Bercan Tutar
1980'lerdekini fersah fersah sollayan ikinci Arap akınıyla kuşatılmış durumda şu an İstanbul. Yoğunluk karşısında turizmciler "Neredeyse otellerin lobisine çadır kuracaklar. Bu, tam bir patlama. Kenti ziyaret eden Arap turistlerin sayısı şimdiden 2 milyonu bulmuştur" diyor
Dünya, Tunus ve Mısır'daki diktatörlükleri yıkan, ancak Libya, Bahreyn, Yemen ve Suriye'de bastırılan Arap Baharı'nın 'başka bir bahara' kaldığını tartışırken, İstanbul sıcak mı sıcak ikinci 'Arap Yazı'nı yaşıyor. Ve genel kanaat o ki, İstanbul İstanbul olalı kentte hiç bu kadar Arap olmamıştı. İstatistikler de şahitler de, her geçen gün artan kalabalığın, 80'lerin ortalarındaki ilk Arap akınlarından kat be kat fazla olduğu konusunda hemfikir. Şişli-Taksim hattı başta olmak üzere Boğaz'ın Avrupa yakasındaki Sarıyer, Adalar, Sultanahmet, Yeşilköy ve Bakırköy çevresi Arap istilasına uğramış durumda. Bunlara İranlıları da eklediniz mi, manzara daha da mahşerileşiyor. Döviz bürolarından lokantaların mönülerine, mağaza vitrinlerinden otel resepsiyonlarına kadar her yer Arapça ve Farsça çağrılarla dolu. Çoğu işletmede Arapça bilen eleman bulmak mümkün. Tamamen Arapların damak tadına seslenen lokantalar bile var. Marketçiler, El Hayat ve El Şarkul Evsat gibi Arapça gazeteleri, Türkçe ve İngilizce gazetelerin üstüne koyuyor. Taksim ve civarını merkez alarak, İstanbul'daki Arap Yazı'nı anlamak için, turistler başta olmak üzere esnaf, alışveriş merkezleri, oteller, seyahat acenteleri ve eğlence mekanlarının kapısını çaldık. İlk uğrağımız Harbiye'deki Well Tour oldu. Uzun yıllardır Ortadoğu'da faaliyet gösteren şirketin genel müdürü Mehmet Kemal Soyyiğit, Arap akınını tek cümle ile özetliyor: "Neredeyse otel lobisine çadır kuracaklar..." Soyyiğit, "İnanılmaz bir patlama var. Şimdiye kadar gelen turist sayısı 2 milyonu bulmuştur. Taksim, Talimhane, Şişli ve Elmadağ'daki esnaf ve halk ihya oldu," diyor.
SADECE TAKSİM'E YÖNLENDİRİLMELERİ YANLIŞ
Ardından, 80'lerdeki ilk Arap akınını anarak, bunun mimarının Turgut Özal ve onun liberal politikaları olduğunun altını çizerek devam ediyor: "İkinci patlamanın da en büyük aktörü bence Başbakan Erdoğan. Bölge ülkelerine yönelik vizelerin kaldırılması, kültürel tanıtım, ekonomik bütünleşme ve ticari reformlar elbette etkili. Ama bana göre bu patlamanın asıl nedeni Erdoğan'ın karizması, küresel politikalardaki alkışlanan tavrı." Bu yaz, Suriye'den daha çok rejimin baskısından kaçanların geldiğine dikkat çeken Soyyiğit, Arapların Taksim bölgesine yönlendirilmesini yanlış buluyor. Buradaki otellerin sezon sonuna kadar kapatıldığını, 80 dolarlık oda fiyatlarının 100-130 avroya fırlarken, Beylikdüzü ve Maslak'taki beş yıldızlı ve daha ucuz otellerin sinek avladığını hatırlatıyor. Deneyimli turizmciye göre, Arap turistler bilinçli sosyal politikalarla diğer bölgelere kaydırılmalı ve bu yolla ekonomik rant adilce bölüştürülmeli. 1980'lerdeki sosyal ve kültürel hataların da nüksetme riskine dikkat çeken Soyyiğit, şu uyarıda bulunuyor: "Araplar için Türkiye bir cennet. Evet, Araplar zor bir millet. Yol-yordam konusunda değişik alışkanlıklara sahipler. Lakaytlar, gürültücüler. Çok eleştirirler. Çevre temizliği konusunda fazla titiz değiller. Zor beğenirler. Ama beğendiler mi, parayı da esirgemezler. Onları küstürmemeli. Alışveriş merkezleri, Arap turistin cömertliğinden memnun. Kalabalık aileleriyle mağazalara hücum eden Arapların favori mekanı ise Mecidiyeköy'deki Cevahir Alışveriş Merkezi. Şu sıralar müşterilerinin beşte üçünün Arap ve İranlı olduğunu kaydeden Cevahir Pazarlama Müdürü Leyla Özdemir, başarılarını otel ve seyahat acenteleriyle uzun soluklu çalışmalarına, tanıtıma, Taksim'e yakın bir lokasyonda bulunmalarına, ürünlerinin Araplara vergiden muaf satılmasına bağlıyor. Cevahir'in popülaritesi, anekdotlara bile konu olmuş. Bir anekdota göre, Arap turistler The Marmara'nın Boğaz'a nazır odaları yerine Cevahir'i görenleri tercih ediyormuş. Marks & Spencer'dan sonra Cevahir'de en çok ziyaret edilen mağaza YKM. Mağazanın Arapça bilen reyon yöneticilerinden Mert Özgen ve Selçuk Aldemir, Arapların ilgisinden hoşnut: "En çok İranlı ve Suriyeli geliyor. Erkekler genellikle takım elbise alıyor. Kadınlar takı, makyaj ve iç giyime meraklı." Arapların alışveriş yaptıkları ikinci adres ise, Osmanbey Rumeli Caddesi'ndeki mağazalar. Birçok mağazanın vitrinini Arapça ve Farsça ilanlar süslüyor. Beyhan Mağazası Müdür Yardımcısı Turgay Işıtman'a göre, kadınların favorileri gösterişli tuvaletler ve abiye grubu ile uzun tunikler. Osmanbey'den sonraki durağımız, Taksim, Talimhane ve Elmadağ. Taksim ve Talimhane bölgesindeki otellerin barındırmada yetersiz kalması, Elmadağ'da, kendiliğinden kentsel bir dönüşüme yol açmış. Evlerin çoğu, Araplar için pansiyon ve apart otellere dönüştürülmüş. Apart daire hizmeti sunan yeni girişimcilerden Esra Uysal, Arap turistlerin temizliğin simgesi olan beyaz örtülere çok önem verdiğini söylüyor: "Renkli, çiçekli ve alacalı örtüleri sevmiyorlar." En önemli şikayetlerini sorduğumuzda ise bizi şaşırtan "Taksiciler," yanıtını alıyoruz. Kimileri çok eşli ve çok çocuklu olan Arap turistler, kalabalık oldukları için kendilerine kaba davranan taksicilere kızıyormuş.
BOĞAZ'DA TÜRK GECELERİ
Gelelim eğlenceye. Aileleriyle tatil yapan turistlerin favori eğlencesi, geceleri düzenlenen Boğaz turları. Kalabalık aileleriyle tatil yapmaktan hoşlanan Arap turist profilinin yanı sıra özellikle 18-35 yaş arası genç Arap jenerasyonunda; deniz, eğlence, macera ve alışveriş unsurlarının daha yoğun olduğu destinasyonlara ilgi gösteren bir kesim ortaya çıktı. Bu kesim genellikle kültürlü, eğitimli, yabancı dil bilen ve gelir düzeyi orta-üst seviyedeki kişilerden oluşuyor. Özellikle Antalya'yı ziyaret etmek Araplar arasında giderek bir trende dönüşüyor.
Sabah