Türkiye dönüşü olmayan yolda

Prof. Dr. Mustafa Kamalak, askere sivil yargı yolunu açan 5918 sayılı kanunun Türkiye’yi dönüşü olmayan bir noktaya getirdiğini söyledi

Kemal Benek’in haberi:

 

Risale Haber-Prof. Dr. Mustafa Kamalak, askerler sivil yargı yolunu açan 5918 sayılı kanunun Türkiye’yi dönüşü olmayan bir noktaya getirdiğini söyledi.

 

Risale Haber’e konuşan Kamalak, CHP’nin kanunu iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürmesini eleştirdi. Kamalak, “Ahmet Altan yazısında CHP’nin siyasi bir partiden çok TSK’nın siyasetteki bir köstebeğidir diyor” dedi.

 

Darbeci askerlere sivil mahkemelerin yolunu açan 5918 sayılı kanunun Türkiye’yi dönüşü olmayan bir noktaya getirdiğine dikkat çeken Kamalak, “Türkiye insan hakları bakımından demokratik hukuk devleti açısından bu kanunla dönüşü olmayan bir noktaya gelmiştir” şeklinde konuştu.

 

CHP’nin başvurusuna karşılık kanunun iptal edilmesini beklemediğini hatırlatan Kamalak, bu konuda da endişesini şu şekilde dile getirdi: “Anayasa Mahkemesi ‘türban düzenlemesi’ diye bilinen kanunu iptal ettikten sonra şunu iptal eder şunu etmez biçiminde bir hüküm yürütemiyorum. Kanaatime göre Anayasa Mahkemesi Anayasa hükümlerini çiğneyerek o kanunu iptal etti. Esas bakımından inceleyemezdi. Şekil yönünden inceleyebilirdi. Bugüne gelirsek, CHP, kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü, mahkeme de diyelim ki iptal etti. Değişen bir şey olmaz. Eski hüküm geri dönmez.”

 

Kamalak, konula ilgili hazırladığı çalışmayı da Risale Haber okuyucuları için paylaştı.

 

Hukukçu gözüyle 5918 sayılı Kanun Hiçbir endişeye mahal yok

 

5918 SAYILI KANUN

I-) ÖN BİLGİLER :

5918 sayılı Kanun, "Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adını taşımaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 26.06.2009 günü kabul edilen Kanun, 09.07.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kanun, 5337 sayılı Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK'da) bazı değişiklikler yapmıştır.

Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklik ile Kabahatler Kanunu'nda yapılan değişikliği inceleme konumuzun dışında bırakıyoruz. Yani bu yazımızda sadece Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki değişiklikleri belirtmekle yetineceğiz.

 

II-) CMK'DA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER :

5918 sayılı Kanun ile CMK'da yapılan değişiklikler, hacim itibariyle çok küçük, fakat mahiyeti itibariyle çok büyüktür.

 

A) CMK'DA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER HACİM İTİBARİYLE ÇOK KÜÇÜKTÜR:

5918 sayılı Kanunla CMK'nın,

1) 3. maddesine 2. fıkra olarak;

"Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirâk halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet Savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır."

hükmü eklenmiş,

 

2) 250.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendi,

"Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama suçu"

şeklinde, maddenin 3.fıkrasının son cümlesinde geçen "hâli dahil" ibaresi "halinde" şeklinde değiştirilmiş,

 

3) 253.maddesinin 3.fıkrasına,

"Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz"

cümlesi eklenmiştir.

 

4) 5918 sayılı Kanun'un geçici 1.maddesine göre de "CMK'nın 3.ve 250.maddelerinde yapılan değişikliklerin devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanacağı" hüküm altına alınmıştır.

5918 sayılı Kanunla CMK'da yapılan değişikliklerin tamamı bu saydığımız değişikliklerden ibarettir.

 

B) DEĞİŞİKLİKLERİN MAHİYETİ HACİMLERİYLE MUKAYESE EDİLEMEYECEK KADAR ÖNEMLİDİR:

Şöyle ki :

 

1) CMK'nın 3.maddesine eklenen 2.fıkra ile, sivillerin barış zamanında işlemiş oldukları suçlar sebebiyle askeri mahkemelerde yargılanmaları yasaklanmıştır. Başka bir ifadeyle sivil kişilerin barış zamanında işlemiş oldukları suçlarla ilgili olarak soruşturma ve kovuşturulmaları bundan sonra "adli yargı" mensuplarınca yapılacaktır.

 

2) CMK'nın 250.maddesinin 3.fıkrasının son cümlesinde geçen "hâli dahil" ibaresinin "halinde"biçiminde değiştirilmesi ile askeri kişilerin askeri olmayan suçlarından dolayı, askeri mahkemelerde değil de, "sivil mahkemelerde" yani adli yargıda yargılanmaları hükme bağlanmıştır.

5918 sayılı Kanun'un ruhunu da işte bu değişiklik oluşturmaktadır.

 

III-) ELEŞTİRİLER YERSİZDİR :

Yapılan değişiklikle, yukarıda da temas edildiği gibi, askerler sadece askeri olmayan suçlarından dolayı adli yargıda yargılanacaklardır.

Bu suçların başlıcaları :

1) Örgütlü olarak işlenen uyuşturucu suçları,

2) Cunta oluşturma suçları,

3) Anayasal düzene karşı işlenen suçlar,

4) TBMM'ye karşı işlenen suçlar,

5) Hükümeti devirmeye yönelik suçlar.

Görüldüğü gibi bu suçların askerlikle bir ilgisi olmadığı gibi savunulacak  bir tarafı da yoktur.

5918 sayılı Kanunla yapılan değişiklikleri eleştirenler de, zaten bu değişikliklerin bizzat kendilerine değil de, Kanunun TBMM'deki görüşülme biçimine itiraz etmektedirler.

Çünkü "Kanun TBMM'ye gece yarısı getirilmiş. Bu yüzden muhalefet partileri değişikliğin mahiyetini anlayamamışlar. Anlayamadıkları için de Kanun'a kabul oyu vermişlerdir."

Bu eleştiriler, her şeyden önce, muhalif partiler için küçültücüdür. Çünkü "bu durumda muhalefet partilerine mensup milletvekilleri gece görüşülen kanun tasarı ve teklifleri hem anlamıyorlar, hem de anlamadıkları bir kanuna, körükörüne, kabul oyu veriyorlar" demektir.

Böyle bir durumun, ilgili muhalif partiler için, çok küçültücü olduğu açıktır.

Sonra eleştirilerin bir tutarlılığı da yoktur. Çünkü mevzuatımızda TBMM'nin gece kanun yapamayacağına ilişkin bir hüküm yoktur.

Nitekim, TBMM, gece sabahlara kadar çalışmak suretiyle birçok kanun çıkarmıştır. Kaldı ki eleştirenler de Kanun'da usulsüzlük olduğunu ileri süremiyorlar.

Aslında, 5918 sayılı Kanunu eleştirenleri, kanaatimce, iki grupta toplamak mümkündür.

1) AK Partiye muhalif olanlar  (Muhalifler),

2) Darbeden yana tavır koyanlar  (Darbeciler).

Her iki grubun ortak kanaatine göre de 5918 sayılı Kanun "bir öç alma

kanunu" bir "intikam kanunu"dur.

Bu eleştiriden de, kaçınılmaz olarak şöyle bir sonuç çıkmaktadır:

"Demek ki taraflardan biri, daha önce, diğer tarafa (yani kanunu çıkaran TBMM'ye karşı) intikam almayı gerektirecek kadar ağır bir davranış içinde bulunmuştur"

Acaba öyle mi?

 

IV-) GENELKURMAY BAŞKANININ ENDİŞELENMESİNE DE GEREK YOKTUR:

Bilindiği gibi Sayın Genelkurmay Başkanımız, 5918 sayılı Kanun'un;

1) Anayasa'ya aykırı olabileceği,

2) Askeri mahkemeler ile Adli Mahkemeler arasında yetki uyuşmazlıklarına yol açabileceği ve

3) Kışlaya siyasetin girmesine sebep olabileceği, biçiminde olmak üzere üç büyük endişesi vardır.

Kanaatimizce ortada endişe edecek bir durum yoktur.

Çünkü:

1) 5918 sayılı Kanun Anayasa'ya aykırı ise, Anayasa Mahkemesi, Kanunu iptal etmek suretiyle söz konusu endişeyi ortadan kaldırır.

2) Eğer 5918 sayılı Kanun askeri mahkemeler ile adli mahkemeler arasında bir yetki ihtilafına sebep olursa bu ihtilafı da Uyuşmazlık Mahkemesi giderir.

3) Kışlaya siyaset sokma endişesine gelince, emin olun ki 5918 sayılı Kanun'un böyle bir özelliği yoktur. Ama belki bu Kanun, askeri kışlasına sokabilir.

 

SONUÇ:

5918 sayılı Kanun Türkiye'yi insan hakları yönünden, demokratik hukuk devleti bakımından geri dönüşü olmayan bir noktaya getirmiştir.

Bundan sonra, siyaset meydanında, muhtemelen en çok duyacağımız sorular şu sorular olacaktır:

"Demokrasiden yana mısın, darbeden yana mı?"

"Milletten yana mısın, cuntadan yana mı?”

Özel Haberleri