Tıp Fakültelerinde Din Dersi Zorunlu Olmalı, Psikiyatri Biriminde Maneviyat Uzmanları Görevlendirilmeli
Üzülerek belirtmek isteriz ki ülkemizde çeşitli çekincelerden dolayı gerek psikiyatrik gerekse fiziksel hastalığı olanlara yönelik manevi ihtiyaçlar ve destekler son birkaç yıla kadar göz ardı edilmiştir.
Bir kaç yıl önce Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokole göre hastanelerde manevi destek birimleri kurulmuş olup din adamları görevlendirilmiştir. Bu manevi destek birimleri bilimsel araştırmalar için tam bir laboratuar gibi olmasına ve ilgi çekmesine rağmen ülkemizdeki politik çekinceler ve şahsi istikballer yüzünden bu birimlerde, bildiğim kadarıyla psikiyatristler tarafından doğru dürüst bilimsel bir araştırma yapılmamış veya çok az yapılmıştır. Halihazırda bu manevi destek uzmanları ile psikiyatri hekimleri arasında maalesef bir koordinasyon da yoktur.
Destekleyici psikoterapi kapsamına giren manevi destek uygulamalarının, ruh sağlığı profesyonellerinin gözetiminde ve takibinde yapılması gerekmektedir. Bu alan ihmal edildiği ve koordinasyon eksikliği olduğu için maneviyata değer veren toplumumuzda, maneviyat, suistimale açık bir şekilde merdiven altı olarak yetkin olmayan kişiler tarafından yaşam koçu, aile danışmanı, biyoenerji uzmanı, muskacı, cinci hoca vb. adları altında sömürü aracı halinde kullanılmaktadır.
Okudukları kitaplardan alıntıladıkları birkaç kelam, birkaç güzel söz ve gaz almalar ile dini ve maneviyatı da kullanarak, hastaları tedavi ettiklerini zanneden bu güruhlara bize gelen hastalardan daha önce onlara uğramayan yok gibidir.
Diğer psikoterapi çeşitlerine göre suistimale daha çok açık olan ve sömürü aracı haline gelen manevi psikoterapiyi, farklı nedenlerden dolayı, yeterince kullanmadığımız veya kullanamadığımız için bu şekilde mesleki dolandırıcı diyebileceğimiz kişiler çoğalmıştır.
Bunun başlıca nedenlerinden biri ülkemizde, toplumsal hayatımızın merkezinde yer alan, kişiyi ve toplumu biyopsikososyal olarak etkileyen dini ve manevi değerlere yönelik, tıp ve uzmanlık eğitimi müfredatında herhangi bir eğitimin yer almamasıdır. Bu durum tedaviye katkıda bulunan manevi destek sistemlerinin hekimler nezdinde ihmal edilmesine yol açmakta ve dini taassubiyeti yönünden zengin fakat ilmen fakir hastaları, maneviyatı suistimal eden bazı şarlatanların kucağına itmektedir.
Örnek aldığımız Amerika’da, Amerikan Lisansüstü Tıp Eğitimi Koleji, Psikiyatri Uzmanlık Eğitimi’nde dini ve manevi faktörler hakkında eğitim verilmesi gerektiğini şart koşmaktadır. Buna benzer şekilde ülkemizde de tıp eğitim müfredatımıza yaşadığımız toplumun maneviyatı ve dini değerleri ile ilgili eğitimlerin verilmesi hekimleri daha da bilinçlendireceği ve hastaların faydasına olacağı muhakkaktır.
Özet olarak psikiyatri bilimi, ruhsal bozukluklarda biyopsikososyal modeli kabul ettiğine göre ruh sağlığı çalışanlarının, insanları ve toplumu, psikolojik ve sosyolojik olarak etkileyen İslam dahil tüm dinlerin, zihinsel bozuklukların tedavisini nasıl değiştirebileceğini bilmesi zorunludur.
Bu dini inançlar ve uygulamalar, hastalık ve diğer stresli yaşam koşullarına karşı başa çıkmada yaygın olarak kullanılıp tedavi uyumunu arttırdığı gibi eğer tedavi planı ile çelişiyorsa tedaviye direnç veya tıbbi plana sessizce uymamaya da yol açabilir. Öyleyse, her sağlık profesyoneli, hastalarında alkol ve madde öyküsünü sorguladığı gibi, kişinin hayatına yön veren bu inançları da belli bir plan dahilinde çekinmeden sorgulaması gerekmektedir.
Yıllar önce sülük, hacamat ve bitkisel tedavi gibi alternatif tıp uygulamalarına tıp camiasında toptancı bir yaklaşımla karşı çıkıldığı için alternatif tıbba yönelen insanlar merdiven altı bazı yerlerden medet ummakta ve oralara gitmekteydi. Son zamanlarda hastaneler kendi bünyelerinde alternatif tıp birimlerini kurdular. Kontrollü, sağlıklı ve bilimsel veriler eşliğinde uygulanan alternatif tıb sayesinde merdiven altı uygulamalar eskiye göre çok azaldı.
Benzer şekilde hastanelerde, Psikiyatri birimine bağlı olacak şekilde dini/manevi merkezlerin kurulması, hastaların ruhsal ve fiziksel hastalıklarına yönelik var olan tedaviyi güçlendireceği muhakkaktır. Ayrıca son dönemlerde inançsızlıktan ve dini sorgulamalarından dolayı buhran içinde olup intiharı düşünen ve yolu bir şekilde psikiyatriye düşen hastalar için bir nevi danışman birimi görevi göreceği de şüphesizdir.
Bu konuda görüşlerinizi lütfen yorum kısmına yazabilir misiniz?