Çeyiz sandığı; saflık, temizlik ve bir yuva için geleceğe fiili duadır. Onda hile hurda olmaz. Özene bezene hazırlanır ve Allah’ın göndereceği nasip gelene kadar kapanır. Arada ele geçen, ya da hazırlanan el emeği, göz nuru işlemeler, sandığın kapağı açılarak içine konur ve tekrar kapatılır. Çeyiz sandığında tertemiz hayaller ve gelecek için umutlar vardır. Ve çeyiz sandığı; kadının evliliği daha ciddiye almasıdır. Sadece kadınların mı çeyiz sandığı olur? Hayır…
Yağmurun çeyiz sandığı buluttur, İzn-i ilâhî ile açılır ve damla damla görücüye çıkar… Güneşin çeyiz sandığı gecedir, ufukta açılır ve salkım saçak sarı saçlarını bütün mahlûkat üzerine emredildiği gibi serer aydınlatır, yeryüzü harekete gelir. Sperm gelecek nesiller için, hafıza konuşmanın, kalp sevginin, anlamak affetmenin çeyiz sandığıdır vs. Bu kadar güzel çeyiz sandıklarının yanında birde toprağın çeyiz sandığı çekirdekler ve tohumlar vardır… İçine kaydedilenler, kokusuyla, rengiyle, bahar surunun üflenmesi ile birlikte dirilir ve meydana çıkar. Üstelik topraktaki farklı çeyiz sandıklarının içindekiler birbirine hiç karışmazlar... Şeftali çekirdeği, hadsizlik yapıp, kaysının hudutlarına ve programına tecavüz etmez, ikisi de ilahi emre ve verilen vazifeye itaat ederler... Çiçeği, yaprağı, rengi, kokusu, birbirine karışmadan bitişik oldukları halde, kimlikleri sonsuz kudret tarafından muhafaza edilerek arzı endam ederler… Allah her çekirdeğin kimliğini muhafaza eder, özen gösterir; hiçbir kimliği dışlamaz... Vakti saati gelince çekirdeğin kapısı çalınır ve neticeye koşarlar… “Biyedihi makalidü külli şey'in cümlesiyle (yani, "Her şeyin anahtarı Onun elindedir") nihayetsiz geniş ve hadsiz harikalı bir hüccet-i rububiyet ve vahdet, bütün bütün kör olmayana gösterir. Meselâ, hadsiz o hazine ve ambarlardan yalnız buna bak ki, herbiri bir koca ağacın veya bir parlak çiçeğin cihazatını ve mukadderatının programını taşıyan küçücük mahzencikler olan çekirdekler ve tohumların anahtarları elinde bulunan bir Mutasarrıf-ı Hakîm, bir çekirdeğin kapıcığını "Uyan!" emriyle ve irade anahtarıyla tam mizan-ı nizamlaaçtığı gibi…” Diyor, tohumlardan çekirdeklere, çekirdeklerden yıldızlara imanda inkişaf seyahati yaptıran Bediüzzaman.
Evet, nihayetsiz kudret sahibi Allah, toprak altında kıyamet yaşayan ama programı bozulmayan çekirdeğin kapısını çaldırıp, hangi meyve olacağı takdir edilmiş, kaydedilmiş ise yeni bir dirilişle açılmasını sağlayarak, rengârenk çeyizlerin etrafa saçılmasını sağlıyor. Her meyve gerçekte paha biçilmez güzellikte. Her sandık, nihayetsiz kudretle açılmakla, kucaklar dolusu meyvelerini, meyvelerin gerçek sahibini tanıyacak istidatta yaratılmış insanlara sunmakta. Çekirdek ve tohumlarda bu muhteşem inkılâpları görememek, sadece yemek, elin tersi ile itmek değil midir? Bahar mevsimlerinde, muhteşem dirilişleri göremeyen insan, nasıl asıl kıyameti merak eder, ya da inanmaz?
Aslından çekirdeklerin kocaman ağaç olması, bizlere, Allah’ın varlığını, harika tatlar ve kokular ve görüntülerle; üstelik etkileyen lisanla gösteriyor, hatırlatıyor... O lisanı anlamaya mecburuz; sadece yemiş olmaktan kurtulmak için! Tohumlarda ki ve çekirdeklerde ki muhteşem kıyameti ve yeniden dirilişi görmemiz lazım! Burada Allah’ın sanatkârlığını göremeyen öte tarafta Zatını hiç göremez ki! Zerreden yıldızlara kadar, her şeyde Allahın sonsuz kudreti ve sıfatlarının tecellisi var... Burada çekirdek ve meyvedeki sanatkârlığı göremeyen orada nasıl Sanatkârı görecek ki? Üşenip başını yıldızlara kaldırmayan, Allah’ın varlığını, ışık kelimler ile anlatan yıldızlara bakamayan, bari yerde ki çekirdeğe baksa; çekirdeğin ağaç ve meyve olmasına, itaat ile terfi etmesini görse, hakikatleri çıplak gözle görmüş olacak. Öyle bir göz ise ebedi hayatta, Allah’ın cemalini görmekle terfi edilecek...