Cemre Beklentisi, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin yayımlanan son kitabı. Hocaefendi, bir soruya verdiği cevapta, yasaklarla kalıcı bir sonuç alınamayacağını söylüyor ve çalışmalara hekimlerin, psikologların, sosyologların, ilahiyatçıların da katılmasının, ortak faaliyetler yapılmasının faydalı neticeler vereceğini belirtiyor.
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin en son yayımlanan eseri Cemre Beklentisi, çağımız insanının soru ve sorunlarına farklı bir bakış açısı sunuyor. Birçok konuda bireysel ve toplumsal problemlere alternatif çözüm yolları gösteren eserde, kullanım yaşı gittikçe düşen sigarayla ile ilgili yasaklama kampanyalarının ne kadar etkili olduğu masaya yatırılıyor.
Sigarayı, sineye saplanmış bir hançer olarak tarif eden Hocaefendi, Cemre Beklentisi isimli kitapta kendisine yöneltilen, "Selef ulemasının sigara hakkında haram fetvası vermemesinin sebepleri neler olabilir? Şu anki ilmi neticeler ışığında sigara meselesinin tahlilini lûtfeder misiniz?" sorusuna verdiği cevapta, İslâm dünyasında süregelen sigaranın mekruh mu yoksa haram mı olduğu konusundaki tartışmalara da açıklık getiriyor.
Sigaranın hükmü ile ilgili olarak Kur'ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde belirgin bir nassın bulunmamasının Allah Resûlü'nün (aleyhisselâtü vesselâm) yaşamış olduğu dönemdeki insanlar tarafından tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmamasından kaynaklandığını belirten Hocaefendi, konuyla ilgili hükmün özellikle müteahhirûn denilen son dönemdeki fıkıhçıların içtihatlarına bakılarak aranması gerektiğini ifade ediyor.
MEKRUH MU, HARAM MI?
Konu ile ilgili içtihatlara bakıldığında farklı hükümlerin verilmesinin iki önemli sebebi olduğuna değinen Hocaefendi, İslâm alimlerinin sigaraya haram diyememelerindeki en önemli sebebin Kur'ân ve hadiste belirgin bir haram ifadesinin olmaması olduğunu belirtiyor. "Şöyle ki, onlar kıyasa göre haram olan, fakat Kur'ân-ı Mübin'de ve sünnet-i sahîha'da açıkça haram olduğu belirtilmeyen hususlarda 'haram' yerine 'tahrimen mekruh' ifadesini kullanmanın daha münasip olacağını düşünmüşlerdir. Netice itibarıyla denilebilir ki; onlar bu ifadeleriyle sigaranın haram olduğuna hükmetmiş olmaktadırlar." diyen Hocaefendi, ayrıca "'Hükmü mekruh olan bir fiil ısrarla işlenmeye devam edilirse haram hükmünü alır' kâidesinden hareketle sigara kullanmanın kat'iyen tecviz edilemeyeceğini söyleyen alimler de vardır." diyerek, ulemanın yaklaşımlarına açıklık getiriyor.
Tıp dünyasındaki ilerlemelerle birlikte sigaranın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin açıkça görüldüğüne, doktorların 'tedricî intihar' ifadesiyle meseleyi izah ettiğine değinen Hocaefendi, Ümmü Seleme'nin (radıyallahu anha) rivayet ettiği bir hâdis-i şeriften hareketle insanın direncini azaltan, haz vermekle birlikte bünyeyi içten içe tahrip eden her şeyi Resûlullah'ın (aleyhisselâtu vesselam) yasakladığını belirtiyor.
Sigarayı farklı bir açıdan da kul hakkına tecavüz ve israf kavramlarıyla değerlendiren Hocaefendi, sigaranın Anadolu'daki tarihine değinirken de 'mekruh mu haram mı' tartışmalarının net bir sonuca ulaşmamasına tesir eden ilginç bir bilgiyi okuruyla paylaşıyor:
"Bizim dünyamızda sigaranın yaygınlaşmasında Batılıların sistematik bir kısım menfi gayretlerinin tesirleri söz konusu olduğu gibi bir kısım şark ulema ve meşâyihinin de büyük vebali vardır. Onlardan bazıları hususiyle belli bir dönemde mubâh sayıp içmek şöyle dursun, sevap diye terviç etmişlerdir. Tekke ve zâviyelerde bile sigara içtiklerine şahit olmuşumdur. Kim bilir belki de o dönemdeki bazı ulema bu genel manzaradan çekindikleri için sigaranın hükmüyle alâkalı düşüncelerini net olarak ifade etmişlerdir."
YASAKLAR ÇARE Mİ? DEĞİLSE ÇARE NE?
Sigara hususunda yapılacak tartışmalardan ziyade insanları bu illetten kurtarmanın yollarını düşünmenin daha faydalı olacağına değinen Hocaefendi, sigara yasaklarının gözle görülür bir netice doğuracağı kanaatinde değil. Müeyyidelere karşı olmadığına ama esaslı ve kesin çözümün insandan geçtiğine değinen müellif, insanların yasaklara karşı ilgisinin müptelalığı daha cazip hale getirdiğini belirterek, sigara kullanma yaşının düştüğü günümüzde aile ve okul işbirliklerinin artırılarak çocukların böyle bir alışkanlığın ağına düşmesinin engellenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Mevcut iletişim araçlarının bu konuda seferber edilmesi gerektiğini de belirten Hocaefendi, ilahiyatçı, psikolog, tıp doktoru ve sosyologların bir araya gelip ortak bir kısım çalışmalar yapmaları gerektiğini belirtiyor.
Ayrıca toplumda sigara ile ilgili yanlış bir kanaatin hasıl olduğunu, bu kanaati kırmanın da ancak diri bir inançla aşılabileceğine değinen Hocaefendi; "Bazı inanmış insanlar dahi, onun zararlı, çirkin ve mutlaka kurtulunması gereken bir alışkanlık olduğuna itikat ettikleri halde, yine de onu bir teselli unsuru olarak görmekte ve bunun neticesinde bir türlü onun pençesinden yakalarını kurtaramamaktadırlar. Hâlbuki bu, faydasız ve boş bir tesellidir. Mü'mine düşen, her türlü dert, belâ ve musibet karşısında Allah'a sığınmaktır." diyor.
Teselli için sigara içenlere tavsiyeler
Yasaklarla sonuca gidilemeyeceğini belirten Fethullah Gülen Hocaefendi, sigara içenlere şu tavsiyelerde bulunuyor:
Toplumda bir acı, sızı hissedildiğinde bir sigara yakmak, teselliyi sigarada aramak âdet olmuş. İnanan insan teselliye ihtiyaç duyduğunda mümkünse oruca niyetlenmeli, kendini namaza vermeli, ellerini açıp Cenab-ı Hakk'a gönülden yakarışlarla teveccüh etmeli ve "Allah'ım, bana sabr-ı cemil ver!" (Yusuf Sûresi 18) demeli.
Yine kalbinin derinliklerinden kopup gelen "Ben sıkıntı ve hüznümü sadece Allah'a arz ediyorum." (Yusuf Sûresi 86) niyazıyla gerçek bir teselliye kapıları aralayacaktır.
İnsanlar sigaraya müracaat edecekleri yerde "La havle velâ kuvvete illâ billah", "Havl ve kuvvet, olup biten her şey ancak Allah'ın izni ve iradesi dahilinde gerçekleşir." (Buhari, meğazi 38) çekmeyi, "innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn", "Biz Allah'a aidiz ve vakti geldiğinde elbette O'na döneceğiz." (Bakara 156) diyerek, Kudreti ve Merhameti Sonsuz Rabbilerine iltica etmeyi deneseler ne olur!
Bunları yaparak hem günaha girmemiş, hem kendilerine ve başkalarına zarar vermemiş, hem Allah nezdinde sevap elde etmiş hem de kaybetme kuşağında kazanmış olurlar.
Zaman