Fahreddin Dede'nin röportajı
Gündemimizin hep başkaları tarafından belirlendiği, insanımızın dayatılan gündemlerle meşgul edildiği bir dönemde, Namaz Gönüllüleri Platformu, içinde bulunduğumuz “Üç Aylar”ı gündeme taşıyor. Platform sözcüsü Abdullah Yıldız’ın “Yoğunlaşmış İbadet Mevsimi” dediği Üç Aylar’ın ilki olan Recep ayı 3 Haziran Cuma günü başladı. Abdullah Yıldız ile içinde bulunduğumuz Üç Aylar üzerine konuştuk.
- Hocam, “Üç Aylar”ı gündeme getirmenizin özel bir anlamı var mı?
- Elbette var. Bakınız; Müslümanların değişmeyen gündemleri vardır. Savaşta ve barışta, hastalıkta ve sağlıkta, sıkıntıda ve bollukta değişmeyen gündemimiz, Rabbimizin biz müminler için belirlediği “vakitli” ibadetlerdir. İslâm Dini, başta namaz olmak üzere “vakitli” ibadetler nizamı ile insan hayatının her ânını kuşatır ve anlamlı kılar. Namaz beş vakit kılınır, oruç Ramazan ayında tutulur, hacc belli mevsimde yapılır, kurban belli günlerde kesilir... Hâsılı, Müslümanın her vakti programlanmıştır.
“İHMÂL VE İMHÂL ZAAFLARIMIZ VAR”
Doğrusu, ihmâl yani savsaklama ve imhâl yani erteleme, insanî zaafların en yamanıdır! Bakınız; vakit su gibi akıp gidiyor. Allah’ın her birimiz için takdir buyurduğu ömür hazinesi her gün bir bir azalıyor. Yolun sonuna ne kadar yakın olduğumuz belli değil; kaç yıl, kaç ay, kaç hafta, kaç gün, saat, dakika, saniye... Hesap Günü için azık hazırlama fırsatı, her geçen gün elimizden kaçıp gidiyor...
Her gün kırk defa okuduğumuz Fatiha’da geçen Din/Hesap Günü’nde, “Keşke şu hayatım için önceden bir şeyler yapıp göndermiş olsaydım.” (Fecr 89/24) dememek için şimdi azık hazırlama zamanı. O Din/Hesap Günü’nde; şu kısacık ömrü neler uğruna tükettiğimizin, zamanımızı nasıl hoyratça harcadığımızın, imkân ve enerjimizi neler için seferber ettiğimizin, gündemimizi kimlerin ve nelerin işgal etmesine izin verdiğimizin hesabını tek tek vereceğimizi unutmamalıyız.
- Nimetlerden bahsediliyor değil mi?
- İşte “Üç Aylar”, vaktin değerini en iyi şekilde idrak edeceğimiz bir zaman dilimi: Yoğunlaşmış ibadet mevsimi! Recep, Şaban ve içinde ‘bin aydan daha hayırlı’ Kadir Gecesi’nin bulunduğu Ramazan ayı! Biliyoruz ki, Peygamberimiz (sas), diğer aylardan daha çok Recep ayına, Recep’ten daha çok Şaban ayına, ondan daha çok da Ramazan ayına önem verir, yoğun bir ibadet ve âhiret havasına girerdi.
- Hocam, şimdilerde Receb ayına girdik. Recep ayının önemi nereden geliyor.
- Receb ayı, hürmet edilmesi gereken dört kıymetli aydan biridir. Tevbe sûresinin 36. âyetinde “Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram (hürmetli) olan aylardır” buyrulur. “Haram aylar” ise; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb’dir. Bu ayda ibadeti çoğaltmanın, hayır işlemenin ve oruç tutmanın faziletine dair çeşitli rivayetler vardır.
“EFENDİMİZ’İN DUASINA ORTAK OLALIM”
Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde rivayet ettiği üzere, Peygamberimiz (sas) “Allah’ım, Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına eriştir” diye dua ederdi.
Yine Peygamberimiz’in; “Recep ayı Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır” buyurduğu rivayet edilir.
- Mirac Gecesi bu ayın sonuna tekabül ediyor. Mirac’ı nasıl değerlendirmeliyiz?
- Bilindiği gibi, Peygamberimiz (sas)’in İsrâ ve Mîrâc mûcizesi Recep ayının 27. gecesinde, Hicret’ten 17 ay önce gerçekleşmiştir. İsra suresinin 1. âyetinde; “Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya bir kısım ayetlerimizi gösterelim diye götüren o Allah’ın şanı yücedir...” buyrulur. İsra, gece yolculuğu/yürüyüşü; Mirac ise, yükseğe çıkmak demektir. İsra mucizesi bu âyetle ve Necm/1-18. âyetlerle sâbit iken, Mirac olayı Kur’ân’da anılmaz, ama hadislerde ayrıntılı biçimde anlatılır. Rasûlüllah (s.) bir gece Kâbe’nin ‘Hatîm’ denilen kısmında iken Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya Burak üzerinde getirilmiş, oradan semâya yükseltilip Sidretü’l-Müntehâ’ya ulaşmıştır. Cenab-ı Hakk, kulu ve Rasûlü Muhammed’e (s.) nice âlemler göstermiş; vahyedeceğini vâsıtasız vahyetmiştir. Beş vakit namaz da işte burada emredilmiştir. Kısaca; beş vakit namazla özdeşleşen bu geceyi, huşû dolu namazlarla geçirmek ve namazı bir ömür boyu dosdoğru kılmak için bir vesile olarak değerlendirmek ve “Namaz müminin mîracıdır” hadisi uyarınca her namazı bir “mîrac” yani Rab Teâlâ ile sohbet kılmak gerekir.
- Hocam, “Üç Aylar”ın ikincisi olan Şaban ayı ve Berat Gecesi hakkında da bilgi verir misiniz?
- Şaban ayının ‘kendisine ait’ olduğunu belirten Hz. Peygamber (s.), bu ayda ibadete özel bir önem vermiş, Recep ayından daha fazla oruç tutmaya, sadaka vermeye gayret etmiştir. Hz. Aişe annemiz, Rasûlüllah (s.) hakkında, “Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim” der.
“ŞABAN’IN GECESİ NAMAZ, GÜNDÜZÜ ORUÇ OLSUN”
Şaban’ın 15. gecesi ise Berât Gecesi’dir. “Berât” kelimesinin aslı Arapça “berâet” olup, günah ve kötülüklerden arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nail olmak, erişmek demektir.
Bazı müfessirler, “Apaçık kitaba yemin olsun ki, biz Kur’ân’ı mübarek bir gecede indirdik.” (Duhân 44/2-5) âyetindeki “mübarek gece”nin Berat, çoğu müfessir ise Kadir Gecesi olduğu görüşündedir. İlk müfessirlerden İkrime ve bir grup alim, Kur’ân Levh-i Mahfuz’dan topluca dünya semasına bu gece indirildi; Kadir Gecesi de Cebrail vasıtasıyla Peygamberimiz’e parça parça indirilmeye başladı, der. Peygamberimiz, “Şaban ayının yarısı gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin” der.
Tövbe, dönüm noktasıdır!
- Peki hocam, bir gecede günahlardan kurtulup, ertesi gün aynı kirli hayata devam edilirse...
- Elbette, bir geceyi ibadetle geçirip sonra eski hayata geri dönmenin hiçbir anlamı yoktur. Ancak bu geceler tevbe, istiğfar ve af dilemek için bulunmaz fırsatlardır: Bu geceler ve günler her türlü günah, hata ve isyandan vazgeçip yepyeni bir başlangıç yapmak isteyenler için bir dönüm noktasıdır. Bu yüzden Rasûlüllah (sas) bu kutlu zamanlarda şu duaları yapmayı tavsiye buyurur:
“Allahım, sen çok affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet.” (Hadisi Tirmizi aktarır.)
Ve yine Peygamberimiz (s.) bu bereketli zamanları adeta dakika dakika değerlendirmeyi özendirir. Bir Şaban ayının son gününde ashabına, “Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı. Onda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir” şeklinde hitap eder.
Ramazan’a saatler kala, o mübarek ayı müjdeleyen Peygamberimiz (sas), bin aydan yani uzunca bir insan ömründen hayırlı Kadir Gecesi’ne dikkat çeker; hangi gecesi olduğu kesin belirtilmeyip her gecesi Kadir olması muhtemel bu ayın her gün ve gecesini Allah’ın razı olacağı amellerle geçirmeyi, hiçbir ânını gafletle geçirmemeyi hatırlatır. Ve bir farza yetmiş farz; “bir gece”ye “bin ay”dan daha hayırlısı!
“ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANI”
- Yani ‘şimdi değişim zamanı’ diyebilir miyiz?
-Evet! Aynen öyle! Değişim için bu aylardan, bugün ve gecelerden daha iyi bir zaman bulunamaz! Allah’ın lûtf u keremi ile “bir”in “bin”lere, “milyon”lara katlandığı bir zaman dilimi ile karşı karşıyayız. Rasûlüllah’ın (s.) uygulamasına bakarak, Üç Aylar’ı şöyle özetleyebiliriz: Recep ve Şaban ayları Ramazan ayına, Ramazan ayı Kadir Gecesi’ne, Kadir Gecesi de Kur’ân’a erişmeye, yani ömrümüze anlam katan hayat kitabımızla buluşmaya bir vesiledir, bir hazırlıktır.
Akit