Baran Taş'ın Haberi
Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'nun hazırladığı "Türkiye'de Dindarlık - Uluslararası Bir Karşılaştırma" başlıklı araştırma raporu sonuçları açıklandı. Araştırmaya katılanların büyük kısmı devlet dairelerinde ve üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması gerektiğini düşünüyor. Yasağın sona ermesini isteyenler, yasağın devamını isteyenlerin 3 katını oluşturuyor. Araştırmada, laik kesimden insanların serbestçe yaşadığı düşüncesinin toplumda hakim olduğu, laik kesimdeki insanlara baskı yapıldığını düşünenlerin oranının ise sadece yüzde 9 olduğu bilgisi yer aldı.
Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'nun hazırladığı "Türkiye'de Dindarlık - Uluslararası Bir Karşılaştırma" başlıklı araştırma raporunun sonuçları düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı. Alan araştırması 2008 Kasım ayı ile 2009 Mart ayları arasında 53 ilde gerçekleştirildi. Bu illerde belirlenen bin 453 hanede bulunan 18 yaş üstü bireylere sorular soruldu. Soruların büyük kısmı Uluslararası Sosyal Araştırma Programı çerçevesinde gerçekleştirilen "Dindarlık" araştırması kapsamında yöneltildi.
Araştırmaya katılan vatandaşların yüzde 69'u devlet memuru kadınların başlarını örtmelerine izin verilmesi, yüzde 70'i ise üniversite öğrencisi kızlara isterlerse başlarını örtmelerine izin verilmesi gerektiğini düşünüyor.
Türkiye'de insanların Müslümanlığın gereği olan ibadetlerini serbestçe yerine getirip getiremediği sorusuna katılımcıların yüzde 78'i "Evet, getirebiliyorlar" yanıtını verirken, katılımcıların yüzde 19'u Müslümanların ibadetlerini yerine getiremediğini belirtmiş.
"Türkiye'de dindar insanlara baskı uygulanıyor mu?" sorusuna katılımcıların yüzde 71'i "Hayır" yanıtını verdi. Dindar insanlara baskı uygulandığını düşünenlerin oranı ise yüzde 24 olduğu görüldü.
Laik kesimden insanların hayatlarını serbestçe yaşayıp yaşamadığı ile ilgili soruya ise katılımcıların yüzde 86'sı, "Evet laik kesimdeki insanlar hayatlarını serbestçe yaşayabiliyor" yanıtını verdi. Aksini düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 10 olarak kaldı.
"Bugün Türkiye'de laik kesimden insanlara baskı yapılıyor mu?" sorusuna ise katılımcıların yüzde 87'i "Hayır" yanıtını verdi. "Evet baskı yapılıyor" diyenlerin oranı ise yüzde 9 olarak kaldı.
Laik kesimdeki insanların en çok maruz kaldığını belirttikleri baskı çeşidi "ibadet" olarak belirtilmiş. Örtünme baskısı uygulandığını düşünenlerin oranı ise yüzde 10.
Dindar insanlara ne gibi baskı uygulandığı ile ilgili soruyu yanıtlayanlar en çok başörtüsü sorununa dikkat çekti. Türkiye'de en çok, başörtüsü konusunda baskı yapıldığı ardından da ibadet özgürlüğünün geldiğini düşünülüyor.
Katılımcılara sorulan sorulardan bir diğeri ise, "Dini ilkelerinize, akidelerinize uymayan bir kanunun Meclis tarafından kabul edildiğini düşünelim. Bu durumda ne yaparsınız?" sorusuydu. Bu soruya katılımcıların yüzde 35'i, "Kesinlikle kendi dini ilkelerime uygun davranmaya devam ederim" derken, "Kesinlikle kanuna uyarım" diyenlerin oranı yüzde 13 olduğu görüldü.
ALLAH'A İNANÇ ÇOK YÜKSEK
Katılımcılara Allah inancı ve dindarlık ile ilgili sorular da yöneltildi. Katılımcıların yüzde 95'i, "Hiç şüphe duymadan Allah'a inandığını" belirtti. Katılımcıların yüzde 16'sı kendisini son derece dindar olarak görüyor. Yüzde 39'u "Oldukça dindarım" derken, yüzde 32'si "Biraz dindarım" yanıtını verdi. Kendisini "Hiç dindar değilim" diye görenlerin oranı ise yüzde 2.
"Kendinizi ne derece dindar bir kişi olarak görüyorsunuz?" sorusuna cevap verenlerin yüzde 47'si, "Bir dinin vecibelerini yerine getiririm ve kendimi dini değerlere bağlı biri olarak tanımlarım" diye yanıt verdi. Katılımcıların yüzde 4'ü ise "Ne bir dinin vecibelerini yerine getiririm ne de kutsal değerlere ilgi duyan birisi olarak kendimi tanımlarım." dedi.
Katılımcıların yüzde 60'ı "Sadece bir tek din gerçektir" düşüncesine hâkim, "Bir çok dinde temel doğrular mevcuttur" diyenlerin oranı yüzde 34.
Katılımcılara yöneltilen sorulardan biri camiye ne sıklıkla gittiklerine ilişkindi. Haftada birden fazla camiye gittiğini söyleyenlerin oranı yüzde 40'a yakın. Kadın katılımcıların yüzde 44'ü erkeklerin yüzde 32'si haftada birden fazla camiye gittiğini belirtti. Hemen hemen hiç camiye gitmediğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 14 civarında. Hiç camiye gitmediğini belirtenlerin yüzde 17'si kadın, yüzde 10'unu erkekler oluşturuyor.
Katılımcıların yüzde 66'sı ibadet etmek dışında bir cami cemaatinin ya da benzeri bir dini topluluğun yaptığı toplantılara hiç katılmadığını belirtti. Her hafta birkaç kez gidenlerin oranı ise yüzde 4. Her hafta bir kere gidenlerin oranı ise yine yüzde 4.
"Evinizde sizin için dini bir anlamı olan kutsal yerler veya dini büyüklerin resimleri, zemzem suyu, Kabe'den veya Kudüs'ten gelmiş değerli bir eşya bulunmakta mıdır?" sorusuna katılımcıların yüzde 56'sı "Hayır, yüzde 43'ü "Evet" yanıtını verdi.
Dini sebeplerle türbe, yatır, adak yeri, cami, kilise gibi kutsal yerleri ne sıklıkta ziyaret ettikleri ile ilgili bir soruya ise katılımcıların yüzde 36'sı, "Hiç etmem" derken, yüzde 20'si "Yılda birden az" yanıtını verdi.
Katılımcıların hangi nedenlerle dua ettikleri de araştırmada yer alan konulardan biriydi. Katılımcılar, en çok, "Allah'ın beni ya da ailemi olabilecek herhangi bir felaketten koruması için" dua ettiğini söyledi. Edilen duaların yüzde 97'sini felaketten koruması için yapıldığı ortaya çıkıyor. Yapılan duaların yüzde 83'ü ise "Allah'ın beni sevdiğim kişiye kavuşturması için". Yapılan duaların yüzde 77'si "Para, gelir gibi maddi talepler ve iyi bir eş için" edilmiş. Duaların yüzde 26'sı ise "Taraftarı olan bir takımın maçı kazanması için" yapılmış.
FALA ve BURÇLARA İNANMIYORLAR
Araştırmada nazar boncuğu, falcıya inanma, burçlara inanma gibi konular da soruldu. Katılımcıların yüzde 70'e yakını nazar boncuğunun bazen kötülüklerden koruduğu fikrini yanlış buluyor.
Bazı falcıların geleceği görüp olacakları bildiği iddialarına ise vatandaşların büyük kısmı inanmıyor. Katılımcıların yüzde 95'e yakını falcılara inanmadığını işaret etti. Yine katılımcıların yüzde 95'i üfürükçülere inanmadığını belirtti. "Bir insanın burcu veya doğduğu zamanki yıldızların konumu onun kaderini belirler" iddiasına da katılımcılar soğuk yaklaştı. Katılımcıların yüzde 85'ten fazlası burçların kaderi belirlediği inanmadığını dile getirdi.