Bize savaş açtılar... Kendi işinize/içinize bakın, dediler. Yoksa burnunuzu böyle sürteriz, dediler.
Size ne Ortadoğu'dan, Balkanlar'dan, dünyadan dediler. Siz kim oluyorsunuz da boyunuzdan büyük işlere girişiyorsunuz, dediler. Oturun oturduğunuz yerde ve size verilenle yetinin, dediler.
Yoksa böyle kanla ödersiniz, kanla yüzleşirsiniz, dediler.
Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yerinizden kıpırdayamazken şimdi dünya yeniden şekilleniyor diye size pay düşeceğini mi sandınız, bu halinizle bile "çok büyüksünüz", daha da küçülmeniz gerekirken size ne oluyor da sınırları aşmaya çalışıyorsunuz, dediler.
Sizi böyle terbiye ederiz, yola getiririz, boyunuzu ölçüsünü alırsınız, dediler. Türkiye'ye karşı en etkili kartı tekrar devreye soktular. Terör ihaledir ve büyük bir ihale daha açtılar.
İran-İsrail kapışması yaşanacaksa Türkiye kendi sorunlarıyla boğuşmalı ki, bölgeyle ilgilenemesin demek istediler.. İsrail'e Türk hava sahasını kapatmanın bedelinin ne olacağını gösterdiler. Gürcistan'dan İran'ı taciz etmek isteyen İsrail'in, Türk hava sahasından silah naklinin kesintiye uğraması endişesiyle gözdağı verdiler.
Bize savaş açtılar...
Bu savaşın mimarı PKK değil. Ve bu savaş artık terör değil. Bu savaş gerçekten artık terör değil. Anlamıyor musunuz...
Bir güç mücadelesi, restleşme, hesaplaşma... Hadi bakalım; biz hayır diyelim de siz terörün üstesinden gelin de görelim, diyorlar.
PKK, Türkiye'nin bütün bölgeye yayılan etkisini kırmak için en etkili araçlardan biridir. Bu genişleme, PKK'nın da sonudur. Bunu PKK da biliyor onlar da. Bir dayanışma var ortada.
Türkiye'nin burnunu sürtmek, gerekirse iç savaşa kadar sürüklemek ve bu yüzyılda muhtemel bir uyanışın, bölgesel kaynaşmanın, içeride kaynaşmanın önüne geçmek. Tek hedef bu. Süreç Kürt meselesiyle başlayıp bitmiyor. Açılımla, anayasa referandumuyla, hükümet karşıtlığı ya da taraftarlarıyla başlayıp bitmiyor. Bunların hepsi doğru, hepsi var ama başka şeyler de var. O başka şeyleri iyi okumak gerekiyor.
PKK'ya yeni bir misyon biçiliyor. Önümüzdeki günler tehlikeli olacak. Yeni tür iç politik dizayn ile bölgesel dizayn için Türkiye'yi sınırlama, daraltma en önemli hedef olacak...
Şimdi siz, o ülkeyi kızdırdık, şu ülkeyi kızdırdık diye kıyameti koparın. Ama o kızanların terör üzerinden bu ülkenin kanı üzerinden nasıl hesaplar yaptığını görmeyin, onları kınamayın, onlara kızmayın. Varsa yoksa ülkenize, insanlarınıza kızın, dövün. Bir yumruk da siz atın.
Yakın tarihimiz, bu tür basiretsizliklerin bol örnekleriyle dolu. Bu basiretsizliklerin ödettiği bedellerin acısı hâlâ çok canlı, hatırlamıyor musunuz.
Kendine yumruk atmayı marifet sanan, akıllı olmak sanan bir garip milletiz biz. Kendine ve birbirine yumruk sallamaktan gerçekleri göremeyen aymazlarla dolu etrafımız. Bir kör dövüşüne mahkum edilen milletiz.
Bunu kırmaya çalıştıkça, kafamızı yukarı kaldırdıkça, gözlerimizi ufka yönettikçe boynumuzu vuruyorlar. Onlar ve içerideki beyinsizler yapıyor bunu. Oysa bu kahredici çıkmazdan başka türlü kurtuluş yok. Hiçbir yol yok, olmayacak da. Bugün diz çöktürseler bile, sustursalar bile, beş yıl sonra, on yıl sonra bu ülke yine aynı yolu deneyecek. İntihar dışındaki tek seçenek bu. Anlamıyor muyuz?
Hükümeti terörle vurmak. Açılımı bitirmek, içeride ayrışmayı çatışmaya dönüştürmek, bölgesel açılmayı bitirmek, Türkiye'yi yeniden kontrol altına almak, buna hayır diyenleri susturmak, kanla imtihan etmek....
Kimlerin işine geliyor dersiniz? Sadece PKK'nın mı? Bugün bu hükümet, yarın başkası. Sonu yok bunun. Hep böyle olmadı mı? Bu çirkin yöntemle vurulan Türkiye olmadı mı, hepimiz olmadık mı?
Gazze'ye yardın götürüp ölenleri didik didik edenler, İsrail adına yargılayanlar, terörün tırmanmasının, son haftalardaki eğilimin sebeplerini neden sorgulamaz? Hadi gösterin o hünerli yazılarınızı, araştırmalarınızı da okuyalım. 'İsrail iması'nın yanlışlığına ortaya koymak için telaşlananlar, daha 2004'lerde o bölgede hangi devletin neler yaptığına dair, Türkiye'yi endişelendiren gelişmeleri ne çabuk unuttu? Binlerce silah, hangi ülkeden gelip de PKK'nın eline verildi? Bu silahlara dair bilgilerin gizliliği bile kalmadı.
Bu toptan saldırıyı "diz çöktürene kadar" yaptırmaya karar verenleri yok sayıp bu ülkenin tamamının aptal yerine konulmasına razı gelmeyeceğiz. Bu meselenin, AK Parti, TSK, diğer partiler ya da Türkiye'nin iç zaaflarıyla sınırlı olduğuna, bölgesel ve küresel güç mücadelesiyle ya da bazı çevrelerin/güçlerin Türkiye ve bu bölgeye yönelik hırslarıyla alakası olmadığına dair zihinsel yönlendirmelerin mağduru olmayacağız...
Orada burada, çuvallar dolusu laf edenlerin, on yıldır-yirmi yıldır aynı şeyleri söyleyip hiçbir şey demeyenlerin doğrularına ya da yanlışlarına mahkum olmayacağız... Bütün gerekçelerin/sebeplerin ötesinde bu ülkeye diz çöktürmeye ayarlı hesapları haykırmaya devam edeceğiz...
Evet, bize savaş açtılar... Bu artık terör değil, PKK ile değil, Türkiye'nin iç zaaflarıyla sınırlı değil. Bu kimin, kimlerin nasıl bir Türkiye istediği ile ilgili bir savaştır. İçerisi ya da dışarısı diye bir şey yok. Böyle bir dünya yok artık. Saflar öyle belirlenmiyor.
Birileri Türkiye'yi hizaya sokmaya çalışıyor. Kanla yüzleştiriyor. Türkiye bu mesajın cevabını vermeli... Hem içeride hem dışarıda... Teslim olmamalı...
Yeni Şafak