Uludere sınavı

Abdulkadir SELVİ

Ali Asker söylerdi.  "Oy dere Kızıldere  Böyle akışın nere"

Sonra hep bir ağızdan söylenirdi.

"Bizde hal mi bıraktın

Sana can vere vere"

Grup yorumdan dinledim.

En çok da,

"Dere böyle durulmaz

Gence kurşun vurulmaz"

Ne çok deremiz var,

kan akıyor.

Dersimde Munzur çayı günlerce kan akmıştı.

Zilan Deresi, Hezil Çayı...

Akan kan bizim.

Ama hazin olan kanı akıtan da biziz.

Benzer bir felaket Uludere'de yaşandı.

Adını ihmal koyun ya da hata deyin.

Bu bir katliam ve hiçbir şey orada 35 vatandaşımızın kendi savaş uçaklarımız tarafından bombalandığı gerçeğini değiştirmez.

Munzur'un, Zilan'ın, Hezil çayının kan aktığı günlerde bizzat operasyon planlarını yapanlar Başbakan ya da Cumhurbaşkanlarıydı.

90'ların katliam kararları MGK'larda alınır infaz listeleri oralarda görüşülürdü.

Şimdi ise, Dersim'den dolayı, "Devlet adına özür dilenecekse, ben özür dilerim, diliyorum" diyen bir Başbakan var.

Faili meçhullere, yargısız infazlara karşı savaş açan bir siyasi irade mevcut.

"Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu. Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu" hakikatinden haberdar olan kadrolar yönetiyor bu ülkeyi.

Ancak, "Dersim'in köylerini CHP bombaladı" diyen Başbakan'dan bu konuda daha kararlı bir davranış beklendi.

Dersim'in acısını içinde hisseden, 12 Eylül'ün astığı Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubun okurken gözyaşı döken Başbakan'ın hayatının baharında kara toprağa düşen Uludere'deki 35 kardeşimiz için de gönül telimizi titretmesini beklerdik.

O yüzde bir ses aradık.

Yalçın Akdoğan'ın, "Uludere kardeşliğin miladı olacak" şeklindeki açıklaması bu açıdan çok önemliydi.

Hüseyin Çelik'in ilk günkü değerlendirmesi hariç tutulursa, olayın olduğu dünden beri iktidar kanadından gelen en isabetli yorumdu.

Yalçın Akdoğan'la konuştum.

Hükümetten bunun altını dolduracak adımların gelmediğini söyledim.

Etkili bir bakan, "Operasyonlar sürecek. Ama biz de biliyoruz ki, bu iş operasyonla çözülecek bir sorun değil. Alan hakimiyeti sağlandıktan, psikolojik üstünlük ele geçirildikten sonra yeniden diyalog süreci başlayacak. Görüşmeler yoluyla çözeceğiz bu işi" dedi.

O nedenle güvenlik politikalarının öne çıktığı bu süreci kalıcı bir politika olarak görmüyorum. Geçici bir süreç olarak değerlendirmenin daha doğru olacağına inanıyorum.

Ancak yeniden bir açılım süreci başladığında bölgeyi bıraktığımız gibi bulabilecek miyiz.

AK Parti hükümetinin en büyük kredisi, samimiyeti ve doğruluğu.

Uludere olayı o açıdan çok önemli.

Bölgeyi İslam kardeşliği ayakta tutuyor. Genelkurmay'a teşekkür edip, Uludere'den özür dilemeyi eksik bırakan yaklaşım ise gönül bağını zedeliyor.

Ayrıca 35 insanımızı bombalayan TSK'nın neyine teşekkür ediyoruz?

Hükümet Kürt sorununun çözümü konusunda 2012 yılında önemli adımlar atmayı planlıyor. Ama bunun yolu önce Uludere'yi kazanmaktan geçiyor.

Uludere olayı aydınlatılmadan çözüm sürecinin önüne kurulan tuzak anlaşılamaz.

O nedenle çok kararlı bir şekilde Uludere olayının üstüne gitmeliyiz.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Uludereli anaların gözyaşına ortak olamaz mıydı?

Kadın olunca illa sosyete kadını mı olacak?

Kimseye rol dağıtmak gibi bir saygısızlığın içinde olmam ama bölgedeki anaların acısını içinde hissedeceğinden kuşkumun olmadığı Emine hanımın oraya gitmesi dahi çok şeyi değiştirir.

Aslında Uludere sadece iktidar için değil, insanlık ve İslam adına hepimiz için bir sınav.

Tıpkı Van depreminde olduğu gibi.

Unutmayın çözümün yolu Uludere'den geçiyor.

Yeni şafak

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.