TSK'da din subayı kadrosu talebi

Emekli askerler, 27 Mayıs darbecileri tarafından lağvedilen TSK’daki “tabur imamı” kadrosunun yeniden açılarak Peygamber Ocağındaki manevi eksikliğin giderilmesi gerektiğini söylüyor

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yıllarca görev yapmış rütbeli askerler, peşpeşe yaptıkları açıklamalarla ‘Peygamber Ocağı’ olan TSK bünyesinde de oluşturulması gerektiğini söyledi.

LAİKLİĞİ DİN DÜŞMANLIĞI SANAN ZİHNİYET KALDIRDI

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Başkanvekili Emekli Hava Albay Mustafa Hacımustafaoğulları, 27 Mayıs darbecileri tarafından lağvedilen TSK’daki din işleri subaylığı kadrosunun yeniden açılarak Mehmetçiğin manevi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini söyledi. Din işleri subaylığının tarih boyunca ordu bünyesinde mevcut olduğunu kaydeden Mustafa Hacımustafaoğulları, “Maalesef laikliği din düşmanlığı olarak gören silahlı kuvvetler ve devlet içerisindeki zihniyet bu yapıyı kaldırmıştı. Normalde TSK’nın tüm birliklerinde askerlik görevini yapan muvazzaf olsun, erat olsun dini ihtiyaçlarını karşılayacak, onları yönlendirecek bir din işleri subayının olması elzemdir. Fakat bugüne kadar uygulanmadı” dedi.

15 Temmuz’dan sonraki süreçte TSK’nın tamamen milli bir hüviyet kazandığını belirten Hacımustafaoğulları, “Bu ordu, yüzde 99’u Müslüman olan bu milletin ordusudur. Dolayısıyla o orduya gelenlerin büyük çoğunluğu Müslümandır ve onların dini gereksinimlerini karşılayacak din işleri subayı olması şarttır, zorunludur” şeklinde konuştu.

TALİPLİSİ VE TAKİPÇİSİYİZ

Din işleri subaylığının dünyadaki örneklerine değinen E. Hava Albay Hacımustafaoğulları, “Bütün Avrupa ülkelerinde, Amerika’da din işleri subayı var ve tüm personelin askeri disiplin içerisinde saygı göstermek zorunda olduğu yüksek rütbedeki papazlar bu görevi icra ediyor. İslam’ı tercih etmiş personelleri için de imam istihdam ediyorlar. Onlar bile bunu yaparken TSK bünyesinde böyle bir yapının olmaması çok büyük bir eksiklik” ifadelerini kullandı. 

Hacımustafaoğulları şöyle devam etti: “Siz ölümü emreden bir mesleğin mensuplarıyla muhatapsınız. Dünya orduları içerisinde şehadet ruhu taşıyan tek ordu bizim ordumuzdur. Dolayısıyla bu ordunun mensuplarının gerekirse vatan ve bayrak için canını feda etmenin şuurunu onlara verecek olan konunun uzmanlarıdır. Uzman kadroları da din işleri subaylığının tesis edilmesiyle hayata geçirilebilir. Bu konu çok ama çok önemlidir. Bir an evvel din subaylığının yürürlüğe sokulması gerekir. Bizler ASDER olarak bunun taliplisi ve takipçisiyiz.”

ABD DİN SUBAYLIĞINDA OSMANLI MODELİNİ UYGULUYOR

Emekli Din İşleri Subayı Binbaşı Arif Çelenk, din subaylığının Selçuklu döneminden beri var olduğunu, Osmanlı’da kurumsallaştığını ifade ederek “Osmanlı ordu modelini uygulayan ABD bugün din işleri subaylığı müessesesini en üst düzeyde uygulamaktadır. Amerika’da Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde, korgeneral rütbesinde bir din işleri subayı ve her kuvvet komutanlığında yine general seviyesinde din işleri subayları kurumsallaşmış vaziyette görevlerini sürdürüyorlar. Bunlar tamamen Osmanlı’daki gibi işlev görmektedirler. Din işleri subaylarını yetiştiren kiliseleri dahi mevcuttur. Din işleri subayı olmayan ülke sayısı sadece 21’dir. Büyük çoğunluğu geri kalmış bu 21 ülkeden biri maalesef Türkiye’dir. Peygamberlikten sonraki en yüksek makam olan şehitliğe talip Mehmetçiğin manevi olarak şehitliğin ne olduğunu bilmesi, anlaması, anlamlandırması için dahi böyle bir birimin kurulması gerekir” diye konuştu.

ASKERE CESARETİ DİN SUBAYLARI AŞILAR

Emekli Astsubay Asım Ateş, manevi açıdan zayıf olan askerlerin hem ordu hem insanlık için bir kayıp olduğuna dikkat çektiği açıklamasında din işleri subaylığının önemine değindi.

“Bu millet Müslüman millettir. Ordusu da Müslüman bir ordudur” ifadelerini kullanan Asım Ateş, “Silahlı Kuvvetlerde her ne kadar 27 Mayıs darbesinden bu yana din pasifize edilmeye çalışılsa da başarılı olamadı elhamdülillah. Fen ve vicdanın birleşmesiyle gerçek bir insan ortaya çıkar. Orduda fen işlerini öğretiyoruz ama vicdan öğretimi yok. Bir asker düşmana karşı silah kullanmayı öğrenmekle beraber, merhameti, şefkati ve Yaradanını da bilmek zorundadır. Sadece silah kullanmayı öğrenen asker insan değil makine olur” dedi.

Asım Ateş, “Peygamber Ocağı değil mi ordumuz? Askerimiz küçük Muhammed yani Mehmetçik değil midir? Din işleri subayı olmalı ve o kişi en kabiliyetli, en zeki subay olmalıdır. Yurt içi ve yurt dışı görevlerindeki askerlerimiz için din işleri subaylığı birimi aciliyetle oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) de asker olduğuna dikkat çeken Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Efendimiz, kendi devletinin başkanıdır, başkomutanıdır. Bizim ordumuzda da o makam temsil edilmeli ve öğretilmelidir. Din ile bağı kesilen rütbeliler maalesef askerini de döver dostuna da düşmanına da zulmeder. O asker, sadece silah ve tank ile güçlü olur. Bütün güzel hasletlerin menbaı iman olduğu gibi cesaretin kaynağı da imandır. Cesareti olmayan, asker olamaz. Tanka bağlanan, silaha bağlanan askerde cesaret olamaz. İmanlı askerin üzerine tüm dünyayı yıksanız da ürperti göstermez. Geçmişte 3 kıta 7 iklime hükmeden askerimiz de bu askerdi. Aslımıza döndüğümüz şu süreçte o askeri nizamı yeniden tesis edebilmemiz için din subaylığı biriminin şart olduğunu düşünüyorum.” 

Yeni Akit

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İslam Haberleri