Türkiye'de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı hizmet veren huzurevleri olduğu gibi diğer kamu kuruluşları ve özel statü ile faaliyet gösteren yaşlı bakım merkezleri de bulunuyor.
Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde hem resmi hem de özel olmak üzere yüzlerce huzurevi ve yaşlı bakımevi merkezi hizmet veriyor.
Bakanlık verilerine göre Türkiye’de 16 ilde hiç huzurevi ve yaşlı bakımevi merkezi bulunmuyor. Merkezlerin bulunmadığı o illerin yoğunlukta olduğu bölgenin başında ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi geliyor.
Huzurevi ve yaşlı bakımevlerinin bulunmadığı iller; Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Kırıkkale, Kilis, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak.
Bir süredir bu illerle ilgili sosyal medyada sıklıkla paylaşımlar yapılıyor. Bu kentlerde ikamet edenler, yaşlılarına iyi bakıldığı iddiasında. Ancak başkaca nedenleri olabilir.
Söz konusu illerde huzurevi ve yaşlı bakımevlerinin bulunmasının asıl nedeninin ayıplanma bir başka tabirle “mahalle baskısı” korkusunun da etkili olabileceği belirtiliyor.
Sosyologlar ise Güneydoğu’da yaşlıların huzurevlerine gönderilmemesini dayanışma ağların güçlü olması ve bölgenin toplumsal yapısına bağlıyor.
"Kürt nüfusu içerisinde aile, kültür, gelenek gibi yapılar güçlü"
Independent Türkçe’ye konuşan İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Ferhat Kentel, güçlü geleneksel aile yapılarının dayanışma ağlarından kaynaklandığı yorumunda bulundu.
Kentel, yaşlı bakım evine ihtiyaç duyulmaması ve buna bağlı olarak modern ulus devletin birtakım kurumlarının giremediği bölge olabildiği gibi, devlet tarafından bu tür konuların Güneydoğu’ya dönük eksik yatırımın da etkili olabileceğini söyledi.
Güneydoğu’da huzurevinin olmamasının söz konusu nedenlerden olabileceğini belirten Kentel, "Bu geleneksel yapıdaki çok çocuklu aileler kendilerini koruyor. Adını da koyalım Güneydoğu demeyelim, Kürt nüfusunun en yoğun olduğu yerler oralar. Yani Kürtlerin aralarındaki o kimliksel ve geleneksel dayanışma, belki aşiretler bile diyebiliriz, ne kadar kaldıysa artık" dedi.
Yapıların güçlü olması nedeniyle ailelerin yaşlılarını koruduğunu aktaran Kentel, benzeri yapılarda yaşlıların başka bir yere bırakma gibi durumun söz konusu olmadığını ifade etti.
Modernleşme ve sanayileşme gibi benzeri dinamiklerin daha az gerçekleşmesinin de etkisinin olduğunu belirten Kentel, “Bir taraftan sosyo-ekonomik nedenler diyebiliriz, bir taraftan da kültürel nedenler diyebiliriz. Kültürel nedenlerde aileler kendilerini daha çok koruyorlar yaşlılarını bakım evi gibi yerlere bırakmaya gerek duymuyorlar. Yani dayanışma ağları güçlü olduğu için bakımevleri gibi yerlere gerek kalmıyor” diye konuştu.
Kürt nüfusu içerisinde aile, kültür, gelenek gibi yapıların güçlü olduğuna vurgu yapan Kentel, bütün geleneksel yapılarda durumun benzer olduğunu sözlerine ekledi.
"Yaşlı baba ölünceye kadar ailede otoriterdir"
Sosyolog, yazar ve araştırmacı Müfid Yüksel Güneydoğu illerinde huzurevlerinin bulunmamasının yaşlılara verilen önemden kaynaklandığını söyledi.
Yaşlı bakımevlerinin olmamasını hem yatırım eksikliği hem de ihtiyacın hissedilmemesine bağlayan Yüksel, "Maalesef bazı şehirlerde yatırım yok. İkinci sebep de geniş aile, aşiret, köy, kabile, sülale geleneği, toplumsal yapı devam ettiği için o bölgelerde büyük oranda ihtiyaç hissedilmiyor. Yaşlılar evlerden atılmıyor. Yaşlı insanların çocukları anne babalarını huzur evine, çocuklarını da kreşe yollamıyor. Öyle bir gelenek öyle bir toplumsal yapı yok" ifadelerini kullandı.
Bölgeyi bilen biri olarak kimsenin yaşlı anne ve babasını huzurevlerine yollamadığını ifade eden Yüksel, şuuru yerinde olan yaşlı babanın ölünceye kadar ailenin otoriteri olduğunu kaydetti.
Büyük şehirlerde bireyselleşmenin çok olduğunu ve çekirdek ailelerin bile parçalanmaya doğru gittiğini aktaran Yüksel, devamında şunları söyledi:
Özellikle Amerika ve Batı ülkelerinde bu çok yaygın. Türkiye’nin birçok şehrinde çocuklar kreşe, anne ve babalar huzurevlerine yollanıyor ve buna doğru bir evrilme var. Bireyselleşmeden dolayı ister istemez büyük şehirlerde böyle durumlar oluşuyor. Çünkü aile hayatının yavaş yavaş geriye çekilmesi, geniş aile olayının sona ermesiyle çekirdek ailelerinin de zaman içinde parçalanmaya doğru gitmesi ve bireyselleşmesinin artmasından kaynaklı bir durum var.
Independent Türkçe