Her köyün kaçak günü ayrı. Ortasu köylüleri ise Salı gidiyor, Çarşamba günü dönüyorlar.
Mallarını alıp, katırlara yükleyen köylüler akşam karanlığının çökmesiyle birlikte Türkiye'ye giriş yapmak üzere sınıra doğru yaklaşıyorlar.
Kafilenin başında 3 kişi, arada katırlar, sonra ortada 3 kişi nihayetinde sonda da üç-beş kişi oluyor.
Ama bu kez bir şeyler farklı işlemeye başlıyor.
Sınırın öte yakasında toplulaştırılıyorlar.
Sınıra yaklaştıkları bir sırada ise köyden, "Asker tertibat almış, gelmeyin" diye bir telefon geliyor.
34 kişinin öldüğü saldırıdan yaralı olarak kurtulan Encü anlatıyor bunları.
Uludere saldırısındaki ilk karanlık nokta burası.
Köyden arayan kişi kim?
Köylülerden birisi mi, askeri bir şahıs mı, yoksa Jandarma'nın İstihbarat elemanı mı?
Köylüler hayatta, görgü tanığı yaşıyor. Bunu ortaya çıkaracak olan kişi kim? Soruşturmayı yürüten savcı.
Ancak Dink suikastinde olduğu gibi, Jandarma'ya bilgi veren Coşkun İğci'yi aradıkları gibi ararlarsa, bulamazlar. Hatta karar açıklanır, bakarız ki eleman unutulmuş.
İkinci önemli nokta ise.
Toplulaştırılan kaçakçı grubu sınıra yaklaşıyor, grubun içinden Feyman Hüseyin'in telsiz ve telefon koduyla görüşme yapılıyor.
21 Aralık günü Feyman Hüseyin kalabalık bir grupla sınırı aşıp, eylem yapacak ihbarını alan güvenlik birimleri bu durumda ne yapar?
Pür dikkat kesilir.
Onlar da öyle yapıyorlar.
Bu arada sadece 21 Aralık'ta değil, tam 7 ayrı istihbarat notuyla Feyman Hüseyin'in sınırı geçeceği bilgisi iletilmiş.
Etkili bir eylem yapmayı planlıyor notu düşülerek.
Bugün çift taraflı çalıştığı daha iyi anlaşılan, kod ayı Y olan eleman aracılığıyla birimler buna hazırlanmış.
Bunun üzerine Heronlar bölgeye sevk ediliyor. Önce nokta gibi küçük bir grup tespit ediliyor, sonra bu sayı yani Heron'daki görüntüsüyle noktalar artıyor.
Heronlarla ilgili şöyle bir sistem işliyor:
Batman'daki Üs'te 3 ayrı birim görev yapıyor.
İlk birim Heronları havalandırıyor ve havada kumanda ediyor. Türkiye ile İsrail arasındaki, "Heron krizi" yaşanana dek, İsrail'li uzmanlar havalandırıyor, bizim elemanlar kumanda ediyor, sonra inişini yine İsrailliler sağlıyordu. Şimdi her ikisini de Türk görevliler yapıyor.
İkinci birim ise uçuş sırasında elde edilen görüntülerle ilgileniyor. Terörist olduğundan kuşkulanılan görüntülerin üzerinde Heronların daha fazla kalması, yakınlaştırılarak kalitesi daha yüksek olan görüntülerin elde edilmesini sağlıyor. Görüntünün insan mı, terörist mi, yoksa hayvan mı olduğunu da büyük ölçüde bu birim tespit ediyor. Ama asıl üçüncü birim var ki, onlar elde edilen görüntünün istihbarat açısından kıymetlendirmesini yapıyor.
Şimdi o geceye dönecek olursak, kıymetlendirme yapan birimin verdiği rapor çok önemli.
Bu birim terörist olduğunda şüphelenilen görüntü hakkında operasyon bölgesi olan 2.Ordu'nun dikkatini çekiyor.
Ancak burası sınır ötesi olduğu için, Genelkurmay Terörle Mücadele Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu'nun karar vermesi gerekiyor.
Sınır ötesindeki grubun tespit edilmesi ile operasyon için düğmeye basılması arasında tam 3 saat 15 dakika geçiyor.
Ama bu arada hem 2.Ordu'da hem de Kuğu'nun başında olduğu birimde, bu grubun kaçakçı olabileceği yönünde bir tartışma yaşanıyor.
Operasyon için düğmeye basılması bu nedenle 3 saati aşkın bir süre devam ediyor. Bu sırada yapılması gerekenler var. Heronların tespit ettiği görüntülerin farklı kaynaklardan teyit edilmesi gerekiyor. Bölgeye en yakın karakola sorulması ise bunun başında geliyor. Bu süre zarfında bunlar yapılıyor mu? Yapılmıyor. Ya da yapılıyor biz bilmiyoruz. Ama hem 2.Ordu bünyesinde hem de Genelkurmay'da, bir grup subay topluluğun kaçakçı olduğu yönünde ısrar ediyor.
Ancak sınır ötesi operasyon olduğu için karar mercii Daire Başkanı Kuğu. O raporunu, terörist oldukları yönünde veriyor.
Burada eksik birçok bilgi olabilir. Gerçeği savcılık soruşturması ortaya çıkaracak.
Onun için öncelikle Heron görüntülerinin, tutulan raporların ve verilen talimatların savcılığa ulaştırılması gerekiyor. Şu ana kadar Heron görüntüleri savcılığa ulaştırılmadı. Özellikle de o gün görevli olan personelin ifadelerine başvurulduğunda, ağzımızın bir karış açık kalacağını şimdiden söyleyebilirim.
Yeni Şafak