MHP tarafından Giresunlu Topal Osman Ağa'nın itibarının hukuken iade edilmesine ilişkin kanun teklifinin TBMM Başkanlığı'na sunulması eski bir tartışmayı yeniden gündeme getirdi.
Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey, 1923 yılı Mart'ında Ankara'da katledilmişti. Ali Şükrü Bey, Atatürk'ün Çankaya muhafız komutanı Topal Osman tarafından boğularak öldürülmüştü.
ALİ ŞÜKRÜ BEY CİNAYETİ
Ali Şükrü Bey, 27 Mart 1923 günü Mustafa Kemal'in özel muhafız alayı komutanı olan Topal Osman tarafından öldürülmüştür. Bu cinayet Türkiye'nin ilk siyasi suikastlarından biri olarak bilinmektedir.
Ali Şükrü Bey, Trabzon Mebusu sıfatıyla mecliste bulunmakta idi. Arkadaşları ondan "Birinci Meclisin en hareketli ve en renkli simalarından biri idi." diye söz etmektedirler. Meclise "Men-i Müskirat Yasasını (alkollü içeceklerin yasaklanması)" o sunmuş ve kabul edilmesi için çok emek sarf etmiştir.
Ancak meclisteki en ciddi muhalefetini Lozan Barış Antlaşması'na karşı yaptığını görmekteyiz. Lozan hakkında söylediği "cephede kazanılanı masada heba etmek" sözü muhalefetinin sebebini ortaya koymaktadır.
ATATÜRK'E KARŞI OLAN MECLİSTEKİ İKİNCİ CEPHENİN LİDERİ
Kendisi Atatürk'e karşı olan meclisteki ikinci cephenin lideri sıfatı ile anılmıştır. Mecliste yapılan tartışmalarda Atatürk'ün konuşmalarını sık sık keserek ateşli tartışmalar yaşanmasına sebep olmuştur. Bu tartışmaların birinde on beş defa kürsüye çıkmıştır. Ardından bir kez daha kürsüye çıkmak istemiş, lakin Rauf Bey'in belinden tutarak; "Şükrü yeter artık söz alma" demesi üzerine, cevaben; "Rauf, ben bu işin fedaisiyim anladın mı?" demiş ve bir kez daha kürsüye çıkmıştır.
Mecliste muhaliflerin başını çekmesinin sebebi; savunmuş olduğu fikirlerin M. Kemal'in fikirleri ile örtüşmemesinden ve de fıtratı gereği doğru bildiği şeyin arkasından sonuna kadar gitmesi sebebiyle verilmiştir. Ankara da çıkardığı "Tan Gazetesi" dahi, Atatürk'ü ve Atatürk'ün faaliyetlerini destekleyen "Hâkimiyet-i Milliye" mecmuasına karşı çıkartılmış bir yayın organı olmak sıfatı ile nitelendirilmiştir.
SAİD NURSİ'NİN KİTAPLARINI MATBAASINDA BASTIRDI
Ali Şükrü Bey, Bediüzzaman Said Nursî ile çok yakın arkadaş idi. Hatta onun bazı kitaplarını kendi matbaasında bastırmıştır.
Ali Şükrü Bey, 27 Mart tarihinde öldürülmüş olmasına rağmen kaybolduğu ancak üç gün sonra anlaşılmıştır. Meclis kaynamaya başlamış ve bulunması için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Ancak cenazesi bir çobanın onu sineklerin üzerinde kümelendiği bir arazide bulmasıyla ile ortaya çıkarılabilmiştir.
Ali Şükrü Bey'in cenazesi bulunduğunda avucunda Topal Osman Ağa'nın evindeki sandalyelerden birinin hasırından bir parça bulunmakta idi. Ayrıca öldürüldüğü tarihte Osman Ağa'nın evinden şiddetli gürültülerin geldiği bildirilmekteydi. Kısa bir araştırma neticesinde Ali Şükrü Bey'i Osman Ağa'nın öldürdüğü anlaşılmış ve hakkında yakalanma ve idam kararı verilmiştir. 2 Nisan'da jandarma girdiği çatışma sonucu Osman Ağa'yı ölü olarak ele geçirmiş ancak hakkında idam kararı olduğundan cesedi Ulus Meydanında darağacına asılmıştır.
M.KEMAL ONDAN HİÇ BAHSETMEZ
İlerleyen günlerde ise bu hadisenin üstü örtülmüş ve gündeme gelmesine müsaade edilmemiştir. Dikkat çeken hususlardan biri de M.Kemal'in "Nutuk"unda Ali Şükrü Bey'den hiç bahsetmiyor olmasıdır.