Teşrik-i mesai (işbirliği)

Kadir AYTAR

Teşrik-i mesai; iştirak etmek, birlikte mesai harcamak ve işbirliği yapmak demektir.  İçinde birçok sırları barındıran bir hakikattir.  Herhangi bir konuda işbirliği yapıldığında harika bir kuvvet ve bir menfaat elde edilebilir.

Teşrik-i mesai aynı zamanda bir ihtiyaçtır ve yükselmeye vesiledir. İnsan yaratılıştan çeşitli meyillere sahiptir. Bu meyillerin gereği olarak yiyecek, giyecek ve sair ihtiyaçlarını istediği gibi, güzel bir şekilde tedarikinde çok sanatlara ihtiyacı vardır. O sanatlara vukufu olmadığından, kendi cinsiyle teşrik-i mesai etmeye mecbur olur ki, her birisi, çalışmalarının meyvelerini mübadele ederek ihtiyaçlarını tesviye edebilsinler. (1)

Birileriyle işbirliği yapmak için illa da her hususta dört dörtlük uyum içerisinde olunması gerekmez. Genellikle menfaat işbirliklerinde kişiler ya da kurumlar yapılacak olan işe odaklanırlar, kazanç iyi olduğu müddetçe de birlikteliklerini sürdürürler. Kimse kimsenin özelliklerinin, kafa yapısının, inançlarının ya da kusurlarının peşine düşmez.

Uhrevi amellerde ihlas sırrı çok önemlidir. Hâsıl olan bütün sevapların her bir iştirakçinin amel defterine tam olarak girmesine vesile olur. Çünkü nuranî şeyler bölünmez.  Dört beş adam, iştirak niyetiyle biri gazyağı, biri fitil, biri lâmba, biri şişe, biri kibrit getirerek lâmbayı yaksa, her biri aydınlanarak tam bir lâmbaya sahip oldukları gibi, yine her birinin duvarda bulunan büyük aynasına, parçalanmadan, birer lâmba, oda ile beraber girer. (2) İhlas ile aynamızı ne kadar saf, temiz ve parlak tutabilirsek istifademiz de o derece yüksek olur.

Ahiretini unutup dünyaya dört elle sarılan dünya ehli de büyük bir servet ve şiddetli bir kuvvet elde etmek için, hattâ bir kısım siyasiler ve beşerin sosyal hayatının mühim âmilleri ve komiteleri, iştirak-i emval (ekonomik işbirliği) düsturunu kendilerine rehber etmişler. Bütün sûiistimâlleri ve zararlarıyla beraber, harika bir kuvvet, bir menfaat elde etmişlerdir.

Günümüzde sadece bununla da kalmayıp yapılması gereken işe odaklanan dünya ehli kişi ya da kurumlar, daha çok kazanabilmek ve verimlerini artırabilmek için, personelinin bilgi ve becerilerini, ahlakî, duygusal ve ruhsal gelişimlerini, sosyal hayata uyumluluklarını ve sair hususları da dikkate almaya başlamışlardır. 

Uhrevî amellerde geçerli olan ihlas, kardeşlik, dayanışma, birlik olma ve birlikte mesai harcama gibi düsturlar, dünyevî işlerimizde de pek âlâ geçerliliğini korumaktadır ve beşeriyet, yukarıda bahsettiğimiz gibi, bu düsturların peşindedir.

Bediüzzaman Hazretleri, İhlas Risalesinde, işbirliği konusuna çok güzel bir örnek verir: “Ehl-i san'at, netice-i san'atı ziyade kazanmak için, iştirak-i san'at cihetinde mühim bir servet elde ediyorlar. Hattâ dikiş iğneleri yapan on adam, ayrı ayrı yapmaya çalışmışlar. O ferdî çalışmanın, her günde yalnız üç iğne, o ferdî san'atın meyvesi olmuş. Sonra, teşrikü'l-mesâi düsturuyla on adam birleşmişler. Biri demir getirip, biri ocak yandırıp, biri delik açar, biri ocağa sokar, biri ucunu sivriltir, ve hâkezâ... Her birisi iğne yapmak san'atında yalnız cüz'î bir işle meşgul olup, iştigal ettiği hizmet basit olduğundan vakit zayi olmayıp, o hizmette meleke kazanarak, gayet sür'atle işini görmüş. Sonra, o teşrik-i mesâi ve taksim-i a'mâl düsturuyla olan san'atın semeresini taksim etmişler. Her birisine bir günde üç iğneye bedel üç yüz iğne düştüğünü görmüşler. Bu hadise, ehl-i dünyanın san'atkârları arasında, onları teşrik-i mesâiye sevk etmek için dillerinde destan olmuştur.

İşte, ey kardeşlerim! Madem umur-ı dünyeviyede, kesif maddelerde böyle ittihad, ittifak ile neticeler, böyle azîm yekûn faydalar verir. Acaba, uhrevî ve nuranî ve tecezzî ve inkısama muhtaç olmayarak ve fazl-ı İlâhî ile her birisinin aynasına umum nur in'ikâs etmek ve her biri umumun kazandığı misil sevaba mâlik olmak, ne kadar büyük bir kâr olduğunu kıyas edebilirsiniz. Bu azîm kâr, rekabetle ve ihlâssızlıkla kaçırılmaz!” (3)

Düşmanla işbirliği yapmak millî hamiyete terstir. Bunu yapan kişi hain sıfatını alır. Milletini düşünmeden böyle bir yanlış işe kalkışan kimsenin bu zararının kendisine de dokunacağının hesabını önceden yapmalı, millî birlik ve beraberliği bozan hatalı işlere hiçbir zaman kalkışmamalıdır.

Teşrik-i mesai edilecek kimse hakkında bilgi edinmek, işlerin selameti için gereklidir. Kişinin yapılacak işe ehil veya uygun olup olmadığını öğrenmek, zarar getirecekse ondan uzak durmak yerinde bir davranıştır. Çünkü fâsık adamlarla işbirliği yapmak yarardan çok zarar getirecektir. 

Günümüzde kişisel, kurumsal, ekonomik, kültürel, uluslar arası ve sair alanlarda yapılacak çok iş ve işbirlikleri olduğu gibi manevî alanlarda da işbirliklerine şiddetli ihtiyaç vardır. İman edenlerin, üzerlerine sel gibi hücum eden günahların zararından korunabilmeleri ve artı duruma geçebilmeleri, iman ehli ile teşrik-i mesai yapmalarına ve manevî şirketler oluşturmalarına bağlıdır.

Bu manevî şirketin işleyiş tarzını da Bediüzzaman şöyle ifade etmektedir: “Aziz, sıddık kardeşlerim, Evvelâ: Seksen küsur sene ibadetli bir ömr-i bâkiyi temin eden Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh-u canımızla tebrik ve her gecesi bir nevi Leyle-i Kadir hükmünde hakkımızda menfaattar olmasını niyaz ederiz. Ve teşrik-i mesai sırrıyla ve her has Nurcu, umum Nurcuların mânevî kazancına hissedar olmasıyla, mânen binler dille ibadet ve dua ve istiğfar ve tesbihat yapmaya hakikî uhuvvet ve ihlâs ile mazhariyetinizi rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz ve öyle de ümit ediyoruz.” (4)

1-Nursu, Said, İşârâtü'l-İ'câz - Bakara Sûresi, Âyet: 21- 22, Y.A.N. İstanbul
2-Nursu, Said, Lem‘alar, 21. Lem‘a, Y.A.N. İstanbul
3-Nursi, Said, Lem‘alar, 21. Lem‘a, Y.A.N. İstanbul
4-Nursi, Said, Emirdağ Lahikası 2, Mektup No: 13, Y.A.N. İstanbul

kadiraytar@risalehaber.com

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.