Termitler çöllerden tutun da, tropikal alanlara kadar dünyanın bütün bölgelerinde milyonlarca yıldır hayatlarını sürdürüyorlar. Dünyada, özellikle tropikal bölgelerde yaşayan çok sayıda insan, evlerinde bu canlılarla mücadele etmek zorundadır. Yapılan incelemeler, bu canlıların Amerika’da yılda 5 milyon dolardan fazla bir zarar verdiklerini gösteriyor. Sadece hayatlarını sürdürmeye çalışan ve bu arada bizim yolumuza çıkarak belki farkında olmadan bize zarar veren bu canlılar olmadan dünyada müthiş değişiklikler olabilir.
Dış görünüş itibariyle karıncalara benzerlik gösterseler de, aslında karıncalardan çok hamamböcekleriyle akrabadırlar. Çünkü karıncalar, arıların da yer aldığı Hemiptorodea takımüstünde, termitler ise hamamböceklerinin yer aldığı Orthopterodea takımüstünde, Isoptera takımı içerisinde yer alırlar. Hatta karıncalarla hiç geçinemezler.
Atmosferdeki metan gazının yüzde 4’ü, karbondioksitin yüzde 2’si olmasaydı insanlar ve diğer canlılar yaşayabilirler miydi? Bilimadamları bunun mümkün olmayacağını söylüyorlar. Bu kadar gazı üreten canlı topluluğunun termitler olduğunu biliyor muydunuz? Dünya üzerinde yaşayan milyarlarca sayıda, 1 cm büyüklüğündeki bu canlılar, sindirim sisteminde yerleşen kamçılı protozonlar sayesinde tabiatta parçalanıp yok edilmesi oldukça güç olan selülozu ayrıştıran ve bunun sonucu bol miktarda metan ve karbondioksit gazı üreten ender canlılardandır. Eğer toprak üzerinde selüloz yapısındaki nebatî atıklar termit gibi canlılar tarafından yok edilmeseydi, büyük artık yığınları oluşur ve bu da giderek kalınlaşarak dünyayı yaşanılmaz bir yer haline getirirdi.
Termit Toplumundaki Sosyal Sınıflar
Termit topluluğu; kraliçe, kral, kraliçe ve kral adayları, işçiler ve asker termitlerden oluşmaktadır. Bu sıralamayı yaparken genelde kraliçeden başlanır. Çünkü termitlerde anaerkil bir aile düzeni vardır.
Yağmurlar yağmaya başladığında oğul verme dönemi gelmiştir. Yuva içerisinde gizli odalarda tutulan ve yuva içerisine girmelerine asla izin verilmeyen genç dişi ve erkek termitler ayrı bir kanalla yuva dışarısına çıkarılırlar. Kanatları vardır kraliçe ve kral adaylarının, fakat iyi kullanamamaktadırlar. Ancak rüzgâr yardımıyla belirli bir mesafe uçabilirler. Dişi belirli bir mesafeden sonra yere düşer ve salgıladığı feromenlerle erkek termitin kendisini bulmasını sağlar. Bunu başarabilenlerin oranı ancak yüzde 5’tir.
Genç kral ve kraliçelerin çoğu diğer yırtıcılara yem olmaktadır. Birkaç gün içerisinde kanatları düşen kraliçe ve kral, hayatlarının sonuna kadar birlikte yaşayacaklardır. Kraliçenin ortalama 25-30 yıl yaşadığı bilinmektedir. Günde 30 bin yumurta yumurtlama kapasitesine sahip olan ve zaman içerisinde yaklaşık 10 cm büyüklüğe kadar ulaşabilen kraliçe hemen yumurtlamaya başlar.
İlk çıkan işçi termitler, ebeveynlerinin vücut sıvıları ile beslenip büyürler ve hemen kral ve kraliçeye hizmet etmeye başlarlar. İşçiler kördür ve kısırdır. Buna rağmen yuvada bulunan yumurta ve larvaların bakımından, yuva yapımı ve inşaasından, hatta askerler dâhil diğer tüm termitlerin beslenmesinden sorumludurlar. Kraliçeyi beslerken, yuva hakkında tüm bilgileri vücutlarından salgıladıkları feromenler sayesinde kraliçeye anlatırlar. Kraliçe de hemen onlara aynı yolla cevap verir ve yuvada almaları gereken önlemlerin neler olduğunu bildirir. Yuvaya bir saldırı mı olmuştur? Asker termit sayısı mı azalmıştır? Yuvada meydana gelen hasar nerededir? Nerelerin tamir edilmesi gereklidir? Bu kadar meseleyle kimler mücadele edecek? İşçi termitler görev başında...
Kraliçeden alınan emirlerle larvaların bir kısmı değişik besleme yöntemi ve kimyevî maddelerle işçi termitler yerine asker termitler olarak yetiştirilmeye başlanır. Yuvada meydana gelen hasar, yuvanın içerisinden sağlanan nemli toprak parçaları ile onarılır. Ağza alınarak özel nitelikte tükürükle karıştırılan ve kuruduktan sonra neredeyse beton sertliğine ulaşacak niteliğe getirilen toprak parçaları, onarılacak alanlara yapıştırılır. Yuva, yüz binlerce işçi termitin beraber çalışması ile kısa sürede tamir edilebilir.
Termit Yuvaları
Toprak altında en fazla 2 metre çapında oval şekilli yuva içerisinde, sayıları 1 milyonu aşan termit topluluğunun, bu dar alanda sürdürdükleri sosyal hayat akıllara durgunluk verecek kadar ilginçtir. Yuva denildiğinde kaba bir delik akla gelmemelidir. Burada, kraliçe ve kralın tutulduğu 10-15 cm2 bölüm, yumurta ve larvaların bulunduğu ve bakım yapıldığı yaklaşık 2-2,5 cm2 bölümler, havalandırma sistemi, bacalar ve tarım alanları gibi çok sayıda özel bölüm bulunmaktadır. Belki de en ilginç olanı, bu canlılardan Macrotermes cinsine bağlı olanların yuvalarının bir bölümünü tarım alanı olarak ayırarak, burada kendileri için sindirimi kolay besin maddesi üreten mantarları yetiştirmeleridir.
Macrotermes cinsine bağlı termitlerin yaptıkları yuvaların yerden yüksekliği 7 metreyi bulabilmektedir. Afrika ve Asya’da çok yaygın olarak görülen bu tepeler doğal olarak şekillenmemiştir. Bu tepeler, sayıları milyonları bulan termit kolonilerinin 1-2 yıl içerisinde yaptıkları yükseltilerdir. Tepe şekilleri, termit türüne, toprağın yapısına ve iklime göre değişiklik gösterir. Özellikle ağaçların az olduğu, güneşin hüküm sürdüğü bölgelerde bu tepeler, doğu-batı yönünde neredeyse bıçak inceliğinde, kuzey-güney yönünde ise alabildiğine genişlemiş durumdadır. Böylelikle güneşin kavurucu sıcaklığından yuvalar hiç etkilenmez.
Bu tepeleri, işçi termitler ağızlarıyla toprak taşıyarak yaparlar. Toprak deniyorsa da bu toprak parçasının içerisine karıştırdıkları özel kimyasal maddelerden de söz etmek gerekir. Bu özel tükürük sayesinde bu tepeler kazma ile bile zor yıkılabilen, kalsiyum karbonatça zengin yapılar halini alırlar. Bu tepeleri bu kadar yükseltmek için neden uğraşırlar ki? Bilimadamları uzun bir süre bu konu üzerinde çalışmışlardır. Çünkü bu tepeler yıkıldığında içeride tek bir termite bile rastlayamazsınız. Peki nerededir bu tepenin sahipleri? Bu görkemli inşaatın sahipleri, toprak altında yaptıkları asıl yuvalarında yaşarlar. Tepe, sadece havalandırma sistemi olarak görev yapar.
Dünya Bülteni