâset!
Çok rağbet edilmekde, fakat, bence: muzır, hem
En fâidesiz bir sürü dırdırdı siyâset!
Vaktâ ki, bütün halk bu çirkef işe daldı;
Zannım: o zamandan beri şeytan yaya kaldı!
Kardeşce yaşar, birlik idik; yıkdı siyâset!
Bir fitneci, bozguncu, münâfıkdı siyâset!
Her girdiği yer parçalanıp kaynadı durdu;
Besbelli huzursuzluğa âşıkdı siyâset!
Pek çok pısırık çalçene olduysa da, elhak,
Bir hayli muhâlif çana ot tıkdı siyâset!
Ev, tarla, sokak, işyeri, mektebde o tek lâf;
Temcid pilâvından daha can sıkdı siyâset!
İnsanlara hükmetmek için kullanılınca
Kıymetli, geçer akçe olup çıkdı siyâset!
“Etbâı neden böyle eğilmiş?” diye sorma;
Zâten, daha başdan beri çarpıkdı siyâset!
Artık yetişir! Kalmadı billâhi tahammül!
Millet daha senden usanıp bıkdı, siyâset!
Mevt gelmeden evvel uyanın, aklı olanlar!
Elbet de, işâret yetişir ârife, anlar...
11.1.1978