Ben bugünden duyurmak istiyorum pazar günü girecek manevi mevsimi. İki gün önceden haberdar olursak ruhen ve kalben bir hazırlık içine gireriz diye düşündüm.
Manevi mevsim derken, Ramazan ve hac mevsiminden söz etmiyorum. Üç aylar olarak bildiğimiz bu bereketli mevsimin ilk ayı Recep ayıyla buluşuyoruz bu pazar.
Ne anlamı mı var? Peygamberimiz bu aya "Allah'ın ayı" diyor. Allah'ın ayı, günü olmaz, ama Allah'ın rahmetinin coştuğu, mağfiretinin bayraklaştığı bir zaman dilimi neden olmasın?
Böyle aylara, günlere ve gecelere o kadar özlem duyuyoruz ki, neredeyse iple çekiyoruz, gelsin de buluşalım, rahmete dalalım diye...
Çünkü sevgiye ihtiyacımız var, barış ve kardeşlik açlığım var, huzura ve feyze susamışız, aşka ve şevke özlem duyuyoruz. Şöyle sırf "Allah rızası için" günler, geceler yaşamayı özlemişiz.
Çünkü bu ay ve peşinden gelen Şaban ve Ramazan ayları, âhiret ticaretinin kutsal bir pazarı, Ramazan Bayramı'na kadar açık olan iç içe bir ibadet ve dua fuarıdır.
Bu aylarda beka/sonsuzluk yurduna yatırım yapılır. O tarafta aç bîilaç kalmamak için şimdiden hazırlıklara başlanır. Yolculuk çok uzun olduğu için, orada ihtiyaç duyacağımız şeyler buradan gönderilir.
***
Kur'ân'ın ifadesiyle, "Herkes yarın için ne yaptığına baksın." (Haşr, 59:18) Çünkü buranın maddeyle sınırlı kârı, kazancı, geliri ve serveti orada geçer akçe değil. Dünya ölçeğindeki düşünceler, çalışmalar ve faaliyetler öteler için bir anlam taşımıyor.
Bir şartla geçerli ve anlamlı. O da iyi bir niyetle, Hak rızası düşüncesiyle mahiyet değiştiriyor. Böylece geçici, fani ve zamanla sınırlı bir halden, kalıcı, baki ve sonsuz bir şekle bürünüyor.
Nasıl mı? Allah'ı tanıma, tanıtma, sevme, sevdirme ve kul olma bilinci içinde yapılan her iş ve atılan her adım bir ibadet ve sevap hanesine kaydediliyor.
Artık o işler, dünyanın günlük karmaşası içinde kaybolup gitmiyor, "yarın" için bir yatırıma dönüşüyor.
Zaten hiçbir şey elimizde durmuyor, çıkıp gidiyor. Tutsak tutamıyoruz, durdursak durduramıyoruz. Ömür sel gibi akıyor, hayat bulut gibi geçiyor, zaman eskiyor, maziye dönüşüyor. Bütün bu geçici nimetler ne kadar ebedileştirilir, kalıcı hale getirilirse, gerçek anlamda elde avuçta o kalıyor.
***
Bunun için bu ayların ve günlerin her biri birer fırsatlar ve imkânlar dizisidir. Başka aylarda ve günlerde yapılan her iyilik ve ibadetin sevabı on kat ise, Recep ayında yüzleri buluyor, Şaban ayında üç yüze çıkıyor, Ramazan girince binleri aşıyor. Çünkü amel defterinin dolu dolu olması, sevap hazinesinin bereketlenmesi gerekiyor.
"Daha genciz, zaman var, bir gün gelir onları da yaparız" demeye fırsat kalmadan bir de bakmışız ki, bir başka âlemin sâkini, kabir ötesinin adamı olmuşuz.
Bugünlerde ibadet ve sevaplı amellerle Allah'a yaklaşma ve kendimizi Allah'a sevdirme imkânı vardır, manevi olarak temizlenme ve arınma fırsatları önümüze açılmıştır.
Her gün elimiz bedenimiz, üstümüz başımız, çevremiz etrafımız kirleniyor ve sık sık temizliyorsak, manevi âlemimiz daha çok kirleniyor, daha çok kararıyor ve daha çok bunalıyor.
Bunun için temiz bir gönül, arı duru bir kalp, saf ve berrak bir yürekle Yüce Allah'a kendimizi arz etmeliyiz ki, dünyamız da, âhiretimiz de aydınlık ve nurlu olsun.
Bu niyet, bu beklenti ve şuurla perşembe gecesi ereceğimiz Regaip Gecesi'ni daha hazırlı karşılarız.
Bugün