Bediüzzaman'ın büyük hizmet hayatını Barla sürgünüyle başlatmak hatadır.
Bediüzzaman'ın, öncesindeki Van hayatı bütün hizmetinin hem başlangıcı, hem de özetidir. Diğer bir deyişle, hem mebdei hem de muntehası Van'dır denebilir.
Bu bağlamda, gelecekte Medresetuzzehra projesiyle neticesi görülecek büyük hayali, bütün yönleriyle Van'da ve Van hayatında bulunabilir.
Horhor medresesinin kuruluş ve eğitim felsefesi incelenerek, ardından büyük ve çok boyutlu Medresetuzzehra fikrinin temellerini oluşturan ve bir nümune olarak kısa süreli bir uygulamasını da gösteren Edremit'te temeli atılan yapı örnek alınarak, Van projesi, dünya sathına yayılmak suretiyle genişletilebilecektir.
Hizmetinin başlangıç ateşi olan iki müthiş rûyayı, iki büyük ders-i Nebeviyi, ehli küfrün dehşetli planları ardından edilen büyük yemini yaşayan Van ve Bitlis; Bediüzzaman'ın ilk telif hizmetini de yaptığı topraklardır.
Bediüzzaman'ın ilk dönem eserleri okunmadan Risale-i Nur'daki zengin içeriğe açılmak imkanı yoktur. Bir büyük dehâyı, zeka ile hıfsın ifrat derecedeki bu karışımını (yani Bediuzzaman manasını) tam görmeden, ortaya çıkan eserleri layık olduğu yere koymak gerçekçi olmayacaktır.
Allah, çalışmadan, gayretsiz ilim vermeyeceğinden Van'daki ilim çılgını, her bulduğu kitabı anında fotoğraf olarak alıp ve bir evrad ciddiyetinde, belli dönemlerde tekrar etmek suretiyle aklına kazıyan dehşet bir hafızayı, her şeyi herşeyle müthiş bir intikalle buluşturan harika zekayı keşfetmeden, Barla ve sonrası da anlaşılamayacaktır.
Örneğin, Üstad'ın Cebirde Harizmi ve sonrasıyla kurduğu ilişkiyi, Batı felsefesinin kadim ve güncel temsilcileriyle Vali Tahir Paşa vasıtasıyla muhaverelerini, kelamda Gazali ile (ve vasıtasıyla İmam-ı Ali ile), siyasette Afgani ile, tasavvufta Şah Geylanî, Imam-ı Rabbani ile kurduğu bağlantıları görebileceğimiz yer Van hayatıdır.
Şiir ve edebiyatı günlük hayatında, eğitimde kullanacak kadar özümsediğini, bir mühendis kafası ve kıvraklığıyla çokluklarla kurduğu pratik ilişkiyi, Matematiğin en etkileyici alanı olan ihtimalat üzerindeki ilginç yaklaşımlarını ve hatta ilgili risalelerini, mantığın, soyut mantığın ince damarlarına kadar takip ettiği hayret verici gidip gelmelerini, inkar edilmez bir yükseklikteki işlem ve intikal gücünü pervasızca gösterdiği Van hayatındaki Molla Saidi bir çekirdek olarak görmek ve incelemek elbette bir gerekliliktir.
Sonrasında, Anadolu'yu bir nevi Van olarak düşünüp neredeyse her bölgesinde dolaş(tırıl)an ve buralara ilim tohumlarını saçan büyük Üstad, yurtdışını da mektupları ve gönderdiği talebeleri vasıtasıyla tenvir ederek, Kader-i İlahinin bir acib ve acı sevkiyle, elleri bağlı olarak uzaklaştırıldığı Van' ı dünya ölçeğinde çoğaltmıştır. ( Belki de, Van'ın Akdamar adasında yetiştirmeyi hayal ettiği talebelerini bu şekilde ortaya çıkarabilmiştir.)
Gelecek de.. mesela Bitlis'in ikizi olarak Tiflis'te, sonra Rumeli bostanında yeni talebeler olarak neticesini verecektir.
Üsküp'te ölü doğmuş darülfununu Van'daki Medresetuzzehra'nın kardeşi olarak yeniden ihya etmek mümkün olacaktır.
Selanik'te, Varşova'da, Viyana'da, Sofya'da, Petersburg'da, hatta Volga'nın aktığı herhangi bir yerde.. Hindistan'da, Afganistan'da, Kafkasya'da, dine taraftar Amerika'da, medeniyette ve ahlakta örnek olan Japonya'da, bahtiyar Alman milletinde, Kore, İngiltere, İsveç, Norveç gibi memleketlerde medrese namıyla ve ataları sayılabilecek Nizamiye ve Kurtuba medreseleri ve tekil kalmış ağabeyi olarak Ezher manasında, her bir kıta başında bilim ile dini, medeniyet ile fazileti birleştirerek ortaya müthiş bir füzyon ile küfr-ü mutlakı darmadağın edecek; bir şua gibi yarayı atıp insanlığın şifasına medar olacaktır.
Gelecek o kadar değişecek ve değiştirecektir ki, bu değişim içinde en büyük ses İslamın sesi olarak duyulacaktır; insanlık yüzyıllar süren bir kakafoniden kurtulacaktır.
Kıyamet öncesi son bir muhteşem resmi geçidi Rabb-i Azim'e insanlık namına sunacaktır.
Risale-i Nur külliyatının Barla'da telife başlamasıyla birlikte Anadolu'da yenilenen hizmetin ilk döneminin fedakar naşirleri ve hizmetkarları ardından gelen sorunlu ikinci neslin aradan çekilmesiyle Bediüzzaman manası dünya ölçeğinde bir neşirle birlikte, şerh, izah gibi bir çok vazifelerle Medresetüzzehra manasını deruhte edecek üçüncü neslini (ya da buna meşhur sarıklı gençleri de diyebilirsiniz) tekrar Van'da sahneye çıkaracaktır diye ümitvâr olmak gerekecektir...