Tuğba Tekerek'in haberi:
Eğitim sendikaları 1924’ten kalma Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na eleştiriler getiriyor: “Bu, din alerjisi nedeniyle uydurulmuş bir kılıftır” diyen de var, “Hakkâri ile Nişantaşı’nda Hayat Bilgisi dersi bir olur mu” diye soran da...
Hollanda’da ana-babaların çocuklarını toprakla uğraşarak büyüyecekleri okullara gönderme imkânı var. Türkiye’de ise “Rahat hazırol”dan “Türküm, doğruyum”dan, eli cetvelli öğretmenin etek-saç kontrolünden ve tek tip talim terbiyeden kaçış yok. Ancak şimdi sendikalardan bu uygulamalrın temelindekiTevhid-i Tedrisat’a ciddi itirazlar yükseltiyor. Tevhid-i Tedrisat (Eğitim Birliği) Kanunu 1924’te “milletin fikir ve his itibariyle vahdetini temin” gerekçesiyle “Bir millet efradı ancak bir terbiye görebilir” denilerek teklif edildi. Kanunla tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı, Ankara’daki Talim Terbiye Kurulu ülkedeki tüm insanları aynı şekilde ‘terbiye etmeye’ başladı.
Kemalistler Yeşillerle yarışsın
En büyük eğitim sendikası Eğtitim- Bir-Sen’in Genel Sekreteri Ahmet Özer’e göre artık “Bu kanunun esnetilmeye ihtiyacı var. Tevhid-i Tedrisat’ın eğitimde bütünlüğü sağlamak gibi avantajlı tarafları olsa da işin aslı, din alerjisine duyulan rahatsızlığa kılıf bulma adına yapılan köklü bir dayatma.” Eğitim Bir-Sen, müfredatın dil açısından ancak Kürtçe, Lazca seçmeli derse izin verecek kadar esnetilmesini istiyor. Öte yandan “Azınlıkların bu hakkı varken, vatandaşların dini açıdan kendi müfredatlarını uygulaması çok görülmemeli” diyor.
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik ise “Kendime istediğimi herkes için istemeliyim” diyerek hem dil hem din eğitimi açısından okulların çeşitliliğini savunuyor. “Hiç Hakkâri’dekiyle Nişantaşı’ndakinin Hayat Bilgisi dersi bir olur mu! Tevhid-i Tedrisat kanununun güncelliği kapsamlı olarak tartışılmalı” diyen Bozgeyik’e göre eğitimde yerel yönetimlerin yetkisi artırılmalı. Cemaatlerin okulları, yurtlarıyla fiili olarak zaten kanunu deldiğini belirten Bozgeyik, bu okulların yurtdışındaki kilise okulları gibi bağışla finanse edilmesini gerektiğini belirtiyor, “Bu okullarda öğretmen ya da öğrenci başörtülü olabilir mi” sorusuna da kriterin temizlik ve düzen olduğu şeklinde yanıt veriyor.
Tek tip eğitime karşı en cesur öneriler ise Özgür Eğitim-Sen’e ait. Başkan Yusuf Tanrıverdi, Tevhid-i Tedrisat’ın, müfredatta devlet tekelinin acilen kaldırılmasını istediklerini belirterek “Bu kanun oldukça tektipçi, dayatmacı eğitim sürecek; ülke yoksullaşmaya, ilkelleşmeye, bilimsellikten, özgürlükten uzaklaştırılmaya devam edecek” diyor.
BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye atıfta bulunan Tanrıverdi ana-babanın, inancına göre okul seçebilmesi gerektiğini ama Türkiye’de böyle bir imkanın olmadığını da sözlerine ekliyor. Hollanda’da okulda belli bir parça toprağın sorumluluğunu alarak yetişen çocuklar olduğunu söyleyen Tanrıverdi’ye göre Türkiye’de çocuklar Atatürk’ün doğum yerini, annesinin ismini öğrenerek büyüyor.
Tanrıverdi’nin yeni sistemle ilgili önerileri ise şöyle: “Cemaatler, etnik gruplar, sivil toplum, ticaret sahipleri okul açabilir, müfredatını oluşturabilir. Devlet sadece evrensel insan hakları bağlamında müfredatı denetleyebilir”. Tanrıverdi, yeni sistemde Kemalist eğitimin de devam edebileceği notunu düşüyor. “Ama sadece bu düşüncedeki insanlar tarafından açılan okullarda; yeşillerin, sosyalistlerin açtığı okullarla barışçıl bir şekilde yarışarak.”
Taraf