Tüberküloz Tedavisi Uzun Süreçlidir

Hastalık uzun süreli ve aksaksız bir tedaviyi gerektiriyor. Türkiye'de tüberküloz tedavisinde "Doğrudan Gözetimli Stratejisi uygulanıyor.

Tüberküloz (Verem) binlerce yıldır varolduğu bilinen bir mikropla oluşmaktadır. Tüberküloz, en çok akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda hastalık yapabilir. Organlara zarar verir. Tedavisiz bırakılırsa ya da kötü tedavi edilirse öldürücü olabilir.

Tüberküloz (Verem) Nasıl Bulaşır ?
Tüberküloz mikrobunun kaynağı, tedavi görmemiş, aktif akciğer ve gırtlak veremi olan hastalardır. Öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alır ve enfekte olurlar.

Sokakta, dolmuşta, lokantada öksüren birisinden verem mikrobu alma olasılığı çok düşüktür. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile uzun süre birlikte yaşamak gereklidir. En çok hastanın aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi ile bulaşma hızla sona erer.

Çatal, kaşık, tabak, bardak, giysi gibi nesnelerle bulaşma olmaz.

Tüberküloz (Verem) Tanısı Nasıl Konulur ?
Tüberküloz tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları ile hastalıktan şüphelenilir.

Hastalarda şu yakınmalar olabilir:

* İki haftadan uzun süren öksürük,
* Ateş, gece terlemesi,
* Göğüs ağrıları,
* İştahsızlık,
* Zayıflama (kilo kaybı), çocuklarda kilo alamama da olabilir.
* Halsizlik
* Kan tükürme
Erken ve Uygun Tedavi Önemli
Tedavi ile tümüyle iyileşme sağlanabilir. Erken ve uygun tedavi başlanır, yeterli süre tedavi edilirse hastalar yüzde yüz iyileştirilir.

63. Verem (Tüberküloz) Eğitim ve Propaganda Haftası kapsamında il sağlık müdürlükleri vatandaşları hastalık konusunda bilgilendirdi.

İstanbul Verem Savaşı Derneği Başkanı Dr. Ahmet Refik Erem, dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin tüberküloz basili ile enfekte olduğunu belirterek, ’’Bu kişilerin yaklaşık yüzde 10’u yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastalığına yakalanacaktır’’ dedi.

Türkiye’de Durum
Erem, Türkiye’de 10 milyon ile 20 milyon arası bir nüfusun enfekte olduğunu, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış verem mikrobunun olduğunun hesaplandığını söyledi.

Verem savaşı dispanserlerinde kayıtlı hasta sayıları 1999 yılında 22 bin 88 iken 2000 yılında 18 bin 38 kişi olarak belirlendiğini belirten Dr. Erem, şöyle konuştu:
"Türkiye’de yılda yaklaşık 25-30 bin tüberküloz hastasının ortaya çıktığını tahmin edebiliriz. Bu hasta sayılarının nüfusa oranı, sanayileşmiş ülkelerde yüzbinde 20 ve altında, Asya ve Afrika ülkelerinin çoğunda yüzbinde 100’den hatta 200’den fazladır. Ülkemizde ise yüzbinde 30-40 arasındadır."

Dr. Erem, verem hastalığının dünya ölçüsünde ve Türkiye’de bir halk sağlığı olarak önemini koruduğunu söyledi.

Dr. Ahmet Refik Erem, dünyadaki bütün büyük kentlerde tüberküloz sorunun ciddi şekilde devam ettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
’’Türkiye’de tüberküloz hastalığının yıllık görülme sıklığı 100 bin kişide 27.9 iken, bu rakam İstanbul’da 2007 yılı için 100 binde 50.8 civarındadır.

İstanbul’da 2006 yılında dispanserlere yeni kaydedilen tüberkülozlu hasta sayısı 6 bin 590 idi. Bu sayı 2007 yılında 6 bin 392’e düşmüştür. Henüz resmi olmayan verilere göre 2008 yılında da bu rakam 6 bin 417 olarak görülmektedir.

Dünyada Durum
Dr. Ahmet Refik Erem, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2009 yılı raporuna göre, dünyada 2007 yılı içinde yaklaşık 9.7 milyon yeni hasta ortaya çıktığını ve 1.7 milyon civarında insanın tüberküloz hastalığından öldüğünü söyledi.

Erem, ’’Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri, tüberküloz basili ile enfekte. Bu kişilerin yaklaşık yüzde 10’u yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastalığına yakalanacaktır. Tüberküloz, özellikle HIV/AIDS’in yaygın olduğu ve yoksul bölgelerde sorun yaratmaktadır’’ dedi.

İlaca dirençli tüberküloz sorunun dünyada giderek arttığını ifade eden Erem, ’’Yaygın ilaç dirençli tüberküloz hastalarında tedavi neredeyse imkansız durumdadır. İstanbul’da eskiye göre bir düzelme varsa da dirençli tüberküloz ciddi bir sorun oluşturmaktadır’’ diye konuştu.

İzmir Sağlık Müdürlüğünden yapılan açıklamada ise, Türkiye’de 2003 yılında temel tüberküloz kontrol programı olarak Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi’nin (DGTS) benimsendiği, kentte 2008 yılında 944 hastadan yüzde 99,6’ sına Doğrudan Gözetimli Tedavi uygulandığı belirtildi.

Uzun Süreli ve Aksaksız Bir Tedavi Gerekiyor
Türkiye’de tüberküloz tedavisinde ’Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi’ (DGTS) uygulanıyor.

Hastalık uzun süreli ve aksaksız bir tedaviyi gerektiriyor. Bu yüzden hasta, tedavi süresince ilaçlarının her dozunu, belirlenen sağlık görevlisi veya uygun nitelikli görevli gözetiminde içiyor.

Tedavisi Ücretsiz
Doğrudan gözetimli tedavi (DGTS) ücretsizdir ve verem savaş dispanserleri, hastaneler ve aile sağlığı merkezlerinde uygulanıyor.

Sosyal güvencesi olan veya olmayan herkes, bu kuruluşlara başvurabilir.
TRT

Aile Haberleri