Isparta'nın Aksu mevkiinde 20 bin tonluk toryum rezervi var. Bu rezerv, bugüne dek pek gündeme gelmemiş olmasına rağmen Türkiye için kritik bir önem arz ediyor. Bilim insanları, bu toryum rezervinin Türkiye'nin enerji ihtiyacını tam 100 yıl boyunca karşılayabileceğini ifade ediyorlar. Bu bağlamda dünya genelindeki rezervin yüzde 20'sinin Türkiye'de olduğunu da söylemek gerekiyor. Konuyla ilgili yapılan açıklamalarsa Türkiye'nin bu rezerv konusunda çok stratejik adımlar atması gerektiğini ortaya koyuyor.
Fizik üzerinde çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Metin Arık, Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Prof. Dr. M. Atıf Çetiner, Doç. Dr. Abdüllatif Çalışkan, Dr. Ümit Kaya gibi isimler, "Yeşil Nükleer Enerji" konulu bir çalışma gerçekleştirdiler. Toryum yakıtlı enerji sistemleri üzerinde yapılan bu çalışma, toryum elementinin aslında ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Toryum, Türkiye'de ilk kez 2002 yılında Prof. Dr. Engin Arık tarafından dile getirilen bir madendi. Prof. Arık'ı maalesef 2007 yılında gerçekleşen elim bir uçak kazasında kaybettik fakat bilim insanının meslektaşları, bu konudaki çalışmaları hiçbir zaman bırakmadılar. Bilim insanları, toryumun Türkiye'nin ve hatta gezegenimizin enerji ihtiyacını çözebileceğini, bunun da merhum Arık'ın rüyası olduğunu söylüyorlar.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TOBB ETÜ Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Türk Hızlandırıcı Kompleksi (TAC) olarak isimlendirilen, engellenmiş bir projeden bahsetti. Projenin gerçekleşmiş olması durumunda toryumun Türkiye'de irdeleneceğini söyleyen bilim insanı, Türkiye'nin çoktan bu alanda hem bölgesel hem de küresel çapta cazibe merkezi olmuş olacağını söylüyor. Ancak engellenen proje, bunun gerçekleşmesinin önüne geçmiş.
Üniversitedeki görevinin yanı sıra CERN, ATLAS, LHeC ve FCC gibi alanlarda da çalışmalar yürüten Prof. Sultansoy, toryum yakıtlı enerji sistemlerinin temelinde parçacık hızlandırma teknolojilerinin yattığını söylüyor. Bu teknolojilerin 21. yüzyılın stratejik teknolojileri arasında olduğunu söyleyen profesör, bugün tıp ve sanayinin pek çok alanında bu teknolojilerden faydalanıldığını ifade ediyor.
Prof. Dr. Sultansoy, birkaç yıldır Belçika, Çin ve Hindistan gibi çeşitli ülkelerin bu konuda ulusal programlar başlattığını, Türkiye'de de buna ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor. Ayrıca bilim insanı, Türkiye'nin bu alanda çeşitli uluslararası programlara dahil olması gerektiğini ifade ediyor. Yürütülecek çalışmalara ilişkin de açıklama yapan profesör, toryumu işlemek için kullanılacak nükleer santrallerin geleneksel santrallerden çok farklı olduğunu, Çernobil'deki gibi kazaların yaşanma ihtimalinin olmadığını söylüyor. Ayrıca bu elementin kullanılması durumunda ortaya çıkan nükleer atık miktarının minimal düzeyde olacağını belirtiyor.
webtekno