İbrahim Mert’in haberi:
RİSALEHABER-Risale-i Nur Külliyat’ından Lem’alar adlı eseri sadeleştiren Ufuk Yayınları neden bu işe giriştiklerine dair Risale Haber’e bir açıklama gönderdi.
Sadeleştirme çalışmasının kamuoyuna yansımasından sonra Bediüzzaman Said Nursi’nin talebeleri bir açıklama yaparak bunu tasvip etmediklerini belirtmişlerdi. Oluşan tepkiyle ilgili görüşlerini almak istediğimiz yayınevi yetkilileri yazılı bir açıklama yapacaklarını ifade etmişlerdi.
İşte Ufuk Yayınları’nın “Bir tavzih” başlıklı açıklaması:
Risale-i Nurları yeni insanlarla tanıştırabilmek için günümüz Türkçesiyle basmaya başlamamızı müteakip birçok tepki aldık. Hemen ifade etmek isteriz ki bunlar arasında yekunu teşkil edenler, kendilerine hitap eden bir dille Risaleleri hazırladığımız için teşekkür edenlerdi.
BU İŞİ NİÇİN YAPTIK?
Tabii olarak tenkitler de aldık. İşin doğrusu bu, daha baştan tahmin ettiğimiz ve kabullenerek işe başladığımız bir husustu. Meselenin farklı yerlere çekilmemesi, su-i zan, gıybet ve dedikodulara fırsat verilmemesi ve geleceğe yeni bir problem olarak taşınmaması için bu işi niçin yaptığımızı kamuoyuyla paylaşmak istedik; şöyle ki:
Öncelikle bu gayretimiz, Risale-i Nurlara olan muhabbetimizin bir sonucudur. Onu başkalarının da mahbubu haline getirebilmek için bazı insanların ileri süregeldikleri “anlamıyoruz” şeklindeki bir mazereti ortadan kaldırmak istedik. Herkes gibi biz de istiyoruz ki Risale-i Nurları herkes okumalı ve istifade etmelidir. Halbuki bugünün şartlarında bu istifade, toplumun belli kesimleriyle sınırlı kalmaktadır. Yeni yetişen ve çoğunlukla internet ve televizyondan beslenen bir nesil var. Aynı zamanda ülkemizde, İslami literatürle yolu hiç kesişmemiş büyük kitleler söz konusu. Yurt dışında doğup büyüyen insanların sayısı müstağni kalınamayacak kadar çok. Aynı zamanda Türkçe’yi öğrenen insan sayısı her geçen gün artış göstermekte. Açıkçası bugüne kadar bizim Risale-i Nurları ulaştıramadığımız ve bu gidişle de ulaştıramayacağımız büyük bir kitle var. İşte bizim yapmaya çalıştığımız, onu bugüne kadar keşfedemeyenlerin de istifadesi için onların da anlayabilecekleri bir metin haline getirmekten ibarettir.
RİSALELERİN ANLAŞILMASINI KOLAYLAŞTIRABİLMEK İÇİN SEVİYELİ BİR TEŞEBBÜS
Bunu yaparken bizi cesaretlendiren en temel konu, Risalelerin başka dillere de tercüme ediliyor olmasıdır. Şayet bir anlam kayması söz konusuyla bunun, onu kendi içinde ve anlam bütünlüğüyle yeniden şekillendirmekle değil, farklı dillere çevirirken gerçekleşeceği açıktır. Halbuki Risalelerin farklı dillere çevrilip basılmasına bugüne kadar karşı çıkan olmamış, bilakis bütün kesimler tarafından bu gayretler takdirle karşılanmıştır. Burada dikkat çeken bir ayrıntı da, farklı dillere çevrilirken orijinal metnin aslından söz edilmeyişidir. Öyleyse, aynı muhtevayı aksettirmek şartıyla farklı dillere çevrilebilen bir metnin, kendi içinde de farklı versiyonlarının üretilmesi kadar tabii bir durum söz konusu olamaz.
Bizi cesaretlendiren bir diğer konu, öteden beri Kur’an-ı Kerim’in tercümelerinin yapılıyor olması ve bu tercümelerin, orijinal metin olmadan da basılabiliyor olmasıdır. Kur’an’ın ne tercümesi ne de orijinal metinsiz haliyle basılmasına herhangi bir tepki gösterilmediği yerde Risalelerin de anlaşılır bir dille yeniden ifade edilmesi elbette makul karşılanabilir. Kaldı ki Risaleleri biz, ıstılahlarını yok edecek ve anlam kaymalarına sebebiyet verecek şekilde bir sadeleştirmeye tabi tutmadık. Yapmaya çalıştığımız işin, Risalelerin anlaşılmasını kolaylaştırabilmek için seviyeli bir teşebbüs olduğu kanaatindeyiz.
ASLA RİSALE-İ NURLARIN ALTERNATİFİ DEĞİLDİR
Yaptığımız bu çalışma, asla Risale-i Nurların alternatifi değildir; ülkemizde Risalelerin asıllarını basan, hatta sadece bu işi yapan onlarca yayınevi söz konusudur. Hedefimiz, bu metinlerin asıl metinlere basamak teşkil etmesidir.
Bu çalışmanın mutlak hayır olduğu iddiasında da değiliz; sadece hayr-ı kesir görünümlü bir adım attığımız kanaatindeyiz. Bazen “hak”kın “ehak”tan daha “hak”; “hasen”in de “ahsen”den daha “ahsen” olabileceği düsturuyla hareket ettiğimizi, alevleri kitleleri sarmış müthiş yangının içinden daha fazla canı kurtarabilmek için onlara da bir merdiven dayadığımızı düşünüyoruz. İnsanlığın geleceği için ömrünü sürgün, hapishane ve zindanlarda geçiren Üstad’ın, “dil”e takılıp da onu okuyamayanlara da diyeceği çok şey olduğu kanaatindeyiz.
Bugün gösterilen bazı tepkileri birer endişe olarak yaşadığımız için olabildiğince hassas davranmaya çalıştığımızı; bunun için de aslına ve onda yer alan hakikatlere sadık kalabilmek için Risale-i Nurları çok iyi bildiğine inanıp itimat ettiğimiz kimselerin tashihlerine arz etmek suretiyle onlara ciddi tashihler yaptırdığımızı da paylaşmak isteriz.
ORİJİNALİNİ HİÇBİR ŞEYE DEĞİŞMEYECEĞİZ
Risaleleri orijinal haliyle okuyan ve anlayan insanların, bu eserleri almasını ne bekliyor ne de istiyoruz. Şahsen biz de onu, asıl metinlerden okumaya devam edeceğimizi ve kendimiz basmış olsak da Risaleleri “Risale” olarak bileceğimizi, orijinalini hiçbir şeye değişmeyeceğimizi beyan ederiz.
Yapılan işe tepki gösteren bazı büyüklerimize saygımız sonsuz; bu tepkilerinin, Risaleler ve onun müellifine duydukları muhabbetten kaynaklandığının da farkındayız. Ancak yapılan bu çalışmanın hedefine ulaşıp ulaşmadığını görebilmek için bir miktar teenni ve müsamaha beklediğimizi de ifade etmek isteriz. Ne de olsa zaman, en büyük müfessirdir.