İsmail Avcı'nın haberi:
Veysel'inin acısı bir an yüreğinden çıkmayan Ürek, önceki gün Şırnak Uludere'de devrilen askerî araca yardım için ilk koşanlar arasındaydı. Yalınayak, askerleri kurtarmaya giden acılı annenin çabası Türkiye kardeşliğinin simgesi oldu. Kucağında son nefesini veren asker için gözyaşı döken Emine Ürek, şöyle konuştu: "Türk, Kürt, Laz, Çerkes fark etmez, biz birlik ve beraberlikten yanayız. Ben anayım, 16 yaşında kaybettiğim oğluma da ağlıyorum, dizlerimde can veren askere de. Onun kurtulması için çok dua ettim ama maalesef vefat etti."
Askerî aracın devrildiğini eşinden öğrendiğini anlatan Emine Ürek, kazanın meydana geldiği yerin kendilerine bir kilometre mesafede olduğunu söylüyor. Askerlerin imdadına koştuğu sırada gözünün hiçbir şeyi görmediğini belirten acılı anne, evden kaza bölgesine gidip bütün yaralı ve şehitleri dere yatağından çıkardıktan sonra ayakkabısının olmadığını fark ettiğini kaydediyor. O sırada aklında askerlerin eşleri ve annelerinin olduğunu aktaran Ürek, "Evladımı kaybettim, bari başka annelerin ciğeri yanmasın. Hâlâ kucağımda ölen asker için ağlıyorum. Biz de insanız, yüreğimiz dayanmıyor. Biz birlikten beraberlikten yanayız. Sadece kötüler ortaya çıksın istiyoruz." diye konuşuyor. Minibüsün uçtuğu dere yatağından yaralı olarak çıkardıkları bir askerin 'Geçen yıl annemi kaybettim, ona kavuşacağım. Beni bir teyzenin yanına götürün' ifadeleri üzerine askerin başını dizine koyduğunu ve teselli etmeye çalıştığını anlatan anne Ürek yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Onun elinden tuttum, gözlerime baktı. Elimi sıktı, 'Anne ölmek istemiyorum.' dedi. Ben o sırada onun gözlerine bakıyordum ama sanki oğlumu görüyordum. Ona dua ettim ve 'Sen de dua et.' dedim. Askerin de bir oğlu varmış. O da 'Allah beni oğluma bağışlasın.' dedi. Sürekli konuşturmaya çalıştım. Köyden gelen akrabalarımın sivil aracına bindirdik. Arabada başını dizime koydu. Alaydaki revire kadar elimi bırakmadı. O an ölüp ölüp diriliyordum. Allah'a dua ediyordum yaşasın diye. Revirde askerler hemen müdahale etti; ama maalesef vefat etti. Biz tekrar olay yerine geldik, diğer yaralılarla ilgilenmeye devam ettik."
Dünyanın neresinde olursa olsun yaralı bir insanın yardımına koşulması gerektiğini söyleyen Emine Ürek, bir anne olarak insanlık görevini yerine getirdiğini vurguluyor. Ürek, "Bütün değerlerimiz, dinimiz bize yaralıya yardım edin diyor, Allah'ın verdiği canı almayın diyor. Ben üzerime düşeni yaptım. Batıda yaşayan bir anne de aynı şeyi yapardı. Bundan eminim. Ben insanlık adına yaptım." ifadelerini kullanıyor. Uludere'de oğlunun da aralarında bulunduğu 34 kişinin uçaklardan yağdırılan bombalarla öldürüldüğünü hatırlatan anne Ürek, bu olaya üzülenler olduğu kadar sevinenler de olduğuna inandığını söylüyor. Anne Ürek, "Ama ne olursa olsun biz kardeşiz. Türk, Kürt, Laz, Çerkes fark etmez, biz birlik ve beraberlikten yanayız." diyor ve yaralı askerlerin, şehit olanların son hallerinin gözünün önünden bir türlü gitmediğini dile getiriyor. Şehitlerin annelerine başsağlığı dileklerini gönderen Emine Ürek, Türkiye'de birlik, beraberlik, huzur ve kardeşliğin daha da pekişmesi için oğlunun ölümüne neden olanların yargı önüne çıkarılması gerektiğini anlatıyor. Koyunlarını sağmaya giderken kazaya denk geldiğini anlatan Emine Ürek'in eltisi Sabuha Ürek de, o an bütün işlerini bırakarak askerlerin yardımına koştuğunu söylüyor. Yaralı askerleri taşırken Uşaklı olduğunu öğrendiği bir askerin sürekli dua ettiğini anlatan Ürek o günü şu sözlerle anlatıyor: 'Yaralı asker sürekli dua ediyordu. Kelime-i şehadet getiriyordu. Askerlerin o hali yüreğimi yaktı, dünden beri gözüme uyku girmedi. O askerin öldüğünü öğrendim, yıkıldım. Son halini ve söylediği şehadeti unutamıyorum. Sürekli anne ve bacılarını düşündü. Benim nişanlı yeğenim 34 kişiyle birlikte bombalandı, öldürüldü. Ölümün acısını çok iyi biliyorum. Allah ailelerine sabır versin.'
Zaman