Bediüzzaman anlaşıldı, Risaleler toplum nazarında kabul gördü mü? Başta onun takipçileri bunda başarılı oldu da topluma iyi bir ayna oldular mı?
Her iki soru için rahat bir evet demek zor; o zorluktan zor günler geçiriyoruz; yazılanlarla yaşanan arasında makas genişliyor. Zamanın rüzgârlarında ideali devam ettirmek, ümidi sürdürebilir kılmak, aynayı hep parlak tutmak kolay değil elbet; ne ki bahane üretmek kolaycılığına düşmek de bir başka açmaz!
Çıkış yolları dışarda ve uzakta değil aksine içerde ve derinde. Said Nursi'nin hakikat seyri ipin ucunu değil kendisini ele veriyor;
Hürriyet adalet şefkat...
Hayatı boyunca kimseye boyun eğmemiş, zihni ve fikri hürriyetini korumuş; büyük sorular sormuş cevap peşinde koşmuş, dünya arkasından koşsa da o dönüp bakmamış.
Kul olma izzeti böyle bir şey olsa gerek!
Sorularının cevabını iki kitapta aramış; Kur'an ve kainat. Önce kendinde test etmiş yazdığı reçeteyi neticeyi iyi görünce topluma Risale diye sunmuş, yarenleri yürümeye başlamış yanında.
Adalet, mahz-ı adalet neslen ve meşreben şiarı olmuş. Kişileri, fikirleri bu terazi ile tartmış; güzel örneklerinden biri Dördüncü Lem'a.
Toptancı ret veya toptancı kabul adaletsizliğine düşmemiş; bir masum varsa o gemi batırılmaz demiş.
Dördüncü Lem’a ‘da “Şia” meselesine adalet ve şefkatle yaklaşmış çözüm sunmuşsa; meşru meşrutiyeti Münazarat’la doğu insanına aynı ölçülerle sunmuş. Asır ümmetine Emevi Hutbesiyle seslenmiş; hürriyet zemininde adalet ve şefkatle meselelere köklü çözümler sunmuş.
Bu bağlamda Risale-i Nur'lar kök kelime ve kavramlarla yeniden okunmayı bekliyor.
Said Nursi bana ne söyledi, Risaleler ne öğrettiğini bilebilmek için onun zihin zemininde yürümek, kalp tuluatına yaklaşmak, ruh sergüzeştini bilmekle olmalı.
Celalıyla çağlayan bir okyanusu ihata etmek güç; ancak o okyanustan kabına doldurmak güç değil. Üçlü sac ayağını idrak etmek, onun rehberliğinde Kur’an ve Sünnete erişmek; hayatı o hakikatle muhkem kılmak...
Kul olma izzetiyle yaşama azizliğine eriştirir.
Bu bağlamda Risaleler okunmaya, Bediüzzaman takip edilmeye değer biri; müdakkikane, muhakkinane okuyuş ve duruşu kaybetmeden; hürriyet, adalet, şefkati zedelemeden.
Bahar müjdecilerinin ruhları şad olsun.