Bir aileden geriye kalan son fotoğraf bu. Evsahibinin fotoğrafın en ortasında oturan üniformalı olduğunu söylemeye gerek yok. Koltuğunda en rahat o oturuyor ve sadece o gülüyor. Tarih. 21 Ağustos 1961. Yer: Yassıada’da fotoğrafın ortasındaki koltukta oturan Ada Kumandanı Tarık Güryay‘ın odası.
Darbenin ardından yurtdışında olan iki oğlunun da gelmesiyle Menderes ailesi ilk kez ve son kez birarada. Sadece bir saat izin verilmiş bir “aile saadeti” bu.
Birkaç mendil ıslattığı o gün bir ara eşi Berin Menderes’in kulağına “Bana sürekli iğne yapıyorlar, dayanamıyorum” diye fısıldayabilmişti. Ama artık bütün Türkiye üzerinde sigara söndürülen, tekmelenen, uyuşturulan başbakanın dramını biliyor. Bu dram ülkenin hâlâ ana siyasi fay hattını kesmekte.
Fotoğrafın en solunda oturan ailenin büyük oğlu Yüksel Menderes. Fotoğraf çekildiği sırada 30 yaşında. Son görevi Belgrad Büyükelçiliği başkâtipliği. Darbenin ardından önce YTP’den siyasete girdi, sonra Adalet Partisi’nden vekil seçildi. Babası son vasiyetinde ona hitaben “Cesaretini hiç kaybetme” demişti. Bu vasiyeti 12 yıl tutabildi. Babasının idamından 4197 gün sonra bir elinde babasının fotoğrafı diğerinde Kuran-ı Kerim ve etrafa saçılmış boşandığı ama hâlâ âşık olduğu karısı İpek’in mektupları olan evinin mutfağında sonuna kadar açtığı havagazıyla intihar etti. Ardından bıraktığı mektupta şöyle yazıyordu: “Hayatta kaderin bütün kötü cilveleri beni buldu. Kötü hadiseler karşısında daha fazla tahammül göstermeyeceğim. Artık yaşama gücümü kaybettim. Babamdan daha kötü gidiyorum.”
Eşinin ardından büyük oğlunun ölümünü de gören anne Berin Menderes sakinleşmesi için kendisine verilen ilaçları “Bu beni öldürmez” diye reddedecekti. Ama acısı bununla bitmedi.
40 yaşında biten bir hayat
Fotoğrafın hemen başında yüzü asık olarak oturan ortanca oğul Mutlu Menderes. Fotoğraf çekildiği sırada 23 yaşında. Darbenin ardından yurtdışındaki yüksek lisansını yarıda kesip ülkeye dönmek zorunda kalmış. O da babasının ve ağabeyinin ardından siyasete girdi. Önce eski demokratların toplandığı Demokratik Parti’de, ardından Adalet Partisi’nde... Babasını idama götürenleri hiç affetmedi. Darbeye destek veren CHP ve sol karşıtı genç, sert bir politikacı olarak ün yaptı. Onun da gazetelere haber olan dalgalı bir evlilik hayatı oldu. 1 Mart 1978 gecesi nöbetçi eczane bulmak için dışarı çıktı. Yoldan geçerken bir arabanın çarpması sonucu ağır yaralandı. Ameliyata alındı ama kurtarılamadı. Öldüğünde sadece 40 yaşındaydı. Bir oğlunu daha toprağa gömen Berin Menderes cenazesinde“Tanrım nedir taksiratımız” diye ağlıyordu.
Fotoğrafta ayakta duran en küçük çocuk Aydın Menderes. Boyu babasını geçmiş ama sadece 14 yaşında. Ama darbenin en kötü günlerinde ağabeyleri yurtdışında olduğu için o yaşında annesinin tek dayanağı olmuştu. Tepkiler yüzünden Robert Kolej’den ayrılmış. Uzun süre ona ders verecek bir öğretmen bile bulunamamıştı. İki ağabeyini kaybettikten sonra siyaset sırası ona da geldi. Büyük Değişim Partisi diye parti kurup, rejimin tam karşısındaki Refah Partisi’ne girmeye, 28 Şubat’ta Erbakan’a isyana uzanan hareketli bir siyasi hikâye onunki. Daha 49 yaşındadır. 1996’da bir parti çalışmasına giderken geçirdiği kaza sonucu omurilik felci olur. Tekerlerli sandalyedeki ömrünün son demini ne dediğine bakılan bir kanaat önderi ve siyasetin âkil adamı olarak geçirdi. Ağzını hiç açamasa da, hiç yürüyemese de bu “Ülkesinin yetimi”ydi o. (Twitter’da Cemile Bayraktar’ın muhteşem ifadesiyle) Siyaseten değeri bu devletin öldürdüğü babasının bütün Türkiye’ye emanet ettiği ülkesinin yetimi olmaktı. Hâlâ seçimlerde “Menderes’in çizgisindeki partiye” oy verilen, hâlâ 27 Mayıs’la yüzleşilemeyen bir ülkede daha fazla siyasi değere de ihtiyaç yoktu zaten.
“Çiftlikte kalsaydık keşke”
Fotoğrafta sandalyede oturarak görünen Berin Menderes‘in acısı 1994 yılında bitti. Son oğlunun başına gelen büyük felaketi görmeden 89 yaşında hayata veda etti. Ölmeden önce Menderes’in mezarının Anıtmezar’a taşındığı, devletin nedamet getirdiği muhteşem cenazeyi gördü.
Menderes ailesinden kalan son fotoğraf bu. Onlara Türkiye’nin ‘Kennedy Ailesi’ diyenler haklı. Ama her şey başka türlü olabilirdi.
Berin Menderes o fotoğrafın çekildiği 21 Ağustos 1961 gününün ardından eşi Adnan Menderes’e bir mektup yazmıştı. O başka türlü ihtimali şöyle anlatmıştı:
“Seni gördük, görüştük. Aylardır bu ânı nasıl bekledik Yarabbi. O kadar büyük hasret, iştiyaktan sonra yine de kâfi derecede görüşemedik ki, doyamadık sana. Neler konuştuğumun da farkında değilim. Tatlı güzel sesin kulağımda, nemli yaşlı gözlerin, mütehassis bakışların hayali canlanıyor. Eski günlerimizden bahsettin. Ne olurdu Yarabbim, o güzel, tatlı, asude hayatımız devam etseydi. Çiftliğini işleterek güzel pamuk yetiştirerek de memleketine hizmet ederdin yine. Ne yapalım ki alın yazısı. İnşallah hayırlı kararlar olacak, selametle kavuşacağız. Bundan sonra asude bir hayat yaşarız çoluk çocuğumuzla.”
Taraf