Uganda: 'Bize daha çok Risale-i Nur gönderin'

Uganda'dan gelen hizmet mektubu...

Uganda'dan gelen hizmet mektubu...

Bismillahirrahmanirrahim

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve bereketuhu

Cenab-ı Hakkın izni ile Uganda’ya hizmet tohumları atmak, dershaneye yer bakmak  için yola çıktık. Kenya’dan gece 20:00′de Uganda’ya başkent Kampala’ya doğru yola çıktık. 13-14 saatlik bir yolculuktan sonra Kampala’ya vardık. Elimizde daha önce Türkiye’den ağabeylerin verdiği iki adres vardı. Nereye gideceğiz ne yapacağız hiç bilmiyoruz, sadece internetten bulduğumuz İslami merkezler ve kütüphaneler vardı.

Kampala’ya indiğimizde öğlen vakti idi. Numaralarını aldığımız zatlardan birine ulaşamadık, diğer kişinin ise uzak bir yerdeki bir üniversitede öğretim görevlisi olduğunu öğrendik. Bu hanım abla Risale-i Nur‘lar ile Müslüman olmuş.

Vaktimiz azdı ve bu nurları sahiplerine yetiştirmek gerekiyordu sahiplerinin kim olduğunu da bilmiyorduk ama bizi buraya getiren elbette sahiplerine ulaştıracaktı. Hemen bir taksi kiralayıp bir hafızlık okuluna gittik, bizi memnuniyetle karşıladılar, bütün okulu gezdirdiler. Öğle namazından sonra Mehmet abi Risale-i Nurları ve Üstad Bediüzzaman‘ı anlattı. Türkiye’den selamların olduğunu anlattı. Dinleyen 200 hafızlık okulu öğrencisinin gözleri parlıyordu, her cümleden sonra “inşallah” sözleri dudaklarından dökülüyordu.

Ondan sonra yoldan geçerken bir Hıristiyan enstitüsüne uğradık oranın yöneticilerine risalelerden hediye ettik çok memnun oldular.

Sonra külliye halinde olan bir camiye gittik, oarda değerli bir zat ile karşılaştık. Dr. Raşit, tevafuk oraya yeni gelmiş, normalde haftada bir iki defa ya gelir ya gelmez. Bizi çok güzel karşıladı. Risaleleri ve Üstadı anlattık ve elimizdeki risalelerden kütüphaneye hediye ettik. O zat dedi ki:

“Bizim elimizde hiç İngilizce eser yok, hele Risale-i Nur gibi Allahın varlığını birliğini ispat eden eserlere çok ihtiyacımız var. Camii kütüphanesi için bunlar çok az, sadece bu kadarmı kitap bırakacaksınız. Bize çok lazım, ne olur bize kitap gönderin. Burada yeni Müslüman olanlar için Hıristiyanlar için çok lazım. Bizim hocalarımız sadece Arapça biliyor ve bu yetmiyor. Ama bu risaleler ile insanları islama davet daha kolay olacak.“

Bu zat bizi bir arkadaşı ile otele gönderdi. O arkadaş ilk şu sözü dedi; “siz bize yüz ton kitap mı vereceksiniz?“

Öbür gün Uganda’nın en büyük camii olan Kaddafi camiine gittik orda bize camiyi gezdirler, sonra kütüphaneye gittik. Kütüphaneye kitap vermek istediğimizi söyledik, üstadı ve risaleleri anlattık. Kitapların, Allahın varlığını birliğini ispat ettiğini anlattık.

Oradaki kütüphane yöneticilerinden olan 65 yaşındaki zat dedi ki “İlk önce bu kitapları benim okumam lazım. Bizim bu kitaplara çok ihtiyacımız var. Bunları başkalarına da anlatmamız lazım, ne olur bu eserleri bize daha fazla ulaştırın.“

Uganda baş müftüsü ile görüşmek istedik ama başka bir ilde olduğu için görüşemedik. Oradaki bir zata müftüye vermesi için eserlerden emanet bıraktık, o da vereceğine söz verdi.

Daha önce risaleler ile Müslüman olan bir ablayı üniversitesinde ziyaret etmeye gittik ama hiçbir numara yok elimizde. Sadece üniversite ismi ve ablanın adı vardı. Gittik, öyle birisinin olmadığını söylediler. Biz de oradaki Uganda Hıristiyan üniversitesine risalelerden verdik çok memnun oldular.

Sonra Uganda’nın en büyük üniversitesi olan Makarere üniversitesine gittik. Üniversitenin ana kütüphanesine gittik ve kitap vermek istediğimizi söyledik, onlar da memnuniyetle karşıladılar. Hemen otuza yakın kitap verdik. Onlarda kütüphaneye koydular. Elhamdülillah sanki herkes bizi bekliyor ki kitap verelim diye.

Sonra uluslararası Kampala üniversitesine gittik. Oranın 15 binden fazla öğrencisi var, 1000'i Somalili. Kapıdaki güvenlik görevlisine kütüphaneye kitap bırakmak istediğimizi söyledik.

Güvenlik görevlisi ”Randevu olmadan kütüphanenin müdürü ile görüşemezsiniz” dedi, en son biraz itiraz edince, “zamanımız yok  bugün biletimiz var dönmemiz lazım” dedik. Gitti sordu ve bizi içeriye davet etti.

Müdüredeki yaşlı Hıristiyan bir kadına Risale-i Nurların mahiyeti anlatıldı, çok memnun oldu. Elimizde de son kitaplar kalmıştı, onları takdim ettik. Üniversite kütüphanesine koymak için müdüre dedi ki “iyi ben bunları kitapların sergilendiği yere koyarım, ama siz bana sadece birer tane verdiniz, birisi alsa birini diğerleri istese ne yapacağız, bunlar çok güzel kitaplar, bize daha fazla verin” biz de dedik ki “bunlar son kitaplar“. Bize kartını verdi, bizimde numaramızı aldı, “tekrar geldiğinizde bize kitap getirin ne olur” dedi.

Umumunuza binler selam eder dualarınızı bekleriz.

www.NurNet.org

Nur Talebeleri Haberleri